Rahmi Ofluoğlu

“Sevgili dostlarım, Fatih Roma’nın duvarlarını vura vura yıktığında Roma 1100 yıl burada dünya düzenine hükmetmişti. Osmanlı 700 seneye yakın dünya denklemini buradan şekillendirdi... Geriye doğru gidersek, Osmanlı’dan önce de bu bölgeye hakim olan ‘periferisini’ yönetti ve dünya düzeni ile denklemine ‘sözünü’ geçirdi... Bu yapıların ana bir unsuru vardı; iyi kurulmuş bir ‘kontrol-denge’ mekanizması içinde öne çıkan ‘LİDERLİK’, bugünün diliyle; BAŞKANLIK!

Arife tarif gerekir mi?

Başkanlık sistemi Osmanlı’daki sistemdir, yani padişahlık eşittir başkanlıktır. Anlamadıysanız şöyle söyleyelim o zaman; başkanlık eşittir Osmanlı’daki padişahlık…

Bu müthiş buluş kime ait biliyor musunuz?

Cumhurbaşkanlığı başdanışmanı “sayın” Yiğit Bulut’a…..

Dahası var; başkanlık sisteminin sizin genlerinize işlediğini biliyor muydunuz?

Başdanışman şöyle diyor:

“Daha açık yazayım; bu topraklar üzerinde yaşayanlar yani ‘bizlerin’ ataları güçlü liderlerin peşinde hayatlarını vermişler ve ‘liderini’ seven bir yapı bizim DNA’larımıza işlemiş...

Evet başdanışmana kulak verin ve güçlü liderin peşinde hayatınızı vermeye hazır olun!...

Peki kim bu güçlü lider, yeni padişahımız, pardon başkanımız? Onu da siz anlayın…

Güçlü liderin kim olduğunu anladıysanız şimdi de başdanışmanın şu ikazına dikkat edin!

“ Doğal lideri olan ve toplumu kucaklayan siyasi hareketler 100-150 yılda bir ortaya çıkar ve SİYASAL SİSTEM bu liderliği taşıyacak şekilde kurgulanmalı ve doğal akışın yolunu açmalıdır.

Burayı biraz açalım.

Güçlü liderler 100- 150 yılda bir gelir, hazır elde böyle bir lider varken başımıza padişah olsun ve peşinde hayatlarımızı verelim diyor başdanışman hazretleri..

Siz bu ikazlara ve önerilere ne dersiniz bilmiyorum ama ben diyorum ki benim hayatım bana aittir, başdanışman neyini verirse versin benden bir kıymık bile çalışmaz…..

İşte başdanışmanın o yazısı:

'Tekamül’ bazı çevirilere göre ‘olgunlaşma’...
Evet, sadece insanlığın değil sistemlerin de ‘olgunlaşmasından’ bahsedebiliriz... 

Sistemler de “daha iyiye doğru devinebilir” ve “en noktasını yakalamaya çalışabilir”... Özellikle bu devinimin arkasında LİDERLİK varsa, hareket daha hızlı oluşacaktır...

Bizim, bu coğrafya üzerinde geliştirdiğimiz ‘sosyal, siyasal, ekonomik’ sistemlerin de ‘en noktası’ olabilir... Bu noktada buna “BAŞKANLIK” diyorum...

Sevgili dostlar, daha önce “bu coğrafya’ya BAŞKAN yakışır” cümlesini defalarca kullanmıştım...

Bu sadece bir ‘yakışma’ değil, sosyal-ekonomik-siyasal dinamiklerin ‘en noktasına’ salınımıdır...

Bu noktada konuyu açalım ve soralım;

Neden mi?

Sevgili dostlarım, Fatih Roma’nın duvarlarını vura vura yıktığında Roma 1100 yıl burada dünya düzenine hükmetmişti. Osmanlı 700 seneye yakın dünya denklemini buradan şekillendirdi... Geriye doğru gidersek, Osmanlı’dan önce de bu bölgeye hakim olan ‘periferisini’ yönetti ve dünya düzeni ile denklemine ‘sözünü’ geçirdi... Bu yapıların ana bir unsuru vardı; iyi kurulmuş bir ‘kontrol-denge’ mekanizması içinde öne çıkan ‘LİDERLİK’, bugünün diliyle; BAŞKANLIK!

Daha açık yazayım; bu topraklar üzerinde yaşayanlar yani ‘bizlerin’ ataları güçlü liderlerin peşinde hayatlarını vermişler ve ‘liderini’ seven bir yapı bizim DNA’larımıza işlemiş... Ve işin garibi ne zaman liderler güçlenmiş, sistemin zayıfladığı her dönemde özellikle YERLEŞİK DÜZEN’in halkın aleyhine gelişmeye başladığı 1854 sonrası, ‘Düzen, sistemi yenerek liderini elinden almış’! Buna 1933 sonrası da dahil!

Sonuç 1: Başkanlık sisteminin Türkiye için ‘mükemmel’ sonuçlar doğuracağına inanan biri olarak, defalarca çağrı yaptım yine yapıyorum; yanlışta ısrar ederek ‘yerleşik yapının’ aklımızı karıştırmasına seyirci kalmadan ‘en iyisi olabilecek seçenekleri’ toplumsal katılımla sorgulayalım ve ‘ÖZÜMÜZE uygun’ olanı bulalım... Sorgulamaktan korkmak, geleceği ıskalamak olabilir...

Sonuç 2: Doğal lideri olan ve toplumu kucaklayan siyasi hareketler 100-150 yılda bir ortaya çıkar ve SİYASAL SİSTEM bu liderliği taşıyacak şekilde kurgulanmalı ve doğal akışın yolunu açmalıdır...

Sonuç 3: Başkanlık, bu yolda gelinebilecek ‘en noktası’ olup, Türkiye’nin daha hızlı hareket etmesi için gerekli adımlar gecikmeden atılmalıdır...

Son söz: Başkanlık ‘sistemin en noktası’ olup başta ekonomi olmak üzere birçok dinamiğimizin ‘en noktasına’ taşınmasının da yolunu açacaktır... Konuyu objektif olarak tartışalım ve pompalanan korkuların GERÇEKLERİ gölgelemesine izin vermeyelim...

Önemli not: Dün ATO’da önemli bir toplantı gerçekleşti... Konuyu her alanda ele almalıyız... Bu bağlamda herkes üzerine düşeni yapmalı. Biz de 5 yıldır yaptığımız üniversite konferanslarına yeniden başlıyoruz... Tarihleri sizlerle paylaşacağım...