Geçen günlerde Gelir İdaresi Başkanlığı’nın internet sitesinde çok önemli bir tebliğ taslağı yayımlandı: “3568 Sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik Ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu Uygulama Genel Tebliği Taslağı.” Taslak aşamasında olan bu tebliğ ile mevcut tebliğlerin tamamı yürürlükten kaldırılmakta ve tek tebliğ oluşturulması amaçlanmakta.
Tek tebliğ taslağı üzerinde konuşulacak ve tartışılacak çok konu var. Ama öncelikle “sorumluluk” konusu üzerinde küçük bir noktaya temas etmekte fayda var. Haber görseli
Tasdik yapan Yeminli Mali Müşavirler ile beyanname imzalayan Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler, yaptıkları tasdik veya imzaladıkları beyannamelerle ilgili olarak tarh edilen vergi ve cezalardan, mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu oluyorlar.
Araştırmadan yapılmadan sorumlu!
Bu sorumluluğun uygulanmasına ilişkin ayrıntılara tebliğ taslağında yer verilmiş. Öncelikle belirtmek gerekir ki özellikle Serbest Muhasebeciler (SM ) ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler (SMMM) açısından sorumluluk son derece geniş yorumlanmış. Tebliğ taslağında yer alan şu cümle yorum genişliğini çok net bir şekilde ortaya koyuyor: “SM/SMMM’ler, bilerek kullandıkları veya harici araştırmayı gerektirmeden sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı olduğu anlaşılabilen belgelerden de sorumlu olacaklardır.”
Harici araştırma yapmadan bir belgenin sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge olduğu nasıl anlaşılacak! Bunu yapabilen birisi SM ya da SMMM olmazdı zaten. Falcı olup daha fazla para kazanmayı tercih edebilirdi. Bırakın SM ya da SMMM’leri, harici araştırma yapmadan bir belgenin sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge olduğunu kimse anlayamaz. Hiçbir inceleme elemanı ve vergi dairesi anlayamaz. Hal böyleyken bu cümleye tebliğ taslağında yer vermek, meslek mensubunu fazlasıyla sıkıntıya sokacağı gibi, her türlü sorumlu tutmak niyetini gözler önüne seriyor.
Sorumluluğa açıklama getirilmeli!
Suçluluğu ispat edilinceye kadar herkes suçsuzdur.” Bu ifade ceza hukukunun temel ilkelerinden biridir. Ceza hukuku açısından ele alırsak, bir suç tespitinde savcı iddianame hazırlar, suçu ve suçluları tespit ederek cezalandırılmalarını ister. Yani suç yoksa iddianame hazırlanmaz, takipsizlik kararı verilir.
Vergi hukukunda savcının yerini aslında inceleme elemanları alır. Bir vergi kayıpsa ya da kaçağı varsa, vergi inceleme elemanları rapor düzenleyerek vergi ve ceza alınmasını önerir. Bu rapor ceza hukukundaki iddianamenin yerini alır. Rapor üzerine ihbarname düzenlenmesi ile idari işlem oluşur. İhbarname dava ya da uzlaşma sonucunda kesinleşir.
Evet şaka gibi! Meslek mensubu sorumlu ise bunun için rapor düzenlenecek ve gereği yapılacak. Ama işin ilginci, meslek mensubu sorumlu değilse bunun için de inceleme elemanının raporda açıklama yapması istenecek. Tebliğ taslağında yer verilen cümle şöyle: “Denetim elemanları, bulunan matrah farkı ile SM / SMMM’lerin sorumluluğu arasındaki ilişkiyi ilgili SM / SMMM’lerin bilgisine de başvurmak suretiyle raporlarında net bir şekilde ortaya koyacak ve bulunan matrah farkından SM / SMMM’lerin sorumlu olup olmadığını açıklayacaklardır.”
Yani inceleme elemanı, meslek mensubu sorumlu değilse bile, neden sorumlu olmadığını açıklamak zorunda kalacak. Suç yoksa bile iddianame hazırlayacak, rapor yazacak.
Yukarıda, tebliğ taslağından alıntı yaparak yer verdiğimiz iki cümle, olayın meslek mensupları açısından vahametini gözler önüne seriyor. Bu şartlar altında kamusal hizmeti yapmaktan çok, öngörerek ve hislerimize dayalı hizmet vermemiz, falcı olmamız isteniyor !!!


Cumhuriyet
Yahya Arıkan