On gündür Türkiye Taksim’de geziyor..!

On yıldır ilk kez AKP tanımlayamadığı bir tehditle karşı karşıya…

Günlerdir yaşanan olayların iktidar cephesinden bakıldığında bence en belirgin niteliği budur. AKP kadroları ve zihniyeti, iktidara geldikten sonra il kez düşünsel birikiminde yer almayan bir “düşman”la karşı karşıya kalmıştır. Yetkili konumdaki AKP’lilerin birbiriyle çelişik söylemleri ve şaşkın tavırları bunun göstergesi…

Belki şaşırtıcı ve hatta saçma bulabilirsiniz ama olaylar karşısında tepkilerini değişik şekillerde ortaya koyan AKP’liler arasında, diktatöryal bir özgüvenden kaynaklansa da en “delikanlı” olanın RTE olduğunu düşünüyorum. Özellikle Arınç ve Gül’ün bunca yıl sonra halen takiyye yaptıklarını ve başka hesaplar içerisinde olduklarını sanıyorum.

***

Yaşam öyküm gereğince oldukça yakından tanıdığım AKP kafasının içinde dolaşanları, en çok RTE’nin açığa vurduğunu görüyorum.

Sözgelimi;

Alkol düzenlemelerini savunurken söylediği “iki ayyaş” sözünün onlarca yıldan beri fısıldadıkları, fırsat oldukça seslendirdikleri “kafir” düzenin kurucularına yönelik bir tanımlama olduğunu bilmeyen yoktur. Tıpkı “deccal” ve daha birçok iğrenç tanımlama gibi…

***

Yandaşlarının üstün gayretine ve üç günlük Kuzey Afrika gezisine karşın halen sakinleşemeyen RTE’nin olayların başlangıcındaki “üç beş çapulcu”, “CHP kışkırtması”, “tencere tava…” gibi mağrur tavrının, “gözünüze dizinize dursun”, “para kazanırken iyiydi” ve “faiz lobisinin saldırısı” gibi daha ezik bir söyleme dönüşmesi de ilk başta söylediğim “tanımlayamama” olgusunun bir sonucudur.

***

Bu süreçte RTE’nin tutumu ve söylemleri bakımından üzerinde ciddiyetle durulması gereken en önemli husus, “evlerinde zor tuttuğumuz %50” tehdididir kanımca. Bu tehdit kesinlikle ciddiye alınmalıdır.

Korkup kaçmak için değil elbette.

Ama nasıl bir kafayla ve ne kadar tehlikeli bir diktatörle karşı karşıya olduğumuzu bilmek için…

Sıkıştığında nelere kalkışabileceğini anlamak için…

İktidarını ne pahasına savunabileceğini görebilmek için…

Bütün otoriter yönetimler, askeri rejimler, faşist yöneticiler ve teokratik düzenler son derece tehlikeli, zalim ve halk düşmanıdırlar. Ancak halkını halkın bir kesimi vasıtasıyla sopalatan ve gözünü kırpmadan birbirine kırdıranlardan daha tehlikelisi yoktur.

Buradan ötesi ise klinik vakadır.

***

Sürecin öznesi olan yeni nesil muhalefete gelince;

İlk kez, somut taleplerle eyleme geçen, “Vatan Millet Sakarya” gazından arınmış ve emir komuta zincirini kırmış bir 21. yüzyıl eylemiyle ve eylemcileriyle tanışmış bulunuyoruz. Bu iyi bir şey…

İlk kez, AKP’nin sahte demokratlığını açığa çıkardı bu olaylar. Bu da iyi bir şey…

İlk kez, sıkışan tencerenin düdüğü öttü. Bu daha da iyi bir şey…

Bütün bunları bir başlangıç olarak sayarsak, daha iyi şeyler de olacak diyebiliriz.

Ancak gürültü patırtı arasında yeniden toplumsal muhalefetin arasına karışıp, suret-i haktan görünme çabasındaki liboşlara, “yetmez ama yetti gayri” diye çark eden “dansöz”lere dikkat. (Dans ederek ekmeğini kazanlardan özür dileyerek…)

Onların gazı sonra çıkar ve çok ta pis kokar.

Şekil Akapede görüldüğü gibi…

http://www.yeniyaklasimlar.org/