İstanbul Taksim’i dönüştürüyorlar ve meydanı 1 Mayıslarda emekçilere yasaklamak istiyorlar. Meydanlar onları korkutuyor. Taksim Parkının kaderini şimdilerde Trabzon Taksim Parkı da paylaşmaya hazırlanmakta.

Trabzon Taksim Parkı’nda ağaçlar kuruyor.. Nedeni parkta yapılan yeni düzenleme.. Taksim Parkı’nda 2011 yılında yapılan yeni düzenleme ile park alanına beton atılmış.. Bu betonlama sonucu su alamayan ağaçlar artık solmuş, kuruyor..

Yılların emeği ile sabırla büyütülen o güzelim manolya ağaçlar, çamlar yok olma yolunda..

Çamurdan çok çekmiş, gördüğü her yere beton atan bu köylü zihniyet Taksim Parkı’nı betonlamakla kalmamış beton zeminin üstüne plastik masaları ve sandalyeleri yaymış böylece Taksim alanı bir ucubeye dönmüş..

Bu park alanı Trabzonluların, kasabadan, köyden gelen insanların soluklama yeri idi.. Yorgun insanlar burada yorgunluklarını atar, şehirden bunalanlar burada soluklanırlardı..

Burası insanların buluştukları, dertleştikleri, siyaset tartıştıkları bir buluşma alanıydı..  Park alanında kimin nerede oturacağı belli idi..  Herkes dostunu, arkadaşını nerede oturacağını bilir ve önce o tarafa yönelirdi..

Düzgünce katlanmış dergiler, gazeteler ceplerden çıkarılıp masa üzerine konur, gazetelere, dergilere göz atılır ve siyaset tartışılırdı bu masalarda..

Şimdi bu parkın tadı tuzu kalmamış.. Şehir insanı için beton zemini, plastik masa ve sandalyeleri, kurumaya yüz tutmuş çamları, manolya ağaçları ile burası eski cazibesini kaybetmiş..

3 yıl sonra Trabzon’a giderken ilk uğranacak yer olarak aklımda Trabzon Taksim Parkı vardı.. Beni havaalanında karşılayan emekli hakim arkadaşım Taksim Parkına gitme teklifimi ret etti..



Sabah kahvaltısı için Trabzon’dan 12 km uzağa giderek bir sahil kenarı bulabildik.. Trabzon sahilleri tanjant projesi ile insana kapatılmış, kıyı şeridine kayalar yığılmış ve arkasına beton duvar çekilmiş.. Yani insanlarla deniz arasına Berlin Duvarı , hem de 2000 li yıllarda..

Önce sahili betonladılar, sonra şehir meydanlarını..

Taksim Parkı’nın altına önce otopark yapmak istemişler, halktan tepki görünce vazgeçmişler..

Şimdi önce ağaçları, manolyaları ve çamları kurutacaklar, soğuk betonların üzerine atılan plastik masalar böylece güneş ışınlarına açılacak, insanlar bu alanda serinleyemez hale gelecek ve sonra betonlaşan, ağaçsızlaştırılan bu alan cazibesini kaybedecek, halk burayı terk edecek, artık Taksim Parkı sahipsiz park olacak.. ve ondan sonra bu alana alışveriş merkezi ve otopark dikilecek..

Meyhaneler yok olmuş

Turist rehberleri ile dünyanın her tarafından gelen turistlerin uğrak yeri olan Kuyu’nun yerinde milli içkimiz seçilen ayranı satan bir lokanta var..

Bekir yok yerinde, Şehrin hemen girişindeki Süleyman yok artık..

Şehir tanınmaz hale gelmiş..

Ayasofya’nın ibadete açılacağı söylentileri var..

Meydanlardan korkuyorlar.. Bırakın meydanları,  insanların toplanabileceği her yerden korkuyorlar.. “Yakında insanların tek toplanabileceği yerler camiler ve evler olacak “ diyor Trabzon aydınları..

Ama bu böyle gitmez, meydanları zapt edeceğiz..


Rahmi Ofluoğlu

HÜRRİYET KAVGASI

 

Yine kitapları, türküleri, bayraklarıyla geldiler,

dalga dalga aydınlık oldular,

yürüdüler karanlığın üstüne.

Meydanları zaptettiler yine.

 

                Beyazıt'ta şehit düşen

                silkinip kalktı kabrinden,

                ve elinde bir güneş gibi taşıyıp yarasını

                yıktı Şahmeran'ın mağarasını.

 

Daha gün o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar.

Dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır.

Safları sıklaştırın çocuklar,

bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır.

 

                                                                            (1962)

Nazım Hikmet