NİSBÎ TEMSİL YÖNETİMDE değil MECLİSTE OLUR
Av.Ömer YASA
Son zamanlarda kendisini demokrat ilan eden bazı insanlar ya içtenlikle ya da belli yerlerden gelen hazırlıklarla bir şeyler söylüyorlar. Bu sözlerden biz avukatları ilgilendiren de şu cümle:
“Çoğulcu olmayan, yönetimini nisbi temsil esasına göre belirlemeyen baroların demokratik bir yapıya sahip olmaları mümkün değil.”
Bu kelamı buyuran da maalesef avukat unvanını kullanan bir demokrat!
Osman CAN gitti diye sevinirken Mehmet UÇUM ile karşılaştık. Dilerim bu arkadaş öyle doktor filan değildir de daha kolay anlaşırız.
Benim ortaokuldayken tanıdığım ilk demokrat, sınıf arkadaşım Doğu PERİNÇEK’ ti. 1950 seçimleri sonrası o kadar coşkuluydu ki! Nerden nerelere geldik; O’nu içeri aldık… Demokrasi kavramının da içini boşaltıp olur olmaz içeriklerle doldurmaya başladık.
Bu “mümkün olmayış” mantığıyla yürürsek en başta bizim Bakanlar Kurulumuz demokratik değildir. Yalnız bizim Bakanlar Kurulu değil Dünyaya demokrasi dağıtan USA Başkanlık Sekretaryası veya İngiliz Kabinesi de demokrat olamaz. Ülkelerini yöneten bu organların hiçbiri nisbî temsil esasına göre belirlenmiyor.
Demokrasiyi yaşamadan ve öğrenmeden öğretmeğe kalkarsak yanlışlar yapabiliriz. Ama en azından demokrasinin beşiği sanılan ülkelerdeki her dereceden “yönetim” organlarının seçim biçimlerine bakarsak daha sağlıklı davranır ve daha sağlıklı görüşler ileri sürebiliriz. Elbette her şeyi dışarıdan taklit edecek değiliz. Ama kendi yasama ve yürütme organlarımızın oluşumlarına baksak zaman yitirmeden daha sağlıklı sonuca varırız diye düşünüyorum.
Bizim yıllardır istediğimiz ve demokrat hukukçuların nedense aklına ve diline düşmeyen Demokratik bir Baro Meclisi neden olmasın? Belediye Meclisi ve İl Genel Meclisi gibi yerel organlarımızda pekâlâ nisbî temsil esasına göre bu meclisler oluşuyor. Hiç olmazsa 1.000’den fazla üyesi olan Barolar ve diğer meslek odalarında belirli görevler üstlenecek meclisler oluşturulması bu örgütlerde demokratik denetimi de sağlayacaktır. Yönetim Kurulunun bir kısım kararları Meclisin onayı ile yürürlüğe girerse yönetimlerin kendi çevrelerini kolluyor iddiaları giderilmiş olacaktır.
Yönetimdeki grubumuzun ağırlıkta olduğu Baro Meclisinin oluşturduğu komisyonda Haziran.2005’te hazırladığımız fakat TBB’de raflarda bekleyen Avukatlık Yasası değişiklikleri yapılabilseydi bu tartışmalar geride kalmış olacaktı. Ne yazık ki bu ve işçi avukatlar gibi sorunları çözebilecek benzer değişiklikleri içeren tasarımız orada kaldı. Baro Başkanlarının iki dönemden fazla görev almalarını engelleyen maddeyi değiştirmek daha önem kazandı. Bu sayede hiç istemesek(!) de kendi Başkanımızı hemen üçüncü kez seçtik.
Belirli ilkelerle BEN yerine BİZİ düşünmezsek, dar grupçu değil Beyoğlu’ndan Şemdinli’ye Edirne’den Kağızman’a tüm meslektaşları kucaklarsak kimseye eğilmeyiz. Sevmediğim adamın dediği gibi olsa da, BU BÖYLE BİLİNE!