T.C.

YARGITAY

23. HUKUK DAİRESİ

 

E. 2015/4161

K. 2015/5926

T. 17.9.2015

 

DAVA : Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR : Davacı vekili, 30.05.2010 tarihinde S.S. L.Konut Yapı Kooperatifi'nin 2009 yılı olağan genel kurul toplantısının 8. maddesi ile yönetim kurulu başkan ve başkan yardımcısına tercihli bir dairenin verilmesine ilişkin kararın oybirliği ile alındığını, alınan kararın üyelere tebliğ edilmiş olduğunu ve hiç bir üyenin de mevcut duruma itiraz etmediğini, alınan bu kararın daha sonra yapılan olağanüstü genel kurul kararı ile ortadan kaldırıldığını, bu toplantıya katılan 13 üyenin 6'sının evet 1'inin red oyu kullandığını, diğer üyelerin karara çekimser kaldığını, ancak kooperatif üyelerinden Sabriye ve Kaya Balta'nın temsil yetkisi bulunmayan kardeşler M.B. tarafından temsil edildiklerini ve evet oyu kullandıklarını, vekaletsiz temsil nedeniyle karar nisabına ulaşılamadığını ileri sürerek, olağanüstü genel kurul kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, iptal edilen 2009 yılı olağan genel kurul toplantısı ile yönetm kurulu başkan ve başkan yardımcısına tercihli bir daire verilmesine dair kararın yok hükmünde olduğunu, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca davacının davayı açmaya hakkının olmadığını, Sabriye Balta'nın toplantıya katılmadığı, Kaya Balta adına da toplantıya katılan Mustafa Balta'nın vekaletnamesinin geçersiz olduğunun anlaşılması üzerine oylamaya katılmadan toplantıyı terkettiğini, üyelerden Başar Batmaz'ın da toplantıya katılmadığını, yerine kız kardeşinin imza attığının hazirun cetvelinin tanziminden sonra anlaşıldığını, bu nedenlerle katılımın 11 olduğu, divan başkanı ve katip üyenin de oy kullanmaması nedeniyle oylamaya 9 kişinin katıldığını 6 üyenin evet 1 üyenin red oyu kullandığını, kararda isabetsizlik olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu, deliller ve tüm dosya kapsamına göre, 06.09.2013 tarihinde yapılan genel kurulda toplantı ve karar nisabının bulunmadığı, bu nedenle iptali istenebilecek bir kararın da bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

1-Dava kooperatif genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.

Anayasa'nın 141/3. maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. 6100 sayılı HMK'nın 297/1-c maddesinde, hükmün, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri de kapsaması gerektiği öngörülmüştür. Kararlarda bulunması gereken gerekçeler sayesinde taraflar, hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi, karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da HUMK'nın 428. maddesi uyarınca Yargıtay incelemesi sırasında ancak bu gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı saptanabilecektir. Diğer bir anlatımla, Yargıtay denetimi ancak bir kararın gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir. Ayrıca yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması, Anayasa'nın 2. maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesini, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkını ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkını ihlâl edecektir.

YHGK'nın 07.12.2011 tarih 15-708 E, 737 K. sayılı ilamında açıklandığı üzere; gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re'sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar. Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir.

Bu nedenle, mahkemece, iptali talep edilen 06.09.2013 tarihli genel kurul toplantısına hangi üyelerin bizzat ya da vekaleten katıldığı ve ne şekilde oy kullandığına, neticede oluşan toplantı ve karar sayılarına açıkça yer verilerek yukarıda açıklanan ilkelere uygun gerekçe oluşturulması gerekirken “ 06.09.2013 tarihinde yapılan genel kurulda toplantı ve karar nisabının bulunmadığı bu nedenle iptali istenebilecek bir kararında bulunmadığı” şeklinde yetersiz gerekçeyle, hüküm kurulması doğru olmamıştır.

2-Bozma nedenine göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ :  Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.