Dünya çok büyük ve o derece de sancılı bir değişimin içerisinde.  Bütün ezberler değişmek zorunda. Ama görüyoruz ki hala bir çoğumuz eski şablonlarla dünyayı anlamaya ve açıklamaya çalışıyoruz. Ezberleri beyinlerden silmek, şablonları yıkmak öyle kolay değildir. On yıllardır hep aynı şeyleri bize anlatıp durdular, hem bu anlatılanlar öylesine yüce değerlerdi ki bu değerlere bağlanmadan demokrat, ilerici, çağdaş olunamazdı.

Nasıl inanmayalım biz bu yüce ve kutsal değerlere, onlar bize büyük Fransız Devriminin, ABD, İngiliz devrimlerinin miraslarıydı.

Neydi bu kutsal, yüce değerler?

Demokrasi,

Özgürlük,

Her alanda serbestiyet idi.

Sonra bu değerler serbest piyasa ekonomisi ve küreselleşme oldu, Neoliberalizme evrildi.

 Yatıp kalkıp tekrarlıyorduk bu kavramları, kimimiz Neoliberalizm ve küreselleşmenin ABD emperyalizminin icadı olduğunu söylüyor ve lanetliyorduk bu kavramları.

Dünyadaki otoriterleşmeyi hepimiz gözlemlemekteyiz. ABD ve AB’de demokratik değerler eski sıcaklığını korumuyor artık.

Çok yakıcı bir gerçeklik; ABD Neoliberalizme ve küreselleşmeye artık karşı, Çin Halk Cumhuriyeti ise uluslararası serbestlikten, sermayenin ve malların serbest dolaşımından yana.

ABD nerede ise bütün dünya ile ticaret savaşları yürütüyor ve her geçen gün gümrük duvarlarını yükseltiyor. ABD-Çin arasındaki ticaret savaşları üst düzeyde sürmekte.

Sancılı, ağrılı bu savaşın taraflarını görmek için son gelişmelere bakmak yeterli. ABD’nin İran’a ambargo kararına kimler karşı çıkıyor?

Çin, Rusya ve Avrupa ve Türkiye.

Dünya artık ABD için köpeksiz köy değil. Yüz yıla yakın süre tek başına dünyaya hükmünü geçiren ABD artık zorda.

ABD’nin İran ile derdi, nükleer silah üretimi mi, İran’da otoriter bir rejim olması mı, tabii ki bunların hiçbirisi.

ABD Pennsylvania, Teksas ve Colorado'da 100 yıllık ihtiyacını karşılayacak devasa gaz kaynaklarına sahip.

ABD’nin hedefi bu gaz kaynaklarını Asya ve Avrupa’ya pazarlamak ancak önünde iki büyük engel bulunmaktadır; ABD ile aynı miktarda gaz rezervlerine sahip olan Venezüella ve İran.

ABD ilk olarak 1990'da Basra Körfezi kıyılarında keşfedilen dünyanın en büyük doğalgaz sahası olan Güney Pars'ın İran tarafından kullanılmasını önledi.

Bunu gören ABD 1996'da İran'da 20 milyon doların üzerinde yatırım yapan Avrupalı ve Asyalı petrol firmalarını hedef alan İran- Libya Yaptırımlar Yasası’nı (ILSA) geçirdi.
ILSA sopası yüzünden 2010'da üç ayrı LNG işletmesi kurmayı hedefleyen Hollandalı Shell, İspanyol Repsol ve Fransız Total İran'dan kaçmak zorunda kaldı. (
BERCAN TUTAR, Sabah)

Papaz bahane, bütün mesele dünyanın kaynaklarını paylaşma kavgası.

ABD’nin çökmesi düğün bayram, ancak bu ağrılı, sancılı değişimin en üzücü yanı insanlığın yüzyıllar boyu elde ettiği kazanımların; demokrasi, hukukun üstünlüğü, özgürlük gibi değerlerin ciddi risk altında olmasıdır.

Dünyadaki bu kötü gidişe dur diyebilecek güçler henüz ortada yok. Dünya aydınlarının bir elin beş parmağını geçmeyecek sayıda birkaçı hariç aydınlar hala gitmekte olanın hayalini kurmaktadır. Emekçiler ve orta sınıflar ise gitmekte olanın ve gelmekte olanın farkında değiller.

Sözü büyük şairle bağlamak en iyisi galiba:

BEŞ SATIRLA

Annelerin ninnilerinden
spikerin okuduğu habere kadar,
yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı,
anlamak, sevgilim, o, bir müthiş bahtiyarlık,
anlamak gideni ve gelmekte olanı.

AV. RAHMİ OFLUOĞLU