TİB Başkanının site kapatma yetkisi 11.09.2014 ile 31.12.2014 tarihleri arasında 111 gün boyunca yürürlükte kalmış ve nihayet 31.12.2014 günü AYM gerekçeli kararının Resmi Gazete’de yayınlanması ile bu yetkinin yasal dayanağı ortadan kalkmıştır. 

11 eylül 2014 de yürürlüğe giren, TİB’e internet trafik bilgilerini toplama yetkisi veren, bu nedenle kamuoyunda fişlemeyi yasal hale getirdiği gerekçesiyle eleştirilen yasa hükmü ile yine TİB’e site kapatma yetkisi veren kanun maddesi AYM tarafından 2 ekim 2014 tarihinde verilen karar ile iptal edilmişti. İnternet trafik verilerinin toplanması ile ilgili olan maddenin, iptaline kadar yürürlüğü de durdurularak uygulanamaz hale getirilmiş iken TİB’e site kapatma yetkisi veren madde, yürürlüğü AYM tarafından durdurulmadığı için uygulanmaya müsait bir halde yürürlükte kalmaya devam etmişti. 

Nihayet 2014’ün son gününde AYM’nin gerekçeli iptal kararının Resmi Gazete’de yayınlanması ile bu hüküm de yürürlükten kalkmış ve uygulanamaz hale gelmiş bulunmaktadır. Fakat öncesinde yürürlüğü durdurulmadığı için 111 gün boyunca uygulanabilir bir şekilde yürürlükte kalması noktasında haklı olarak eleştirilen eksikliğe rağmen genel olarak AYM’nin vermiş olduğu iptal kararı, ülke kamuoyunun büyük bir çoğunluğu tarafından olumlu karşılanmış, temel hak ve özgürlüklerin korunması noktasında toplum vicdanını rahatlatmıştır. 

Söz konusu iptal kararı 31.12.2014 tarihinde gerekçeleri ile birlikte Resmi Gazete’de yayınlanarak resmen yürürlüğe girmiş oldu. AYM tarafından bu sakıncalı maddeler iptal edilirken çok önemli gerekçelere değinilmiş olduğu görüldü. Bu gerekçelerin internet kanununun sürekli değiştirilmeye çalışıldığı bu dönemde toplumun ilgili kesimleri ve kanun yapıcılar tarafından iyi anlaşılması büyük önem arz etmektedir. Bu çalışma, özellikle vurgulanan ve ön plana çıkan iptal gerekçelerini ülke kamuoyu ile paylaşmak suretiyle vazgeçilemez temel hak ve özgürlüklerimizin önemine ilişkin farkındalığı arttırabilmek amacıyla hazırlanmıştır. 

 İNTERNET TRAFİK VERİLERİ

İnternet trafik verilerinin toplanması meselesinde AYM özetle “özel hayatın gizliliği, kişisel verilerin korunması, iletişimin gizliliği, haberleşme özgürlüğü, düşünce ve ifadeyi yayma özgürlüğü” gibi Anayasal temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğine karar vermiş ve bu sebeple anılan maddeyi iptal etmiştir. İptal gerekçesinde değinilen ifadeler, hukuk devleti tanımının en kritik kısmı olan “Devletin Anayasa’ya aykırı tutum ve davranışlardan kaçınması, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayması” ilkesine yapılan atıflar bakımından oldukça anlamlı olmuştur. Karar metninde yer verilen gerekçelerden önemle vurgulanan ve öne çıkan bazı alıntılar şöyledir; 

“Trafik verilerine ulaşabilirlik kişilerin tercihleri, düşünceleri ve davranışları hakkında fikir verebileceğinden kişilerin özel hayatlarına müdahale edilme riskini içermektedir” 

“Trafik verisi adı altında temin edilen bilgilerin Anayasa ile teminat altına alınan iletişimin gizliliği, düşünce ve ifadeyi yayma özgürlüğü, haberleşme özgürlüğü, kişisel verilerin korunması gibi birçok temel hakla doğrudan ilgili olup bu bilgilerin TİB tarafından herhangi bir kurala ve sınırlamaya tabi olmaksızın istenildiği zaman elde edilebilir olması temel hak ve özgürlüklerin doğrudan ihlaline sebebiyet vermektedir” 

“Kişisel veri niteliğinde olan trafik kayıtlarının resmi makamların keyfi müdahalelerine karşı korunması gerekmektedir” 

“Anayasa’nın 13. ve 20. maddelerinde yer alan güvencelere rağmen dava konusu kural ile kişiler bilgi toplama, saklama, işleme ve değiştirme yetkisi olan idareye ve diğer kişilere karşı korumasız bırakılmış, veri toplamanın amaç, gerekçe, kapsam ve sınırlarına yasal düzenlemede yer verilmemiştir” 

SİTE KAPATMA

Site kapatma yetkisinin TİB başkanına verildiği yasa değişikliğinin AYM’ce iptali kararı -yürürlüğünün durdurulmamış olması hatalı olmakla birlikte- oldukça yerinde bir karar olup iptal gerekçeleri ise günümüzde yeniden benzer şekilde yasa yapma hazırlığı içinde olunması nedeniyle son derece anlamlıdır. 

AYM, iptal kararında özetle şu gerekçelere dayanmıştır:

1. Temel hak ve özgürlükler ihlal edilmiştir

2. TİB bu kısıtlamayı yapamaz

3. Ölçülülük ilkesi ihlal edilmiştir

4. Sınırlamanın usul ve kapsamı belirgin değildir  

1. Temel hak ve özgürlükler ihlal edilmiştir

İfade özgürlüğü ve  çağımızda bunun en önemli araçlarından biri olan internetin sınırlandırılmaması ve en geniş şekilde hayat bulması demokratik toplumun en temel gereksinimlerinden birisi olarak belirlenmiş ve iptale konu yasa değişikliğinin Anayasanın 22. maddesindeki “haberleşme hürriyeti” ile 26. maddesindeki “düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” ni ihlal ettiği belirtilmiştir. Karar metninde yer verilen gerekçenin ilgili bölümü; 

“İfade özgürlüğünün toplumsal ve bireysel işlevini yerine getirebilmesi için AİHM’ in de ifade özgürlüğüne ilişkin kararlarında sıkça belirttiği gibi sadece toplumun ve devletin olumlu, doğru ya da zararsız gördüğü “haber” ve “düşüncelerin” değil, devletin veya halkın bir bölümünün olumsuz ya da yanlış bulduğu, onları rahatsız eden haber ve düşüncelerin de serbestçe ifade edilebilmesi ve bireylerin bu ifadeler nedeniyle herhangi bir yaptırıma tabi tutulmayacağından emin olmaları gerekir. İfade özgürlüğü çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin temeli olup bu özgürlük olmaksızın demokratik toplumdan bahsedilemez. 

İnternet modern demokrasilerde başta ifade özgürlüğü olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin kullanılması bakımından önemli bir değere sahip bulunmaktadır. İnternetin sağladığı zemin, bilgiye ulaşma, kişilerin bilgi ve düşüncelerini açıklama, karşılıklı paylaşma ve yaymaları için vazgeçilmez niteliktedir. Bu nedenle sadece düşünceyi açıklamanın değil, aynı zamanda bilginin elde edilmesi açısından günümüzde en etkili ve yaygın yöntemlerden biri haline gelen internet konusunda yapılacak düzenleme ve uygulamalarda devletin ve idari makamların çok hassas davranmaları gerektiği açıktır.”

 
2. TİB bu kısıtlamayı yapamaz

TİB’in kuruluş kanunu ve görevleri açısından bakıldığında, milli güvenlik, kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi gibi durumların varlığını tespit edip tek başına bu konuda karar alabilecek yetkinlikte bir kurum olmadığı vurgulanmıştır. Karar metninde yer verilen gerekçenin ilgili bölümü;

 “TİB gerek kuruluş mevzuatı gerekse de bu kanun kapsamında yürüttüğü görevler bakımından ne bir regülasyon otoritesi ne de bir adli ve idari kolluktur.

 Anayasanın 22. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen durumlarda kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emriyle haberleşmenin engellenebileceği belirtilmektedir. Burada belirtilen yetkili merciin tespitinde yasa koyucunun sınırsız bir yetkiye sahip olmadığı açıktır. Belirlenecek yetkili merciin fıkrada belirtilen sebepler konusunda değerlendirme yapabilecek ve karar alabilecek yetkinliğe sahip olması gerekir. 

Dava konusu kuralda geçen “milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi” ibarelerine dayanarak temel hak ve hürriyetleri sınırlandırması sonucunu doğuran erişimin engellenmesi yetkisi Başkan’a verilmektedir. Böylece kuralda sayılan oldukça önemli konularda belirtilen hallerin varlığına ilişkin değerlendirme yapma ve karar verme yetkisi TİB’e bırakılmaktadır. Ancak genel olarak Cumhuriyet savcısı, hakim ve mahkemelerce verilen erişimin engellenmesi kararlarının uygulanmasına yönelik aracı kurum olarak görev yapan TİB’in kuralda yer alan ibarelerde belirtilen durumların varlığı veya yokluğunu belirleme noktasında tek başına değerlendirme yapacak koumda olmadığı açıktır. Milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi konularında ilgili ve yetkili kurumların değerlendirme ve karar verme yetkileri gözetilmeksizin tek başına TİB’e erişimin engellenmesi yetkisi verilmesi Anayasa’ya aykırılık oluşturur.” 

3. Ölçülülük ilkesi ihlal edilmiştir

Bir sitede yer alan sakıncalı içerik nedeniyle şartları oluşmadan, öncelikle en ağır yaptırım olan sitenin bütününün erişime engellenmesinin ölçülülük ilkesine aykırılık oluşturacağı dile getirilmiştir. Karar metninde yer verilen gerekçenin ilgili bölümü; 

“Kuralda yer alan “milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi” ibarelerine dayanarak verilmesi öngörülen erişimin engellenmesi tedbiri “amaç-araç” dengesi bakımından Anayasa ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde tanımlı olan ifade özgürlüğü, haberleşme hürriyeti, düşünce ve ifadeyi yayma özgürlüğü noktasında bireylere tanınan temel hak ve özgürlüklerini ölçüsüzce sınırlandırma tehlikesini taşıyan bir hukuki himaye vasıtasıdır. 

Bir sitede yer alan sakıncalı içerik nedeniyle şartları oluşmadan öncelikle en ağır yaptırım olan sitenin bütününün erişime engellenmesi ölçülülük ilkesine aykırılık oluşturacaktır.  

Kanunun 9. maddesinde yargıya verilen erişimin engellenmesi yetkisinin bile sınırları çizilmiş ve bu yetkinin ölçülülük ilkesi gereğince kademeli olarak kullanılacağı belirtilmişken, dava konusu düzenlemede bu tür bir sınırlama ve kademelendirmenin yapılmadığı görülmektedir. Bunun da sınırlı bir alanda idareye çok geniş bir müdahale imkanı verdiği açıktır.” 

4. Sınırlamanın usul ve kapsamı belirgin değildir

Ve son olarak site kapatma yönünde bir sınırlama yapılabilecek olsa bile bu sınırlamanın kapsamı, şartları ve nasıl yapılacağının açık ve net bir biçimde belirtilmesi gerektiği halde belirtilmediği ifade edilmiştir. Karar metninde yer verilen gerekçenin ilgili bölümü; 

“Anayasa’da güvence altına alınan haklara kamu gücü tarafından bir sınırlama (resen erişimin engellenmesi) imkanı getirildiği hallerde ilgili kanunda böyle bir yetkinin kullanılmasına ilişkin kapsam ve usullerin yeterli bir açıklıkla belirtilmesi de gerekmektedir.” 

Tüm bu gerekçeler ve vurgulanan ilkelerle Anayasa Mahkemesi işin özünde, çağımızın gerektiridiği en yüce özgürlüklerin, devletin keyfiyetine bırakılamayacak kadar hayati önemde ve vazgeçilmez olduğunu; Demokratik bir hukuk devletinde bireylerin bu haklarını herkese karşı ve gerekirse devlete karşı dahi korumanın hukuk sisteminin asli vazifesi olduğunu ortaya koymuştur. İnternet hukukuna ait yapılması planlanan yasa tasarılarında en azından bu ilkelerin göz önünde tutulmasını, temel hak ve özgürlükleri kısıtlama girişimlerinin engellenmesini sağlamaya yönelik kamuoyu hassasiyetini yüksek sesle dile getirmek gerekmektedir. 

 

AYM gerekçeli kararının tamamı için:

http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2015/01/20150101-16.pdf 

Av. Ersoy AKDEMİR

Boğaziçi Hukuk ve Danışmanlık 

http://bosphoruslaw.com/

https://twitter.com/bogazici_hukuk

https://twitter.com/ersoyakdemir

https://www.facebook.com/bogazicihukukdanismanlik    

Bu yazının telif hakları eser sahibine aittir

© 05.01.2015 - İstanbul