1 Mayıs’ta gözaltına alınanlar ve avukatların anlattıkları, polisin suç bilançosunu ortaya serdi: Dayak, küfür, taciz, gasp, sahte deliller, hukuksuz tutanaklar, savunma hakkını engelleme... 

BU POŞET ‘SENİN’ DEDİLER GÖZALTINDA TUTTULAR

İstanbul’da 1 Mayıs’ta yaşanan hukuksuz gözaltı örneklerinden biri de  Beşiktaş’ta bulunan iş yerinden yemek yemek üzere çıktıktan sonra polis saldırısı nedeniyle sığındığı Abbas Ağa Camii’nden gözaltına alınan genç  bir işçi oldu. İsmini vermek istemeyen genç, 

“İşten çıkmış yemek yemeğe gitmiştim. Zaten o sıralarda Beşiktaş için girişler aramalardan geçtikten sonra yapılıyordu. Ardından geri dönerken saldırı başladı, insanlar kaçışmaya başladı.  Bende yakında camiye girdim. Sonra polisler geldi. Birkaç kişiyle birlikte beni de gözaltına aldılar. Üzerimde hiçbir şey olmamasına rağmen yüzü maskeli ve gaz maskeli diye tutanak tutulmuş. Bunu sonra öğrendim.  Ardından içerisinde ..bir poşet gösterip ‘Bu senin’ dediler. Onu da kabul etmedim” dedi. Konuyla ilgili gazetemize konuşan gencin avukatı Semir Karadaş, “Müvekkilim yüzü kapalı ve gaz maskesi olmamasına rağmen tutanakta bunlar olduğu söyleniyor” dedi. 

‘YAKALAMA TUTANAĞI SAATLERCE TUTULMADI’

Aynı zamanda İstanbul Barosu’na üye avukatların oluşturduğu 1 Mayıs Kriz masasında da çalışan avukat Karadaş, gözaltı süreçlerinde yaşananlara ilişkin de bilgi verdi. Polisin İç Güvenlik Paketine dayanarak gözaltına alınanları ilk 24 saat avukatlarla görüştürmediğini anlatan Karadaş, bu yüzden avukatların gözaltına alınanların 24 saat boyunca nerede tutulduklarını da öğrenemediklerini söyledi. 2 Mayıs Cumartesi günü saat 14.00’te net gözaltı listesinin ellerine verildiğini aktaran Karadaş, yakalama tutanaklarının da gözaltı işleminden saatler sonra tutulduğunu ifade ederek şu örneği paylaştı: “1 Mayıs saat 22.00 sularında bazı avukat arkadaşlarımız Vatan’da bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şubeye gittiler. Güvenlik Şubedeki bir amir avukatlara ‘Gözaltına alınanların büyük çoğunluğunun gözaltı tutanağı yok’ diye bildirdi.” İç Güvenlik Paketine dayanılarak gözaltına alınanların savunma hakkının tamamen ortadan kaldırıldığına dikkat çeken Karadaş, “Normalde kişi gözaltına alınınca avukatına nerde tutulduğuna dair hemen  bilgi verilmesi lazım. Biz 24 saat öğrenemedik bunu. Yine ifadelerden önce müvekkillerimizle görüşemedik. Savcı gözaltına alınanların ifadesini bile  almadan dosya üzerinde karar verdi” dedi.  

AVUKATI ARAÇ KAFESİNE SIKIŞTIRDILAR 

Polisin pervasız saldırılarından avukatlarında nasibini aldığını söyleyen Karadaş, şu örneği paylaştı: “İlk gün  İstanbul Emniyet Müdürlüğüne alınmadık. Etten bir personel duvarı vardı. Bu sırada emniyetin avlusunda bulunan  gözaltı araçlarının içerisinde bir vatandaşa müdahale edilmeye başlandı. Müdahale edilen vatandaş ‘Kolum kırıldı’ diye feryat ediyordu. 

Bu sırada Avukat Recep Sancaktar olayın yaşandığı çevik kuvvet aracının ön camından durumu teşhis etmeye çalışıyordu. Çevik kuvvet araçlarının ön camında bir kafes var. Bu kafes kaldırılmıştı. Aracın içindeki polis kafesin düğmesine basarak avukat arkadaşımızı kafes ve cam arasına sıkıştırdı. Bunu görüntülemek isteyen başka bir kadın arkadaşımız yine polis tarafından darp edildi.” 

POLİSTEN GASP, DARP, TACİZ

1 Mayıs’ta gözaltına alınarak adli kontrol şartıyla  serbest bırakılan  kişilerden biri de Serdar Demir. Şişli’ye bağlı Kurtuluş semtinde polisin biber gazlı saldırısından korunmak için arkadaşıyla birlikte bir binanın girişinde bekleyen Demir, burada arkadaşıyla birlikte polis tarafından gözaltına alındı. Gözaltı aracında hakaret ve tehditlere maruz kaldıklarını anlatan Demir, polisin üst araması sırasında  Ümit Alp isimli bir gencin telefonunu aldığını, daha sonra telefonun ortadan kaybolduğunu anlattı. 

‘YÜZÜNÜ KAPATARAK FOTOĞRAF ÇEKMEYE ÇALIŞTILAR’

Polisin sahte deliller ürettiğini söyleyen Demir, Kurtuluş’ta gözaltına alındıktan sonra polislerin içinde maske ve bere, havai fişek bulunan bir çantayı ‘Bu çanta senin’ diyerek zorla vermeye çalıştığını yine aynı kişinin yüzünü maskeyle kapatarak fotoğraf çekmeye çalıştıklarına tanıklık ettiğini anlattı. Demir, üzerinde maske olmamasına rağmen kendisi hakkında da aynı şekilde üst arama tutanağı düzenlendiğini söyledi. 

KULAK ZARINI  PATLATTILAR

Polisin araç içerisinde Özkan isimli bir gencin boğazına sarıldığını gözaltına alınanların tepki göstermesi üzerine polisin ölümle tehdit ettiğini söyleyen Demir, “Kadınlara da sözlü ve fiziksel  tacizde bulundular. Gözaltı aracında bulunan bir kişi muayene için hastaneye gidildiğinde daha araçtan inmeden bir polisin elle bir  kadını taciz ettiğini gördüğünü söyledi” dedi. Hastanedeki gözaltı muayenesi sırasında bir arkadaşlarının da polis tarafından kulak zarının patlatıldığını aktaran Demir, “Arkadaşımız kolundan yaralandığı için muayeneye geldi. Gözaltı aracına yeniden getirildiğinde kulağının sarılı olduğunu gördük. Bize anlattığına göre muayeneden sonra tuvalete gidiyor. Polis ‘Kemerini çıkar’ diyor. Arkadaşımız da tek elle çıkaramayacağını söylemesi üzerine polisler yere yatırarak tekmeliyorlar” dedi. 

GAZ MASKESİ YOKTU, ‘VAR’ YAZILDI

Beşİktaş’ta gözaltına alınan ve önceki gün adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Birhat Kayci hakkındaki tek delil gaz maskesi...Avukat Tamer Doğan, Kayci’nin gözaltına alındığı sırada yanında olduğunu ve gaz maskesinin olmamasına rağmen yakalama  tutanağına “gaz maskesi bulundu” diye yazıldığını söyledi. Doğan, bu nedenle hem tanıklık hem de savunmanlık yaptığını söyledi. Gayrettepe’de gözaltında tutulan ve tutuklama talebiyle mahkemeye sevkedilen yedi kişiden ikisinin 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa Muhalefet suçlamasıyla tutuklandığını kaydeden Doğan, “Sorgu hakimine  2911’in katalog suçlardan olmadığını söyledik. Ancak hakim İç Güvenlik Yasasından itibaren 2911’in katalog suçlar kapsamına alındığını ve tutuklama gerektirdiğini söyledi” dedi.  

12 SAAT ARAÇTA BEKLETİLDİLER

Gayrettepe’de tutulan kadınların hastaneye ters kelepçe takılarak götürüldüğünü söyleyen Doğan, bir kadının muayeneden sonra yeniden ters kelepçe takılmasına tepki göstermesi üzerine yere yatırılarak polis tarafından darp edildiğini ve omzundan yaralanmasına rağmen yeniden hastaneye götürülmediğini söyledi. İlk gün gözaltına alınanların yaklaşık 12 saat gözaltı araçlarında bekletildiğini ve gözaltı başlangıç saatinin gece saat 02.00 olduğunu söyleyen Doğan, “İlk gece kimseyi tuvalete götürmüyorlar. Bu yüzden bazı erkek müvekkilerimiz pet şişeye işemek zorunda kaldıklarını anlattı. Gündüz saatlerinde gözaltına alınan müvekkillerimiz ancak bir sonraki gün saat 10.30’da muayene için götürüldükleri hastanede tuvalete girebildi. Yine açlık grevinde olan müvekkillerimiz vardı. Onlara şeker ve su almıştı. Polis ısrarlarımız sonucu müvekkillerimize vermek üzere bizden şeker ve suları aldı. Ancak gözaltına alınanlar adliyeye getirildiğinde sadece suların onlara teslim edildiğini öğrendik” dedi. 

BAŞKASINA AİT FOTOĞRAF ÜZERİNDEN TUTUKLANDI

İç Güvenlik Paketi’na dayanılarak önceki gün  tutuklanan 1 Mayıs gözaltılarından Hasan Doğan aleyhine tek delil ise yüzü maskeli bir kişinin olduğun  bir fotoğraf. Ancak fotoğraftaki kişiyle, Doğan’ın o gün giydiği giysiler ve vücut ebatları farklı olmasına rağmen bu fotoğraf  delil yapılarak Doğan hakkında tutuklama kararı verildi. Gazetemize konuşan Doğan’ın avukatı Bülent Şimşek, “Fotoğraftaki kişinin üzerinde açık mavi pantolon, kahverengi mont ve kahverengi ayakkabı var. Hasan’ın üzerinde ise koyu gri pantolon, beyaz ayakkabı ve siyah mont vardı. Ayrıca vücut ebatları da farklı. Çıplak gözle bile görübilecek bu farklılığa rağmen tutuklama kararı verildi” dedi. 

Doğan’ın polis saldırısından korunmak için  Beşiktaş’ta bulunan Abbas Ağa Camii’ne sığındığını söyleyen Şimşek, Doğan’la birlikte alınanların serbest bırakıldığını belirterek, “Hasan’ın da serbest bırakılanlardan bir farkı yoktu” diye konuştu. 

İç güvenlik Paketiyle özellikle gözaltına alınanların savunma hakkının ortadan kaldırıldığını söyleyen Şimşek, “Avukat müvekkil görüşmesinde büyük bir sıkıntı vardı. Polis avukatlara saldırdı. Savcılık katına alınmadık. Özellikle avukatsız bırakma iradesi tartışmasızdı” dedi. 

İMZASIZ ÜST ARAMA TUTANAĞI DELİL

Şİmşek Gayrettepe’de tutulan ve önceki gün hakkında tutuklama kararı verilen İpek Bozkurt’un durumuna da dikkat çekti. Bozkurt’un Beşiktaş’ta eylemin bitmesinin ardından evine dönmek için yola çıktığını, çevik kuvvet otobüsünün yanından geçerken, polislerin çanta kontrolü yaptığını ve bu sırada gözaltına alındığını söyledi. Üst arama tutanağında, Bozkurt’un çantasından BDSP 1 Mayıs Pankartı, DEV/Tekstil Sendikası önlüğü, baret, gaz maskesi ve 20 tane toz maskesi bulunduğunun iddia edildiğini aktaran Şimşek ancak bu tutanakta müvekkilinin imzasının bulunmadığını söyledi. Bozkurt’tun üst arama tutanağı dayanak yapılarak “örgüt propagandası” yaptığı iddiasıyla tutuklandığını söyleyen Şimşek, “Çantasında sadece sendika önlüğü var. Ayrıca üst arama tutanağında imzası yok. Yüzü kapalı değil alınırken. Kaldıki gaz maskesi, baret İç Güvenlik Paketinde silah sayılan ürünlerden değil. Sadece yasal pankart ve beze dayanarak tutukladılar” diye konuştu.