Geçtiğimiz hafta görülen Ergenekon davasında, AKP’yi öven konuşmasıyla dikkatleri çeken Sakık, “Taraf gazetesinin, örgüt bülteni mi yoksa ulusal bir gazete mi o olduğu anlaşılmamaktadır. Öcalan'ın her sözü manşetten veriliyor. 2007'den günümüze kadar süren şiddette her kişinin isminin altında Taraf Gazetesi vardır'' şeklinde ifade vermişti.

Şemdin Sakık, Taraf'ın geçmişteki Aydınlık gazetesine benzer bir rol üstlendiğini, Yasemin Çongar ve Ahmet Altan'ın Öcalan'dan "sözcülük yetkisi" aldığını, sonrasında bu yetkiyi Hasan Cemal'e devrettiklerini, gazeteyi çıkarmadan önce ABD'ye gidip görüşme yaptıklarını, Ergenekon yanlısı olduklarını ve akan kanda hepsinin sorumluluğu bulunduğunu iddia etti.

Eylül ayında Taraf gazetesinden ayrılan Orhan Miroğlu da, ‘Vur kendini dağlara’ başlıklı yazısında ‘devletin psikolojik harekattan vazgeçtiğini, şimdi PKK’nin bunu yaptığını ifade ettiğini’ söylemiş ancak editörün yazısını kısaltmasını istediğini, kendisinin de bunu reddettiğini anlatmıştı. Ahmet Altan’ı eleştirdiği yazılar yazdığı için yazılarının gazetede basılmadığını, yalnızca internete konduğunu, Taraf’ın miadının kendisi için dolduğu söyleyen Miroğlu’nu, Taraf’ın yazı işleri yalanlamıştı. Yazı standartlarını aştığı için kısaltma yapması talepleri olduğunu ancak Miroğlu’nun bunu reddettiğini söyleyen Taraf, ‘Psikolojik harp senaryosunun…’ diye başlayan paragrafı içeren bir yazının hiçbir zaman kendilerine gelmediğini, Miroğlu’nun bu yalan beyanını anlayamadıklarını belirtmişti.

Aynı günlerde Akit gazetesi de Orhan Miroğlu’nu kaynak göstererek “Altan ailesi PKK'ya hizmet ediyor" haberini sürmanşetten vermişti. Her ne kadar Miroğlu gazetede yayınlanan açıklamaların birçoğunun kendisine ait olmadığını iddia etse de Taraf gazetesi ve Altan ailesi, gazete ile Orhan Miroğlu hakkında "iftira", "hakaret", "suç işlemeye teşvik" ve "halkı kin ve düşmanlığa alenen teşvik"ten Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu.

Taraf operasyon mağduru mu ?
İddialar üzerine bir yazı kaleme alan Ahmet Altan ise meseleyi yine “Ergenekon’un sulandırılması” endişesiyle kaleme aldı. Sakık’ın bildiği, gördüğü değil kendisi hapse girdikten sonra olan olayları yorumladığını bunun dünya hukukunda bir ilk olduğunu belirten Altan, “ne ben, ne Yasemin Çongar Öcalan’la görüştü, Mehmet Altan ise Kandil’e hayatında hiç gitmedi, Öcalan’ı ya da bir PKK liderini hayatında hiç görmedi.” dedi.

Orhan Miroğlu’nun gazeteden ayrılırken söylediklerinin, Akit’in manşetlerinin ve Şemdin Sakık’ın ifadelerinin “tuhaf” bir uyumu olduğunu düşünen Ahmet Altan, bu uyumun bir tesadüf olmadığını dile getirdi. Başlarına gelen bu süreci, “askeri vesayetin bıraktığı boşluğu ‘demokrasi’ doldurabilirdi, ancak AKP ne kadar da olsa Kemalist zihniyetin yetiştirdiği bir ekip” diyerek tanımlayan Altan, faturayı Kemalizm’e kesmedeki ustalığını bir kez daha gösterdi. Ahmet Altan, AKP kadrolarının her ne kadar zulmünü de görseler içten içe Kemalist kadrolara hayranlık duyduğunu ve “tek adam” hayallerinin bu hayranlıktan beslendiğini iddia etti.

Taraf’ta yazdığı bir yazıda Taraf’ın muhalif değil eleştirel bir gazetecilik algısına yaslanması gerektiğini ifade eden Alper Görmüş ise, gazetesinin uğradığı iftiralar nedeniyle birkaç yazı daha eleştirel bir gözle yazmayı planlamasına rağmen, bundan vazgeçtiğini açıkladı. “Taraf’a böyle bir suçlamada bulunabilecek bir kendinden geçmişlik, eleştirilerimi bu kampanyanın bir parçası kılabilir, beni de yaptığıma pişman edebilirdi.” diyen Görmüş, bitirdiği 2 yazısı daha olduğunu ancak onları yayınlamadan doğrudan Ahmet Altan’a ileteceğini açıkladı.
Kendi tutumlarının değişmediği, AKP’nin yan çizdiği konusunda direten liberaller, kimi zaman sert sayılabilecek ifadeler kullansalar da temkini elden pek bırakmıyorlar. Ahmet Altan’ın AKP’yi suçlarken bile Kemalizm’e yüklendiği, “Türkiye çok ciddi bir devrimden geçti…Geçiş dönemi dedikleri belirsizlikler bunlar” biçimindeki değerlendirmeleri temkinli hallerine yorulabilir.

“Toplumun dengeye gelmesi için mazlumun da belki zalimliğin tadını çıkarması, zalim olmanın getirdiği o çirkin tatmini hissetmesi gerekiyor.” şeklindeki sosyolojik değerlendirmesini takiben “bir yandan olumlu değişiklikleri gerçekleştiren AKP’nin bir yandan da geçmişi yeniden yaratmaya özenen geri dönme çabalarının gelgitlerini yaşıyoruz” diyen Ahmet Altan, Taraf’a karşı bir operasyon yürütüldüğünü de iddia ediyor.

Birinci Cumhuriyet öldü, ortaklık bozuldu…
Öte yandan, devlet içinde birilerinin Taraf’a operasyon yürüttüğü iddiasına Yeni Şafak gazetesinden de Salih Tuna; ‘Erdoğan Ankaralılaştı’ diyen liberaller ve 'Erdoğan özgürlüklere sırtını döndü' diyen Kürt siyasal hareketinin temsilcileri, 'Erdoğan Cumhuriyete karşı' diyen ulusalcılarla (Erdoğan karşıtlığında) nasıl böyle senkronize olabiliyor şeklinde yanıt verdi.

Bir dönem herkesi Ergenekoncu iddia eden kimselerin bugün de herkesi ‘Erdoğan karşıtı’ ilan etmesi bir yana, bir dönemin sonunda eski müttefikleriyle karşı karşıya kalanların, kendilerini ‘Erdoğan karşıtı’ ekibin içinde bulmaları ironik bir hazin sona işaret ediyor. Tüm bu olanlara bakıldığında, uzunca bir dönem iktidarın yanında saf tutan liberallerin, askeri vesayeti bitirmese de geriletti dedikleri AKP’nin elinde, “ortaklık bozuldu” şiarıyla harcandığını söylemek mümkün.

(soL - Haber Merkezi)