Rahmi Ofluoğlu
Kocasakal belki Atatürk’ü sever ama anladığını düşünmüyorum. Atatürk’ü anlamak demek inkılabı Atatürk gibi anlamaktır. Kocasakal ne Anadolu’nun kültür çeşitliliğini, ne inançlarını, ne geleneklerini anlamamış. Kocasakal Aydınlanmayı hiç anlamamış.
Laikliğin bu ülkenin çimentosu olduğunun farkında bile değil.
Atatürk’ün neden ne mutlu Türklere yerine ne mutlu Türküm diyene dediğini de anlamamış. Bir akademisyen ama adaletin herkese lazım olduğunun bilincinde değil.
Nazım Hikmet Gorki için yazdığı MEKTUP şiirinde şöyle der:
 
Biliriz:
Lenin'i
sevdiğini
biliriz..
Biliriz bunu ihtiyar usta.
Bak bu hususta
hemfikiriz.
Fakat sevmek,
anlamak
demek
değil..
Şuurun,
çok uzun
bir köprüsü var,
duymakla anlamanın arasında.
Sen de sevdin onu
onu duydun,
fakat anlamadın,
Öldü,
ağladın fakat
bizim gibi ağlamadın..
Onu sen anlamadın.
Anlamadın..
……………………….
Lenin'i anlamak demek:
inkılâbı Lenin gibi anlamak demektir...
Sen inkılâbı anlamadın!
 
Sen inkılabı anlamadın Kocasakal…
Ve Kocasakal ve benzeri kişileri eleştirirken hep aklıma Nazım’ın ORKESTRA şiiri gelir. Liderlik bilgi ister, vizyon ister, derinlik ister, liderlik ORKESTRA şefliği gibidir. Bu bizim çakma Atatürkçüler üç telinde üç sıska bülbül öten sazla 21. Asırda liderliğe soyunuyorlar. İşte bunlara Nazım on yıllar öncesinden şöyle sesleniyor:
Bana bak! 
Hey! 
Avanak! 
Diye sesleniyor ve şöyle devam ediyor:
ORKESTRA
Bana bak! 
Hey! 
Avanak! 
Elinden o zırıltıyı bıraksana! 
Sana, 
üç telinde üç sıska bülbül öten 
                                         üç telli saz 
                                                    yaramaz!
Bana bak! 
Hey! 
Avanak! 
Üç telinde üç sıska bülbül öten 
üç telli saz 
dağlarla dalgalarla kütleleri 
                                          ileri 
                                            atlatamaz!
Üç telli saz 
yatağını değiştirmek isteyen 
                                        nehirlerden:- 
                                                    köylerden, şehirlerden 
                                                                                aldığı hızla, 
milyonlarla ağzı 
                      bir tek 
                            ağızla 
                                güldüremez! 
                                Ağlatamaz! 
hey! 
hey! 
üç telli sazın 
              üç telinde öten üç sıska bülbül öldü acından. 
Onu attım 
            köşeye! 
hey! 
hey! 
üç telli sazın 
              ağacından 
                         deli tiryakilere 
                                          içi afyon lüleli 
                                                         bir çubuk 
                                                                  yaptılar!
Hey! 
Hey! 
Dağlarla dalgalarla, dağ gibi dalgalarla dalga gibi 
                                                              dağ-lar-la 
başladı orkestram! 
Hey! 
Hey! 
Ağır sesli çekiçler 
                      sağır 
                          örslerin kulağına 
                                              Hay-kır-dı!. 
Sabanlar güleşiyor tarlalarla, 
                                        tarlalarla! 
Coştu çalgıcı başı, 
esiyor orkestram 
dağlarla dalgalarla, dağ gibi dalgalarla, dalga gibi 
                                                              dağ-lar-la.
                                                                                        1921