Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) 12 Eylül 2010 referandumu sonrasında aldığı yeni biçim, çok kısa sürede bu anayasa değişikliği ile arzulananın ne olduğunu göstermiş ve göstermeye devam etmektedir.
 
Daha önce de defalarca kez vurguladığımız gibi, AKP iktidara geldiği günden beri kendisine tabi kılamadığı, kendisinden yana taraf olmayan yargıyı ve hukuku bir ayak bağı, bir engel olarak görmüştür. AKP, HSYK'nın yapısını değiştirirken bu ayak bağından, engelden kurtulmayı hedeflemiştir.
 
HSYK'nın 17 Mart 2011 tarihli İdari Yargı Kararnamesi de bu hedefe ulaşıldığını ve AKP'nin istediği kararları vermeyen, yasaları onun çıkarına uygulamayan yargıçların hiçbir güvencesinin kalmadığını göstermiştir.
 
Kararname ile Başbakan'ın “ucube” dediği ve yıkılmasını istediği Kars’taki İnsanlık Anıtı ile ilgili davada yürütmeyi durdurma kararı veren Erzurum İdare Mahkemesi Başkanı, Kayseri Bölge İdare Mahkemesi üyeliğine; Kars Belediyesi'nin itirazı üzerine bu kararı kaldıran Erzurum Bölge İdare Mahkemesi üyelerinden birisi ise Erzurum İdare Mahkemesi Başkanlığı’na terfi ederken aynı mahkemenin bir diğer üyesi de Konya İdare Mahkemesi Başkanlığı'na atanmış oldu.
 
Dahası, HSYK üyeliğine aday olan, Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) üyesi Ankara Bölge İdare Mahkemesi Başkanı Antalya Bölge İdare Mahkemesi Başkanlığı’na; yine YARSAV üyesi olan Ankara İdare Mahkemesi Başkanı ise Kırıkkale Bölge İdare Mahkemesi Başkanlığı’na atanarak uzaklaştırılmıştır.
 
Bir diğer çarpıcı atama ise Hrant Dink'in öldürülmesinde “ihmali” olan polislerin soruşturulmasına izin vermeyen ve bu nedenle HSYK’ya şikayet edilen heyette yer alan İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Başkanı’nın da Danıştay Savcılığı’na getirilmesidir. Bu heyette yer alan bir başka yargıcın da Cumhurbaşkanı tarafından Danıştay üyeliğine seçildiğini hatırlıyoruz.
 
Bir gün önce yürütmeyi durdurma kararını kaldıran heyetteki kişilerin bir gün sonra mahkeme başkanlıklarına atanması, HSYK üyeliğine aday olan YARSAV üyesi yargıçların Ankara'dan uzaklaştırılması, Hrant Dink cinayetinde ihmali olanların hesap vermesini engelleyenlerin ödüllendirilmesi ile AKP kendisinden olmayan yargıçlara ve savcılara aba altından sopa göstermektedir. Yargıçların iktidara karşı güvencesizliği, hak arayanların güvencesizliğidir.
 
Yurtsever Hukukçular, yargıçlar ve savcılar üzerinde bir baskı ortamı yaratıldığının, “üstünlerin hukukundan hukukun üstünlüğüne geçiyoruz” yalanıyla yargının ve hukukun ele geçirildiğinin ve iktidarın istediği kararların altına imza atanların daha sonra karar verecek mahkemeye atandığı ve yargıçların cezalandırıldığı bir ülkede hukukun bittiğinin altını çizer.
 
Yurtsever Hukukçular olarak başta Türkiye Barolar Birliği, tüm barolar, hukuk dernekleri ile birlikte tüm hukukçuları boyun eğmemeye, AKP'nin hukuku ortadan kaldırmaya dönük cüretli adımlarının karşısında seslerini ve mücadelelerini yükseltmeye çağırırız.
 

YURTSEVER HUKUKÇULAR

http://www.yeniyaklasimlar.org/m.aspx?id=533