15 Haziran Perşembe günü Ankara Güvenpark’tan yola çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu öncülüğündeki adalet yürüyüşünün 23'üncü gününde İstanbul'a ulaştı.

İstanbul'a ulaşan Kılıçdaroğlu'ndan ilk açıklama geldi.

"Halktan büyük destek gördük. Tüm yurttaşlara teşekkür borçluyum" diyen Kılıçdaroğlu, "Kaldığım karavan mütevazı bir karavan. Yediğimiz yemekler, içtiğimiz su belli. Sabah erken kalkıyorum, kahvaltımı yapıp yürüyorum. Ayaklarıma çok şey borçluyum, herhangi bir sorun çıkarmadı bana. İki doktor arkadaşım var bana yardımcı olan" ifadelerini kullandı.

'FETHULLAH GÜLEN KİM?'

Kılıçdaroğlu, 'terörist', 'FETÖ'cü' suçlamalarına, "El, etek öpen ben değildim. Yargıtayı, emniyeti Gülen'e ben teslim etmedim. Anayasa referandumunda iş birliği yapan ben değildim. Ben yalnızca bu ülkenin insanları için çalışırım, mücadele ederim. Fethullah Gülen kim? Hiç karşılaşmadım, konuşmadım" diye cevap verdi.

CNN Türk'te konuşan Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şu şekilde:

Yürüyüşte umduğumdan fazlasını buldum. Üstümde sadece adalet yazılı olacak ve İstanbul'a yürüyeceğim demiştim. Bu bir parti yürüyüşü olmayacak demiştim, olmadı da. Destek veren vatandaşlarımıza şükranı borç bilirim. Eleştirileri saygıyla karşılıyorum. Lüks karavanda yattığım söyleniyor, karavanın bana sağladığı tek avantaj akşamları uyuyabileceğim yer olması. İki doktor arkadaşım var bana yardımcı oluyorlar. Her yürüyüşten sonra ayaklarımı buzlu suya koyuyorum, dolayısıyla dinleniyorum ve yola devam ediyorum. Bu yürüyüşü daha önce hiç düşünmemiştim. 450 km'lik bir yürüyüş aklıma hiç gelmemişti.

Öfkem geçmedi, yargıya olan güvenim temelden sarsıldı. Hukukun üstünlüğüne göre değil belli merkezden gelene göre karar verilmesi üzücü. Belli mahkemelere belli kişilere yerleştiriliyor. Bir muhalif yargılanıyorsa ne kadar ağır ceza verirsem hükümetin gözüne girerim diye düşünüyorlar. Enis bey ne yapmış? Elde belge, bilgi olmadan tutuklamak hangi yargının ürünü? Nasıl casusluk diye suçlanabilir? Adalete olan güvenimiz temelden sarsılmış oldu. Hakim dediğiniz kişi eğer bir yerden aldığı talimatın gereğini yerine getirip görev yaparsa çocuklarına kötü miras bırakmış olur. Gelecekte utanacaktır. Yargıç kimsenin önünde eğilmemelidir. Adalet dağıtmalı ki devlet olduğu belli olsun.

'ADALETİN OLMADIĞI BİR ÜLKE AYAKTA DURAMAZ'

 Enis Berberoğlu olayı, bardağı taşıran son damla oldu. 15 Temmuz'dan sonra farklı bir atmosfer oluştu. Bütün partiler, bütün Türkiye darbeye karşı birleşti. Yenikapı'ya gittik 12 madde halinde neler yapılması gerektiğini anlattık. 20 Temmuz'a nasıl geldik peki? OHAL kararı alınmasıyla geldik. Parlamento bombalanırken tüm partiler oradaydı. Terörle mücadele edecekseniz biz bunu mecliste hepbirlikte çıkaralım dedik. Hayır dediler OHAL ilan edildi. Hapishanedeki insan sayısı yüzbinleri aştı. Milletvekilleri tutuklandı hapse atıldı. Berberoğlu olayı bardağı taşıran son olay oldu ve biz adaletin olmadığı bir ülkenin ayakta duramayacağını söylemek istedik.
Hapisteki akademisyenler için, tutuklu vekiller için hepsi için yürüyoruz. Yürüyüşümüze taşeron işçiler de geldi, Kıbrıs gazileri de geldi. Çocuklar, sanatçılar, engelliler geldi. Köprüde linç edilen askerin ailesi geldi, herkes geldi… Bu yürüyüş adalet isteyen herkes içindir. Toplumun adalete susadığını bu yürüyüşte gördük. Adalet yürüyüşünü 1 kişiye indirgemek doğru değil, Enis bey de bunu istemezdi. Motive olmamı sağlayan çok olay var aslında. Yaşlı kadınlar mesela gelip boynuma sarılıyorlar. Küçük çocuğunu alıp gelenler, anneler… Her görüşten insan var. AK Partilisi de var MHP'lisi de var CHP'lisi de var… Haksızlığına uğradığını söyleyen herkes geldi.  Çok sayıda başörtülü vatandaşımız da bizimle yürüdü. Her yaşam tarzından insan var yürüyüşte. Tabi başörtüsüz kadınlarımız da var yürüyüşlerini yapıyorlar, yaşlılarımız, gençlerimiz, çocuklarımız var. Bunlar bizi motive ediyor.

'TÜRKİYE ÜZERİNDEKİ KORKU GÖMLEĞİNİ ÇIKARDI'

Mesela yolda yürüyen bir grup bizi alkışlıyor, aynı gruptan 4-5 kişi de rabia işareti yapıyor. Bunlar arkadaşlar, halk arasında bir kavga yok. Bu yürüyüş izim Cumhuriyet tarihimizin en barışçıl yürüyüşüdür. Bize eleştiriler yapanlar, yuhalayanlar, taş atanlar, gübre dökenler de oldu. Biz hiçbirisini sorun yapmadık. Düzcelilerin çok üzüldüğünü biliyorum.Adalet çok yönlü bir kavram. Sadece mahkeme salonlarında aranan bir kavram değil. Tek bir hedef koymadım doğrudur, 20 Temmuz sivil darbesinden sonra topluma giydirilen bir korku gömleği vardı. Türkiye üzerindeki korku gömleğini çıkardı. Artık daha rahat konuşabileceğiz. Bir yürüyüşte on binlerce kişi size refakat ediyorsa o korku gömleğini atmışsınız demektir. Sivil darbeden sonra Türkiye adeta yarı açık cezaevine döndürüldü.

'1 KİŞİNİN BİLE BURNU KANAMADI, BUNLAR TERÖRİST NEDİR ONU DA BİLMİYOR'

Biz bu yürüyüşü yaptık ertesi gün her şey düzelecek diye düşünmüyorum. Şimdi bu yürüyüş demokrasisi gelişmiş bir ülkede olsaydı ve o ülkeyi yönetenlerde demokrasi kültürü olsaydı, düşünürlerdi; bu insanlar 40 derece sıcakta neden yürüyor? Oturup düşünürlerdi, oturup konuşmalıyız. Bizim gibi ülkelerde demokrasi kültüründen gelmeyen insanlar ülkeyi yönetiyorlarsa, yarın sonuç alacağım diye bir hayal peşinde koşamazsınız. Bu kişiler sadece karşısınızda bir duvar olarak dururlar. Partinin genel başkanı diyor ki 'ben lütfettiğim için yürüyorsunuz diyor' Anayasal hakkım ne zaman birinin lütfu oldu? Demokrasinin 'd'sinden nasibini alsaydı bunları söylemezdi. 'Bunlar teröristtir', 1 kişinin burnu bilele kanamadı. Bunlar terörist nedir onu da bilmiyor.

'ADALET SOKAKLARDA ARANMAZ DİYENLERE: DEMOKRASİ SOKAKLARDA ARANIR MI?'

Efendim 'adalet sokaklarda aranmaz'. Peki ben onlara sorayım: Demokrasi sokaklarda aranır mı? 15 Temmuz'da demokrasiyi nerede kazandık. Vatandaşları sokağa kim çağırdı? Bu beyefendi çağırdı? Bu ülkeye adalet gelinceye kadar sonuna kadar mücadele edeceğim. Bedel ödeyecekmişiz, hiçbir korkum yok. Bedel ödenecekse önce ben ödemeye hazırım.

Bu bir son değil başlangıçtır. Parlamentoda sesimizi kısmak isterlerse sokağa çıkacağız.
Niçin rahatsız oluyor Binali Bey? Ben adalet için yürüyorum. Binali Bey şunu düşünmüyor mu acaba? Sözcü'nün 2 muhabiri atıldı hapse, itiraz edildi, yargıç karar veriyor…. Deliller toplanamadığı için tutukluluklarının devamına… Ben 80 milyon için adalet arıyorum. Bu yürüyüş bize, 80 milyonun adalete susamış olduğunu gösterdi.

'YANIMIZDA YÜRÜYEN ÇOK ÜLKÜCÜ KARDEŞİMİZ VAR'

(Bahçeli'nin açıklamaları) Öncelikle şunu söyleyeyim yanımızda yürüyen çok sayıda ülkücü kardeşimiz var. Ülkünün temelini adalet oluşturur. Adalet olmazsa ülkü olabilir mi? Ben aldığımız duyumlara göre bazı provokasyonlar yapılacağı ve bunun ülkücüler üzerinden yapılabileceğini söyledim. Ülkücüler gelecek burayı provoke edecek diye bir düşüncem yok, ülkücüler vatanlarını, bayraklarını, halkını severler.. Bir leri ülkücü kılığı altında bu yürüyüşü sabote etmek isteyebilir dedim. Bir üniversite hocası düşürün, bir bildiriye imza atmış. İçeriğini beğenirsin beğenmezsin. İfade özgürlüğü yok mu? Dünya bu durumu sivil ölüm diye tanımlıyor. İnsanların sivil ölüme mahkum edildiği bir ülkede adalet var diyebilir misiniz? Yürüyüşte terörist varsa, o kadar polis vardı kimseyi alıp götürmediler. Varsa, götürsünler.

FETULLAH GÜLEN KİM

Terör suçtur. Madem teröristler yanımızda yürüyor, etraf polis kaynıyor götürselerdi. Demek ki suçlu değiller. Ben Fetullah Gülen’le ile konuşmadım, fotoğraf çekinmedim, ‘Amerika’dan gel’ diye demeçler vermedim. Yargıyı FETÖ’ye ben teslim etmedim onlar teslim ettiler. Ben tamamen ama tamamen bu ülkenin insanları için çalışırım. Fetullah Gülen kim? Hiç karşılaşmadım, hiç konuşmadım. 17-25’ten sonra öğrendik diyorlar, kocaman bir yalan. Siz bunu 2004’te öğrendiniz MGK’da brifing verildi, ne oldu hiçbir şey yapmadılar. Kalkmış bizi suçluyorlar, ne ahlak var ne vicdan var. Hiç umrumda değil, ben kendime güveniyorum. Beni suçlamak istiyorlarsa, yürekleri varsa bir televizyon programında konuşuruz, el mi yaban bey mi yaban.

ANMALARA KATILACAĞIZ

İki tane 15 Temmuz var. Biri sokağın diğeri Saray’ın. Sokağın 15 Temmuz’una sahip çıkıyoruz. 249 şehidimiz, binin üstünde gazimiz var. Sonuna kadar sahip çıkmaya kararlıyız. Ama bir de Saray’ın 15 Temmuz’u var. Darbe girişimini fırsat bilip 20 Temmuz’da sivil darbe yapanlar buna sahip çıkmayacağız eleştireceğiz. 15 Temmuz’da bir anma olursa, elbette ben de örgütlerimiz de anmaya katılacağız. Yenikapı’ya da gittim tabi ki, 12 madde halinde neler yapılması gerektiğini söyledim. Yenikapı ruhuna ben asla ihanet etmedim ihanet eden onlar.

TALİMAT VERDİM DİYOR

Erdoğan’ın ‘ağır mahkumiyetler çıkacağını düşünüyorum’ sözleri) Düşünmesine gerek yok, yani talimat verdiğini söylemek istiyor. Evrensel bir kural vardır, kimin suçlu olup olmadığına siyaset karar veremez. Bir ülkenin başbakanı, cumhurbaşkanı, ya da milletvekili kalkıp falan kişi suçlu diye bir şey diyemez. ‘Ağır mahkumiyetler çıkacağına inanıyorum’ yani ‘ağır mahkumiyetler çıkarın beyler talimat veriyorum.’ 1940’ların Almanyasına geldik..”