Rahmi Ofluoğlu

CHP’de genel başkanlık yarışı sonuçlandı. Kılıçdaroğlu 740, Muharrem İnce 415 oy aldı ve Kılıçdaroğlu yeniden CHP Genel Başkanı seçildi.

Bu sonuç önümüzdeki günlerde çok tartışılacaktır ve bu sonucun Kılıçdaroğlu için bir zafer olmadığı aksine Muharrem İnce için bir başarı olduğu söylenecektir. Kısaca CHP’de tartışma bitmeyecektir.

Seçim sonuçları Kılıçdaroğlu için neden başarı sayılamaz?

Muharrem İnce kurultaydan iki hafta önce adaylığını açıkladı. CHP gibi bir partide genel başkana karşı yarışacak bir aday için bu süre çok kısadır. Kılıçdaroğlu ve ekibi iktidar olmanın avantajlarına sahiptirler.  Siyasi partilerde yönetimler ve delegeler yukarıdan aşağıya tespit edilir. Siyasi partilerde gerçek bir iç demokrasi yoktur. Bu, bütün siyasi partiler için geçerlidir. Bu kadar olumsuz koşullarda iki hafta gibi kısa bir sürede Muharrem İnce’nin aldığı 415 oy CHP’de derinlerde mevcut sorunların işaretidir. Parti tabanında ve parti tabanının dayandığı seçmen kitlesinde rahatsızlıklar vardır. Bu sonuç, bu rahatsızlıkların açık göstergesidir.

CHP bir ideoloji partisi değil kitle partisidir

Kurultay’da basın mensuplarına açıklama yapan Genel Başkan yardımcısı Akif Hamza Çebi; “CHP bir ideoloji partisi değildir, kitle partisidir.” demiştir.  Hamzaçebi bu açıklamayı Saadet Partili Mehmet Bekaroğlu’nun CHP’ye üye olması üzerine sorulan bir soru üzerine yapmıştır. Mehmet Bekaroğlu CHP saflarına geçen ilk tutucu, ilk sağcı değildir. CHP son yerel seçimlerde başta Ankara Büyük Şehir belediye başkan adayı Mansur Yavaş olmak üzere birçok sağcı, tutucu kişiyi aday göstermiştir. CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu bardağı taşıran son damla olmuştur. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığı partinin hiçbir organında tartışılmamıştır.  CHP’nin Merkez Yürütme Kurulu üyeleri bile bu adaylığı açıklandıktan sonra öğrenmiştir.

CHP sağ tabandan oy almak için sağa yelken açmıştır. Oysa CHP seçmeninin CHP’ye oy vermesinin en önemli, başlıca nedeni çağdaş yaşamın korunması, muhafazasıdır. CHP sağa kayarak sağdan oy alamayacağı gibi giderek kendi seçmeninin desteğini kaybetme riski vardır.

CHP nereye?

CHP sağa kayıyor.

CHP ne yapmalı?

CHP’nin bu gidişi iyi bir gidiş değil. Parti kurmayları Türkiye’nin son 70 yıllık tarihine bir göz atsalar yanlışlarının farkına varacaklardır.

Demokrat Parti 1950 seçimlerini özgürlükleri savunarak kazandı. Tek parti yönetimine karşı “Söz milletin” dedi, “doğuda jandarma zulmüne son” dedi.

DP’nin özgürlük vaatlerini yerine getirmeyişi, bir anlamda çoğunluğun diktasına yönelmesi seçimi kazanma nedenlerini ortadan kaldırmaz.

CHP 1973 seçimlerinde 12 Mart Darbesi’ne karşı duruşu ve özgürlük vaadiyle  %33.3 oy aldı ve 185 milletvekilliği kazanarak birinci parti oldu.

CHP 1977 seçimlerinde özgürlükleri savunarak, “toprak işleyenin su kullananın” sloganı ile % 41.3 oy aldı ve TBMM’de 213 sandalye ile yine birinci parti oldu.

CHP sağa yelken açma yerine Türkiye’nin temel sorunlarına çözümler önererek, her alanda özgürlükleri savunarak ve emekten, çevreden, barıştan yana politikalarla çağdaş çizgide birlik ve beraberliği savunarak büyüyebilir ve iktidar alternatifi olabilir.

Bugün çağdaş yaşamı tehdit altında görerek CHP’ye oy veren seçmenler partinin bu sağa kayışı karşısında CHP’yi terk edebilirler.

CHP’nin sağda saf tutması halinde solda doğacak boşluk yeni oluşumlarla doldurulabilir. Bu ise ülke için, çağdaşlar, demokratlar ve yurtseverler için zaman ve mevzi kaybı olacaktır, ülke kaybedecektir.