İki gün önce Arap gazetelerinde bir haber, fetva verilmiş cihat nikahı diye, bir Arap kızı da Allah’a daha yakın olmak için bu fetvayla Suriye’ye gidiyor ve 1000 Nusra militanıyla yatıyor ve Nusra lideriyle uzunca bir süre beraber oluyor ve Nusra lideriyle İsrail’e gittiklerini İsrail’den istihbaratı saldırı planlarını nasıl görüştüklerini anlatıyor.

Türkiye’de İslamcı yandaş yazarlar uzun süre Nusra’ya destek verdiler, şu anda hangi İslamcı gruplar hangileriyle beraber son bildirilerini, durumları nedir bilmiyorum, ancak kaç aydır cemaatin İsrail’le ilişkisini yazıyorlar, şimdi, Nusra’nın (El-Kaide’nin) İsraill’e ilişkisi açık seçik ortada.

MİT’in Hakan Fidan’ın da ağzından Nusra’ya lojistik destek verildiğini işittiğimize göre, durum şu, İsrail hem cemaati hem Tayyip’in şürekasını parmağında oynatıp Suriye’de müslümanı müslümana kırdırıyor.

Reklamcılığın iki büyük çağı var, ilk reklam çağında esas olan ‘ürün’ün kendisiydi, yani sattığınız mal neyse onu gösterir ona odaklanırdınız, diyelim traş bıçağının kendisine...

Reklamcılar şimdi çoktan ‘imaj’ çağına girdiklerini söylüyorlar ve ürünün ne olduğunu hiç önemli değil, onu nasıl gerçekte olmayan özellikleriyle büyüleyip çarpıcı şaşırtıcı ‘takdim edip’ tanıttıklarını anlatıyor.

İslamcı ideolojinin tek ve vazgeçilmez kutsal ürünü, İslam, Kur’an. Yani İslam’ın beş şartı.

Şimdi onlar da ‘imaj’ çağına girdi, Kur’an’ın, emirlerin, kardeşliğin, merhametin kendisini tamamen ortadan kaldırdılar.. İmaj çağı için, Osmanlı Barışı, Diktatörlere Karşı, Mazlumdan Yana gibi bir çok manşetle Suriye’de müslüman kardeşlerinin kafalarını kesmeye başladılar.

İşin arkasında El Kaide’nin insanlık dışı vahşeti var, bu vahşeti örgütleyen İsrail dostları var, bu yeni medya tanıtım çağında, bunların hepsini unutun...

Artık bir kutsal inançları bir imanları yok, ama görüyorsunuz, bütün bu dindışı ahlakdışı insanlıkdışı vahşetlerine rağmen korkunç bir ‘cesaretleri’ var..

Bu neyin cesareti?

Osmanlı’da bilimin sanatın birkaç kırıntısı kalmışsa onu da Selçuklu İmparatorluğu’na borçludur. Kösedağ Savaşı’nda Moğollar yanlarına hristiyan Ermeni ve Gürcüleri alıp Selçuklu’yu bitirirler ve İran ve Anadolu topraklarında asırlarca süren yokluk, fetret, açlık çöküş, cehalet dönemi başlar.

Birkaç yüzyıl sonra Fatih’in Uzun Hasan’ı (Otlukbeli) yenmesi Trabzon’u alması, Safaviler’e karşı bitmez iç karışıklıklar ve seferlere rağmen, tarihçilerin görüşü, Anadolu’da bu Kösedağ savaşının bir sonucu olarak Cumhuriyet’e kadar bir huzur bir düzen kurulamaz.

BU İMAJI KİM KAZANDIRDI

Yabancılarla işbirliği yapanlar bir bağımsız ülke kuramaz, bir bağımsız toprak parçasında hep birlikte yaşamak istiyorsanız, yabancı tahakküme hep birlikte karşı koyacaksınız.

Kösedağ savaşından sonra Anadolu defalarca Haçlısına, Rus’una İngilizine karşı yani yabancı tahakkümüne karşı koyup bağımsızlık rüştünü ispatlamıştır.

Şimdi sanki yeniden başa döndük sanki Anadolu bir Kösedağ savaşı süreci yaşıyor, yabancılarla işbirlikçiler Anadolu’yu yine ‘paramparça’ ve bitmek bilmez bir kara cehaletin içine sürükledi, bile..

Herşey ‘imaj’ mı demiştik, yabancı işbirlikçilerle güçlenip onlardan silah alıp kırkbine yakın insanımızı öldüren etnik milliyetçiler’in sitelerine bakıyorum, Che’yi kapak yapmışlar.

Ürünleri, kırkbin insan öldürmek, ama imajları ‘Che’.  İslamcılar nasıl Allah’ı dini unutup İsrail’le Amerika’yla tezgah ilişkilerini bir imaj yaratarak halktan gizlemeye çalışıyorlarsa, onlar da etnik vahşetlerini sol tarihin kahraman isimleriyle gizlemeye çalışıyor.

Oysa bir kapak fotoğrafı arıyorlarsa, Sırp katil kasaplardan Miloseviç gibi biri, ürününüze daha uygun, üstelik o da kendini sosyalist görüyordu.

Ve bir seçim sonucu değerlendirmesi olarak, işbirlikçinin İslamcısı işbirlikçinin etnik milliyetçisi kolkola, bayram ediyorlar, ülkemiz, hiçliğin yokluğun ve cehaletin uçurumların girdabında...

An itibariyle milyonlarca İslamcı genç milyonlarca etnik milliyetçi genç, bu ‘imaj’ın büyüsüne kapılmış çoktan yeminli adanmış gözükara gözleri başka hiçbir şey görmez militanları olmuşlar bile..

Seçim sonuçlarına baktığımızda bu ‘imajın’ ne kadar büyük devasa işler gördüğü ortada, sorumuz şudur, bu katillere kasaplara hırsızlara, kendi halkına katliam yapanlara, müslüman öldürenlere, bu ‘imaj’ı kim kazandırdı?

MİLYONLARCA ÇOCUK KANDIRILDI

Hadi onlarca irili ufaklı İslamcı yandaş kanalı geçin, açın son on yılın NTV, CNN, Habertürk yayınlarına bakın, sunucularına, tartışma konularına, takdim ettikleri insanlara, işledikleri konulara, aralıksız onlarca yıl el birliğiyle çalışıp çabalayıp bu akılalmaz insanlıkdışı ‘imajı’ Türkiye halkına kabul ettirip, sandıkta da karşılığını yüzde yüz bir galibiyetle aldılar, hepsine aferin, Ciner’ini Şahenk’i havai fişeklerle kutlayalım..

Algı ve imaj üzerine birkaç laf daha söyleyelim..

Yetmez ama evet anayasa referandumunu düşünün, Hrant’ı öldürüp katilin arkasına Türk bayrağı asıp bir ‘imaj’ yarattılar, Ergenekon-Balyoz iftiraları, yerlerden silah fışkırıyor, gecekondularda silah depoları bulunuyor, hepsi yalan, hepsi iftira... Ancak bu iftira ve itham ve tezgahlar toplumda büyük bir ‘algı’ oluşturdu, ve hepsi bir akılalmaz ‘tezgah’ ‘kumpastı’

Milyonlarca tertemiz yeniyetme genç de bu algının sarhoşluğuyla gidip cemaatin cahil ve işbirlikçi ve ajan savcı hakimlerini iktidara taşıyan bu anayasaya hiç düşünmeksizin ‘evet’ mührünü bastı, yüzlerce gazete ve TV toplumun kan damarlarına bu yalanları uyuşturucu gibi şırınga edip uyutup karşılığını aldı..

Bu kandırılmış aldatılmış milyonlarca çocuk bugün o kadar üzgün, ki, neye uğradıklarını şaşırmış vaziyetteler. Muhteşem bir hayalkırıklığı yaşıyorlar, kendilerini suçluyor kendilerini haksızca yiyip bitiriyorlar, buna nasıl alet olduk diye..

Bir büyük ‘kumpas’a nasıl alet edilip kurban olarak kullanıldıklarını öğrenip şok’e oldular ve büyük bir pişmanlık içinde bugün kıvranıyorlar..

Bir imaj algı tezgahıyla o temiz çocukları, anayasada evet mührüne basmaları için, liberalleri TV’leri hep birlikte sinsice kullandı..

Şimdi o yetmez ama evet anayasasına oy verme gafletinde bulunmuş milyonlarca genç çocuk, sanki bu günahı kendileri işlemiş gibi, kendilerini aşağılıyorlar.

Hep birlikte gördük yaşadık o tertemiz çocukların bir ülke bir insanlık hevesleri iştahları coşkuları nasıl çarçur edildi nasıl gaddarca acımasızca kirletildi..

Sarıgül imaj algı çalışması da aynı şekilde, yeni yetme yüzbinlerce genç çocuğu havaya soktu, gaz verdi, heyecan verdi ve şimdi o çocuklar da mutsuz, iştahları kapalı ve kendilerini aldatılmış hissediyorlar..

Dikkat edin, toplumda hevesi kırılmış, hayalleriyle oynanmış, coşkuları sökülmüş, neşeleri alınmış milyonlarca genç’i, gerçekte şok’a sokup mahveden, işte bu liberallerin ve TV’lerin yalandan sahtekarca algı-imaj çalışmaları, insanların duygu düşünceleri vicdanları kalpleriyle ahlaksızca oynamaları..

Soralım, siyasi sosyal insanlık hevesleri ütopyaları paramparça olup dağılmış bu milyonlarca genç’i kim kurban etti, bu sahtekar dümen tezgah imaj çalışmalarının değirmenine kimler buğday taşıdı..

Ve şimdi hayatlarının ilk delikanlı çağlarında ilk siyasi deneyim safhasında hayallerini gaddarca kullanıp oynayan bu milyonlarca genç’i yeniden neşeye oyuna hayata kim nasıl kazanacak?

İlk gençlik yıllarında uyuşturucu çetelerine karışmış binlerce çocuk üzerine araştırma yapıldı..

Sonuç, bu çocuklar uyuşturucu işine girdi, uyuşturucu kullandı sattı diye bu çocuklar artık öldü bitti koptu hayattan düştü diye bir sonuç yok.

Bu çocukların yüzde seksen gibi büyük kısmı, yirmili yaşlara gelince, kendilerine hiçbir sosyal yardım rehabilitasyon çalışması uzanmadığı halde, kendi kendilerine bir soru soruyorlar, ben hayatın neresindeyim, bu adamlarla ne yapıyorum, hayatımın bundan sonrasına ne kararlar almalıyım..

Evet, kendilerine uzanan bir arkadaş eli sosyal yardım eli olmadığı halde, uyuşturucu çetelerinde hayata başlamış gençlerin yüzde sekseni, kendilerine bu ‘hayati’ ‘karar verici’ soruları soruyorlar, mutlu olun insan bu..

Hatta ileriki hayatlarında uyuşturucu çetesi gibi sert yapılar içinde bulunmuş olmanın kazandırdığı çok değerli deneyimlerin sahibi olmakla, iş ve yarış ortamlarında daha önde daha cevval oluyorlar..

Ülkemizde bu uyuşturucu algı imaj trafiğini yıllarca yöneten bu liberal ağbiler ve bu büyük TV’ler, bilsinler ki, bu gençlerin yüzde doksanı çoktan kendine sert sorular sordu, nerde ve kimler tarafından hangi cicili sloganlarla aldatıldıkların şahit oldular ve şimdi hepsi sizden iğreniyor..

Gençler kandırıldıkları o an kendilerine o soruları soracak gücü kendilerinde buldular, bir seçim sonucu olarak  en çok buna sevinmeliyiz..

Ancak, istisnalar da var, mesela, onlarca liberalinden her biri, diyelim Mehmet Altan, otuz yıl ekranda ‘evrensel hukuk’ dedi, bu ülkede ‘evrensel hukuk’ lafını milyonlarca kez kullanan tek isimdir, ama Abant Toplantısı’nda ama Cemaat TV’lerinde bu evrensel hukuku gidip, çağdışı cemaate, Amerika’nın istihbarat oyuncağına güle oynaya kahkahalar eşliğinde sinsice teslim ettiler...

Yetmedi, ortaya çıkan hukuk devlet felaketine rağmen, kendine o gençler gibi, ben nerdeyim, ne yaptım, hayatının neresindeyim, diye bir soru sormadı, tam tersine, imaj ve algı çalışmasına kaldığı yerden devam ediyor, bugünlerde kendine yeni bir slogan bulmuş: Demokrat...

Hırsızların ve katillerin şampiyon ilan edildiği bu sandık sonuçlarından sonra hala bu uyuşturucu algı imaj trafiğini yürütenlere inanan gençler çıkar mı, bilmiyorum?

Ancak hala bu uyuşturucu çetesine kananlar olursa… Bu saf temiz kandırılmış tazecik gençleri, önceki kandırılmış tecrübeleriyle uyaracak milyonlarca genç var artık yanımızda.

Bu uyuşturucu imaj algı şarlatanlığına karşı duracak dalgasını geçecek hiç ciddiye almayacak, milyonlarca genç, şu on yılda çok şey gördüler, kendilerine çok hayati çok sağlam kararlı sorular sordular ve çok çabuk büyüdüler, çok erkenden büyük derin tecrübe sahibi oldular, bunu da bir seçim sonucu olarak ülkemizin kazanç hanesine mutlulukla yazıyoruz.

Nihat Genç

Odatv.com