Malum, dinin kanunu, kurban kesmek. Peki ağaç kesmek, orman kurban etmek neyin kanunu? Orman kanunu mu? ODTÜ’de işte bu kanunu uyguladılar. 

Ama durun. Bu haltlar hiç tesadüf değil. Bayram günü bile kriz çıkartmaktan geri durmamak, yürürlükteki orman kanunu bakımından şart…

Zira MŞ (Malum Şahıs), 1975 sonrasında Demirel’in Milliyetçi Cephe (MC) döneminde uyguladığı kriz yaratma politikasını tekrarlıyor. Kadim sağcı politikacı geleneğini sürdürüyor.

AKP de, 1975’lerdeki Adalet Partisi’nin (AP) Milliyetçi Cephe politikasına sahip çıkmış oluyor. AP oligarşi-içi güçlerin “uzlaşma” partisiydi. AKP şimdiki oligarşinin partisi… Yani o da iktidardaki bir avuç zorba… Böylece şimdiki müesses nizamın (the establishment) siyasi temsilcisi…

1975 benzeri oligarşi içi çatlamalar yine başladı… Görünürdeki sebeplerden birisi MŞ’nin oligarşiyi şahsında temsil ettirme dayatması yüzünden, oligarşik ittifakın diğer bileşenlerini de canından bezdirmesi…

Ve mademki ABD uzun amandır içsel bir olguysa, oligarşi içi çatışmada onun elbette kallavi bir ağırlığı var. Yani, Washington Post gibi gazetelerde yazılanlar, MİT hakkında başlatılan son kampanyalar hep bu iktidar kavgasında bir taraf tutuşun, dengeleri değiştirme gayretinin göstergesi…

Gezi korkusu filan elbette hâlâ titretmekte, ama mevzu giderek egemen güçler içi bir çatışmaya dönüşüyor. Öyle ki inisiyatif elden giderse, punduna getirilip “muhalif hareketler” dahi bu çatışmaya endekslenebilir. Yeter ki Kürt hareketi, Gezi patlaması muktedirlerin kendi iç çatışmalarında cephanelik olmasın! 

CHP zaten en kolay lokma… Amerikancı Sarıgül, ABD’nin gıcık kapmaya başladığı MŞ’ye karşı, ABD’deki cemaatin yanında bir “çare” olma derdinde değil mi?

Çünkü şimdi askeri darbe seçeneği yok… Ama “saray darbesi” pekâlâ olabilir. Amerikancı Hacı Suud Kralı, Hacı TC Cumhurbaşkanını Mekke’de buldu ya, bal gibi, Gül gibi, Gülen gibi bir saray darbesiyle dengeler yeniden kurulamaz mı?

Böyle bir “darbe” ihtimalinde, oligarşi içi iktidar kavgasında tıpkı 1975’lerdeki Demirel gibi MŞ de kavgacı politikaları benimsiyor, gerilim-dengesizlik politikası izliyor. “Krizi, kriz yaratarak çözme” yöntemi, MŞ’nin de siyasi üslubu… En son ODTÜ örneğindeki orman kanunu benzeri uygulamalar bu yüzden revaçta ve devamı da gelecek gibi. Cambaza baktırıyorlar.

Demirel sağ bloku toparlamak için komünizm tehdidini ortaya atmış ve MC’leri böyle kurmuştu. Bu misyonunu sürdürebilmek uğruna “komünist-dinsiz partisi” ve giderek “alevi komünistlerin dinsiz partisi” diye suçladığı CHP’yi hedef almıştı. Şimdi MŞ tam da böyle bir tarihi tekerrür ettirme derdinde. Çünkü seçimlerde AKP’nin reel rakibi CHP ve bu yüzden bütün vuruşlarının hedefinde…

Ama heyhat. Demirel’in şansı yaver gitmemişti, MŞ’nin de gitmiyor. Yaptığı her salvo bumerang gibi geri dönüyor. Çünkü Büyük Abi’yi epey kızdırdı. MŞ kriz çıkarmayı çözüm olarak görürken, kendisi kalp krizi geçirecek hale getirildi. Meğer AKP de bu kez ABD’nin Orman Kanunu’na tabiymiş. Fidan’lar sökülmek istenmekteymiş.

Ve bu “gerçeği” de Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ twitter’da şöyle itiraf etti: “Hakan Fidan’ın; … bağımsızlığımıza sadakati tamdır, tartışılmaz. … Herkes şunu iyi bilmeli ki Türkiye ve Türkiye'yi yöneten Ak Parti Hükümeti, diktiği Fidan'ı sökmez, söktürmez. Herkes bu gerçeği görmelidir.”

Eh, neo-liberal şeriat adına gencecik fidanlarımızı katlettiniz, ağaçlarımızı kestiniz. Demek ki sıra sizlerdeymiş. Küresel şeriat Fidan’ınızı sökecekmiş işte…

Şeriatın keseceği fidan acıtır mı? Acı var mı acı? Hacı!

Birgün