Barış Süreci son olaylara kadar AKP lehine sonuçlar doğurmakta idi.  30 yıldır sürmekte olan kanlı bir savaşı sona erdirmek, “akan kanı durdurmak” hem Türkler ve hem de Kürtler tarafından desteklenmekteydi.

Ne ki ne Türkler ve ne de Kürtler Barış Süreci’nin içeriğini bilmiyorlardı. 

Süreç AKP için tam bir açmazdı. Barış  hayata geçmeye, ete kemiğe bürünmeye başladığında Türkler tepki vermeye, Kürtler memnuniyetsizliklerini göstermeye başlayacaktı. Kısaca süreç AKP için “40 katır mı kırk satır mı?” deyişine tam uygundu.

Zamanın başbakanı, şimdiki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Barış Sürecindeki açmazın farkındaydı ve “gerekirse baldıran zehri içeriz “diyordu.

Baldıran Zehri

26.02.213 Sabah

 “Biz çözüm için her yola başvururuz. Kayseri'de ifade ettim, baldıran zehri içmekse, biz o baldıran zehrini de içeriz yeter ki bu ülkeye huzur gelsin, refah gelsin.

Erdoğan baldıran zehri içmedi, Barış Sürecinin rüzgârını arkasına alarak Cumhurbaşkanı oldu.

Durum değişti

Daha Barış Sürecinin detayları ortaya çıkmadan Kobani’deki gelişmelerle Kürt sorununda ciddi bir kırılma yaşandı.

Kürt siyaseti, başından beri Kürt sorununun çözümünde hükümetin açmazının ve samimiyetsizliğinin farkındaydı. Bu nedenle PKK silahlı güçlerini Türkiye’de tutmaya devam etti. Kürt siyaseti Barış Sürecine stratejik nedenlerle evet demekteydi. Rojova’da elde edilen mevzi ve bölgedeki diğer gelişmeler bu stratejik nedenlerin başında geliyordu.

Kobani, Türkiye’de kırılmaya neden olurken uluslararası planda PKK-PYD ve Kürtlere prestij kazandırdı.  Kürtler,IŞİD ve bölgede diğer aşırı dinci güçlere karşı savaşacak tek laik güç olarak belirdi.  Kobani’de IŞİD güçlerini bombalayan Koalisyon güçlerinin karargahında bir PYD temsilcisinin bulunması bu gelişmenin bir göstergesidir.

Kürtlerin batıdaki bu algısı yanında hükümetin Kobani ve bölgedeki gelişmelerde ABD’ye karşı takındığı pazarlıkçı tutum batının Kürtlere verdiği rolü önemli kılıyor.

AKP’nin işi bir hayli zor

AKP bir yandan 17 ve 25 Aralık kamburunu taşımakta, diğer yandan da dış politikadaki ağır hatalarının sonuçlarına katlanmaktadır. ABD, AKP’nin ciddi bir alternatifine tam destek vermeye hazırdır. Çünkü ABD ve batı bölgedeki aşırı dinci gelişmelerden, AKP zihniyetinin bu dinci gruplara yakınlığından, Yeni Osmanlıcılıktan rahatsızdır.

AKP’nin düşüşünü biraz da Muhalefet geciktirmektedir.  Özellikle Ana Muhalefetin iktidarın Barış Sürecindeki samimiyetsizliğini deşifre etmek yerine hükümeti güçlendirecek, hükümetin kararsızlığını örtecek politikalar izlemesi AKP iktidarının düşüşünü geciktirmektedir.

Öyle görünüyor ki Kürt siyaseti AKP’nin sonunu hazırlayan en önemli etken olacaktır.

 Rahmi Ofluoğlu