Çoktan bitmişti ortak...

*

Vandaki sorgulamada kendini hücresinin demirlerine asan suçsuz, günahsız Hocanın cenazesini almaya altı kişi gitmişti...

Erzincanda savcı savcıyı basıp da hapse tıktığında, kapıda üç kadın ağladı sadece...

Gazeteciler, bilim adamları, yazarlar, yayıncılar, akademisyenler sabah karanlığında alınıp götürüldüğünde ve Silivride duruşmalar yıllardır bitmek tükenmek bilmeden sürüp gittiğinde, mahkemenin önündeki çadırda sadece sekiz kişi vardı...

Toplam 4.5 milyon satan gazetelerin çalışanları yürüdüler arkadaşları için, 200 kişi...

Şemsiye sapını terör örgütünün suç aleti saydıklarında ve çocukları tutukladıklarında da kapıda sadece anneleri bekledi çocuklarını...

*

Anayasa değişikliği referanduma götürüldü o sırada...

Yargı tümden bağımsızlığını yitiriyor, adalet iktidarın iki dudağının arasına terk edilip olan hukuk da uçup gittiğinde...

Yetmez ama evet dedi kimimiz...

Arkasından geldi zaten:

Yazılmamış kitapları suç saydılar...

Ayağa kalkmayanları da ağzını açanları da kapattılar hücrelere...

Ordu ve kuvvet komutanlarını toplayıp attılar içeri...

Sonunda Genelkurmay Başkanı da silahlı terör örgütü başı oldu mu?..

*

Dün 10 bin kişi mi, 20 bin kişi mi yürüdü?..

Yetmez...

*

Hukuksuzluk her yerde...

Ateş her yerde yanıyor...

Geceleri babalarını rüyalarında görüp ağlayarak uyanan çocuklar... Cam önlerinde boşuna bekleyen sevgililer... Gururu hukuk eliyle kırılmış yiğitler... Ya da toprakları okşayan kadınların ülkesinde yargı, hukuk, adalet yok...

Tümden tükendi...

Bitti...

Hrant Dink, insanların eşitliğini ve kardeşliğiniöğrettikten sonra, yüz karası hukuksuzluğumuzu da anlatıyor bize...

Bağırın...

İsteyin...

Haykırın...

Yetmez ama yürüyün...

Bekir Coşkun/cumhuriyet