RÖPORTAJ: Nil SOYSAL- Yeni hükümet için bütün partilerin sorumlu davranması gerektiğini belirten Tekin, “Siyasetin kırmızı çizgileri olmaz. Olacaksa da bütün partiler için Anayasa Hukuku olmalıdır. Cam gibi bir devlete ihtiyacımız var” dedi.

“HERKESİN SIRTINI DAYAYACAĞI BİR HUKUK SİSTEMİ LAZIM”
Nil Soysal’a konuşan Gürsel Tekin, “Bu ülkede derhal 77 milyon vatandaşın sırtını dayayacağı bir hukuk sisteminin oluşturulması gerekmektedir” dedi…

CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, Türk siyasetinin öngörüleri en kuvvetli isimlerinden biri… Bunu neye dayanarak mı söylüyorum? Mart 2015’te Beşiktaş Balık Pazarı’ndaki buluşmamızda, henüz seçim kampanyaları başlamamış, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan meydan meydan gezerek AKP’ye oy istememiş ve HDP’nin barajı aşacağı ile ilgili tek bir olumlu görüş telaffuz edilmemişken, bu senaryoyu dile getirmişti. O gün için “off the record” olan bu sohbet, bugün Türk siyasetinin çekilmiş fotoğrafı olarak karşımızda duruyor.

 Seçimden hemen sonra “Demokrasi kazandı” dediniz. Şimdi daha kapsamlı bir değerlendirme yaparak, seçim sonuçlarını nasıl yorumluyorsunuz?
- Çok meşru ve normal bir seçim süreci geçirmedik. Kenan Evren döneminde bile böyle bir şey görmedim! Valiler, kaymakamlar, devletin bütün kurumları, cumhurbaşkanı, bakanlar, vergi müfettişleri, müdürleri hep birlikte adeta bir seferberlikle çalıştı. Türkiye ilk defa devletin bütün kurumlarını seferber eden bir siyasi parti gördü. Meşru, baskının olmadığı bir seçim olsa; AKP’nin oyu yüzde 30-32’yi geçmezdi. Kırsal oylara baktığımızda bir AKP bloğu görüyoruz. Muhtarlara kadar gidip; “Köyünüzde sosyal yardımla geçinen seçmenleri uyarın. AKP’ye oy vermezlerse bu yardımlar kesilecek” dediler. Seçmen bütün bu tehlikeli süreci çok iyi izledi ve “Başkanlık sistemini getireceğim. Yasama, yargı, yürütmeyi ayaklar altına alacağım” diyen insana; “Sen bunların hiç birini yapamazsın ben varım” dedi. Bu pozisyonda, bütün siyasi partilerin kendilerini bir kere daha gözden geçirmeleri gerekiyor.

KIRMIZI ÇİZGİLER GERÇEKÇİ DEĞİL

 MHP’nin kırmızı çizgileri var. CHP’nin de kurulacak bir koalisyon ortaklığında kırmızı çizgileri var mı?
- Siyasetin kırmızı çizgileri olmaz. Hele böyle bir ortamda siyaseten kırmızı çizgi koymak çok gerçekçi bir şey değildir. Bu ülkede bütün siyasi partilerin kırmızı çizgisi Anayasa Hukuku olmalıdır. Bence asıl sorulması gereken “CHP niye iktidar olmalıdır?” sorusudur. 12-13 yıldır ciddi tahribata uğramış bir Türkiye var. Bu ülkedeki bu tahribatın tadilatını kim yapabilir? Bir; hukuka inanacak. İki; özgürlüklere inanacak. Üç; şeffaf devlet anlayışını hayata geçirecek. Türkiye’nin ivedilikle cam gibi bir devlete ihtiyacı var. Dünyanın pek çok gelişmiş ülkesinde güvenlik, istihbarat gibi konular gizlilik içerisinde yürütülebilir belki ama diğer konularda bunlar olmamalıdır. Örneğin ben Maliye’nin cam gibi işlemesini istiyorum. Belediyelerin cam gibi işlemesini istiyorum. İstanbul’da yaşayan bir vatandaş olarak benim İstanbul Belediyesi’ndeki bütün uygulamaları görmem lazım. Bunu da ancak CHP yapabilir. Ülkeyi kirli siyasetten arındıracağız.

Hep içinde CHP’nin olduğu bir koalisyon senaryosu üzerinden konuştuk. Bir ihtimal de erken seçim konusu. Bu konudaki öngörünüz nedir?
- Erken seçim ülkenin menfaatleri açısından bir felaket olur. Hem ekonomik, hem de siyasal açıdan felakettir. Çünkü devletin en önemli güç birimleri; bir yargı, iki istihbarat, üç güvenliktir. Bunlar olmazsa devlet olmaz. Bu üç kurumda ciddi bir çatışma varsa; ki içerde çatışma var mı? Var. Dışarıda birçok ülke ile düşman haline gelmiş miyiz? Gelmişiz. O nedenle Allah göstermesin ama bugün erken seçim demek, Türkiye’nin altına dinamit koymak demektir! Bu ülke kevgire döndü. Bütün siyasi partilerin aklını başına alması lazım. Erken seçime gidelim, 3-5 puan fazla alalım hayalleri ile bu ülkeye bu kadar büyük bir zarar vermeye hiç kimsenin hakkı yoktur.

CHP seçmeni yine Kızılay görevi yaptı

CHP beklediği oya ulaşamadı. ‘Nerede yanlış yaptı?’ sorusunun yanıtı var mı?
Biz CHP olarak hep sorumlu davrandık. Bu seçim sürecinde dikkat ederseniz iktidar hariç kimse CHP aleyhine bir şey söylemedi. Projelerimizin tamamı uygulanabilir projelerdi. Sayın Genel Başkanımız son derece pozitif ve barışçı bir dille, Türkiye’nin birlik ve bütünlüğü konusunda çok ciddi çalışmalar yaptı. Ama bizim seçmenimizin cumhuriyet, demokrasi ve özgürlükler konusunda üst düzey bir hassasiyeti var.  Bu hassasiyetlerden dolayı zaman zaman Kızılay görevi yapıyor. 2011’de de aynı şeyi yapmıştı.

Erdoğan Çankaya’ya bakanlıklar saraya!..

 CHP’nin içinde olduğu bir iktidarda Cumhurbaşkanı ile ilişkiler nasıl yürüyecek? Tayyip Erdoğan Beştepe’deki Ak Saray’da oturmaya devam edecek mi?
- Sayın Kılıçdaroğlu başbakan olduğunda nasıl bir tasarruf yapar bilemem ama benim görüşüm o ki; ilk etapta Tayyip Erdoğan Çankaya’ya gider, bakanlıklar da topluca Ak Saray’a taşınır. Bin odalı bir saray var orada… Hepsine bol bol yeter. Bugün Ankara’da o hantal ve şişkin bakanlık binaları için milyonlarca lira kira ödüyoruz. Bu milleti, milletin parasıyla ödenen kiralardan kurtarmak gerekiyor. Sadece kira ile de bitmiyor. Elektrik ve yakıt giderleri de var.

İlkelerimizden asla vazgeçmeyeceğiiz

 Önceki seçimlerde elle tutulur projeler açıklamamakla eleştirilen CHP’ye bu kez bu seçimin bir rejim değişikliği seçimi olduğunu idrak edemediği eleştirileri geldi…
- CHP’nin rejim konusunda bir şey söylemesi, varlık sebebimizi bile inkar etmek demektir. 6 okumuz, ilkelerimiz ortada. Cumhuriyet değerleri, demokrasi, insan hakları en önemli hassasiyetlerimiz. Bu ülkede yoksulluk sınırında yaşayan 17 milyon insan varsa, siz onlara demokrasiyi, özgürlükleri, laikliği çok anlatamazsınız. Bütün bunları söylerken, bizim kendi ilkelerimizden vazgeçmiş olduğumuz düşünülebilir mi?
Sözcü