Rahmi Ofluoğlu

Bir suçla ilgili olarak temel cezayı belirlemek hakimin takdir yetkisi içerisindedir. Hakim atılı suçu düzenleyen kanun maddesindeki cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı takdir eder.

Ancak hakimin bu takdir yetkisi keyfilik olarak anlaşılamaz. Kararlar denetime olanak sağlayacak şekilde olmak zorundadır.

Anayasanın 141. ve CMK’nın 34. maddelerine göre; mahkemelerin kararları gerekçeli olarak yazılmalıdır.

CMK’nın 230 uncu maddesi gerekçeli kararda bulunması gereken hususları saymıştır.

Buna göre; iddia ve savunmada ileri sürülen görüşler gerekçeli kararda doğru olarak gösterilmeli.

Deliller tek tek tartışılmalı ve değerlendirilmeli, hükme esas alınan ve ret edilen deliller gerekçeli kararda açıkça belirtilmeli. Dosyada hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen deliller varsa bunlar gerekçeli kararda açıkça gösterilmelidir.

Gerekçeli kararda bulunması gereken hususlar 230 uncu maddede 4 fıkra olarak sayılmıştır. 1. fıkra 4 bent halinde düzenlenmiştir. Biz burada önemli gördüğümüz birkaç hususu saydık.

Yargıtay 11. Ceza Dairesi         2013/21683 E.  ,  2015/31329 kararında; “ 5237 sayılı TCK'nun “Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi” başlıklı 3/1. maddesi uyarınca suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur. Bu itibarla; kanunda öngörülen alt ve üst sınır arasında temel cezayı belirlemek hâkimin takdir ve değerlendirme yetkisi içindedir. Ancak, Anayasanın 141, 5271 sayılı CMK'nun 34, 230 ve 289. maddeleri uyarınca hükümde bu takdirin denetime olanak sağlayacak biçimde, hak ve nesafet kurallarına uygun, dosya içeriği ile uyumlu yasal ve yeterli gerekçesinin gösterilmesi zorunludur. Yasa metinlerindeki ifadelerin kararda tekrar edilmesi ile bu metinlerdeki genel nitelikli ölçütler somut olaya ve failine özgülenmediği müddetçe yeterli bir gerekçe olmadığı gözetilmeden yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile sanık hakkında en üst sınırdan ceza tayini, yasaya aykırı, “ bulmuştur.

Yargıtay ceza dairelerinin hakimin takdir yetkisine ilişkin kararları:

11. Ceza Dairesi         2013/21683 E.  ,  2015/31329 K.
"İçtihat Metni"

Tebliğname No : 11 - 2012/212132
MAHKEMESİ : Bakırköy 14. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 21/02/2012
NUMARASI : 2009/753 (E) ve 2012/98 (K)
SUÇ : Özel belgede sahtecilik

1-M.. E..'in yeğeni olan diğer sanık M. G.'i azmettirmesi üzerine, M. G.'in katılan ile aralarında düzenledikleri ibranameye sonradan eklemeler yapıp aleyhine icra takibine konu ettiği iddiasıyla açılan davada, sanık M.. E..'in bu şekilde birden fazla eylemi olduğu, 2009/870 esasına kayıtlı dosyada da aynı şekilde evrak tanzim ettiği belirtilmiş ise de, sanığın bu eylemlerine ilişkin dosyaların getirtilerek, incelenmesi, sahte belge örneklerinin dosya içine aldırılması ve sanığın azmettirdiğine dair delillerin nelerden ibaret olduğunun açıklanıp tartışılmadan eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi;
2-Kabule göre;
 
5237 sayılı TCK'nun 61. maddesi uyarınca hakim somut olayda; suçun işleniş biçimini, suçun işlenmesinde kullanılan araçları, suçun işlendiği zaman ve yeri, suçun konusunun önem ve değerini, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını ve failin güttüğü amaç ve saiki göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler. 5237 sayılı TCK'nun “Adalet
 ve kanun önünde eşitlik ilkesi” başlıklı 3/1. maddesi uyarınca suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur. Bu itibarla; kanunda öngörülen alt ve üst sınır arasında temel cezayı belirlemek hâkimin takdir ve değerlendirme yetkisi içindedir. Ancak, Anayasanın 141, 5271 sayılı CMK'nun 34, 230 ve 289. maddeleri uyarınca hükümde bu takdirin denetime olanak sağlayacak biçimde, hak ve nesafet kurallarına uygun, dosya içeriği ile uyumlu yasal ve yeterli gerekçesinin gösterilmesi zorunludur. Yasa metinlerindeki ifadelerin kararda tekrar edilmesi ile bu metinlerdeki genel nitelikli ölçütler somut olaya ve failine özgülenmediği müddetçe yeterli bir gerekçe olmadığı gözetilmeden yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile sanık hakkında en üst sınırdan ceza tayini, yasaya aykırı, 
3-5237 sayılı Yasanın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca aynı maddenin 1. fıkrasının c bendinde yer alan hak yoksunluğunun sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki yetkileri açısından koşullu salıverilmeye, 1. fıkrada yer alan diğer hak yoksunluklarının ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar uygulanabileceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, ayrıca Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
 
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26.11.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.

21. Ceza Dairesi         2015/3746 E.  ,  2015/5399 K.
"İçtihat Metni"

Tebliğname No : 11 - 2013/208612
MAHKEMESİ : Büyükçekmece 7. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 06/05/2013
NUMARASI : 2012/232 (E) ve 2013/746 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik

Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
1-TCK'nun 61. maddesi uyarınca hakim somut olayda; suçun işleniş biçimini, suçun işlenmesinde kullanılan araçları, suçun işlendiği zaman ve yeri, suçun konusunun önem ve değerini, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını ve failin güttüğü amaç ve saiki göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanunî tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler. Aynı Yasanın “Adalet
 ve kanun önünde eşitlik ilkesi” başlıklı 3/1. maddesi uyarınca suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur. Bu itibarla; kanunda öngörülen alt ve üst sınır arasında temel cezayı belirlemek hâkimin takdir ve değerlendirme yetkisi içindedir, ancak Anayasanın 141, 5271 sayılı CMK' nın 34, 230 ve 289. maddeleri uyarınca hükümde bu takdirin denetime olanak sağlayacak biçimde, hak ve nesafet kurallarına uygun, dosya içeriği ile uyumlu yasal ve yeterli gerekçesinin gösterilmesi zorunludur. Yasa metinlerdeki ifadelerin tekrarı bu metinlerdeki genel nitelikli ölçütler somut olaya ve faile özgülenmediği müddetçe yeterli bir gerekçe değildir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanığın sahte nüfus cüzdanı düzenlemesi, suçunu ikrar etmesi şeklinde gerçekleşen olayda, temel cezanın belirlenmesi sırasında daha makul bir oranda alt sınırdan ayrılınması gerekirken sanık hakkında yasal ibarelerin tekrarı ile yetinilerek ve sanığın adli sicilinin olması gibi yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile orantılılık ilkesini zedeleyecek şekilde temel cezanın üst sınırdan belirlenmesi,
2- Tekerrüre esas sabıkası bulunan sanık hakkında TCK'nun 58. madde hükümlerinin uygulanmaması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, tekerrür uygulaması yönünden kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 24.11.2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

21. Ceza Dairesi         2015/8479 E.  ,  2015/5327 K.
"İçtihat Metni"

Tebliğname No : 15 - 2014/1788
MAHKEMESİ : Alaşehir Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 24/10/2013
NUMARASI : 2009/244 (E) ve 2013/248 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık,


A-) Tüm sanıklar hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan hükümlerle, sanık .... dışındaki tüm sanıklar hakkında resmi belgede sahtecilik suçlarından kurulan hükümlere yönelik incelemede;
1-5237 sayılı Türk Ceza
 Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü uyarınca; sanıklar .....ve ......'a yüklenen “nitelikli dolandırıcılık” suçunun Yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu suç tarihinde yürürlükte bulunan ve sanıklar lehine olan 765 sayılı TCK'nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımı, suç tarihinden hüküm tarihine kadar gerçekleştiğinden kamu davasının vaki zamanaşımı nedeniyle düşürülmesi gerektiği,
-Sanıklar ...... , ...... ve ...........'in “resmi belgede sahtecilik” suçu yönünden elde edilen delillerin hükümlülüğe yeter nitelik ve derecede bulunmadığı,
Dosya içeriğine uygun şekilde gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan; katılanlar vekili ve sanık ..... müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin tebliğnamedeki istem gibi ONANMASINA,
B-Sanık ........ hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelik incelemede;
1-Katılan kurum ile sözleşmeli ..... Eczanesi sahibi sanık tarafından kuruma fatura edilen reçetelerde yer alan Ator 20 mg 30 tablet adlı ilaca ait küpürlerin sahte olduğu, bu reçetelerin birçoğunda yazılı ilaçların sahibine yada yakınına teslim edildiğine ilişkin atılı bulunan imzaların bu kişilere ait olmadığı, eczacı sanığın çeşitli sebeplerle eczanesi tarafından borç adı altında verilen ilaçların reçetelendirilmesi amacı ile sigortalı ya da yakınına borç ilaç listesi düzenlediği, küpür verdiği, bu listelere aslında sigortalıya teslim edilmemiş Ator 20 tablet adlı ilacı da eklemek sureti ile reçete düzenlediği ve sahte küpür yapıştırarak kuruma fatura ettiği, eczanede çeşitli sebeplerle karneleri alıkonulan sigortalılar adına sigortalının tedavisine dayanmayan reçeteler düzenlediği veya düzenlettiği, doktor tarafından düzenlenen reçeteye doktorun bilgisi dışında Ator 20 mg 30 tablet adlı ilacı eklemek suretiyle oluşturduğu ve ekinde sahte küpür yer alan reçeteyi kuruma fatura ettiği, sigortalının reçetesinde yer alan ilaçlar yerine muadil olarak Ator 20 mg 30 tablet adlı ilacın verildiği görüntüsü oluşturarak sigortalıya teslim edilmeyen fakat kuruma fatura edilen Ator 20 mg 30 tablet adlı ilaca ait sahte küpür eklediği, sahte sağlık raporu düzenleyip reçetelere söz konusu ilacı yazdığı iddia olunmakla; sanığın suçlamayı kabul etmemesi karşısında,gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi açısından; katılan kuruma fatura edilen reçetelerde bulunan Ator 20 mg 30 Tablet adlı ilaçları aldığını beyan ettiği özellikle İstanbul Göztepe'de bulunan ..... Eczanesi ve ilaç depolarından söz konusu sahte küpürlü ilaçları veya gerçeklerini satın alıp almadığı, almış ise miktarı, suç tarihine kadar kaç adedini sattığı, gerektiğinde karşıt inceleme yaptırılarak bu işyerlerinin ticari defterleri ile muhasebe kayıtlarının karşılaştırılması, ayrıca suça konu sahte sağlık raporlarındaki imzaların bu raporda isimleri geçen doktorlara aidiyeti ile reçetelerdeki eklenen bölümlerin sanığın eli ürünü olup olmadığına ilişkin bilirkişi raporu alındıktan sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Kabul ve uygulamaya göre de;
a.5237 sayılı TCK'nun 61. maddesi uyarınca hakim somut olayda, suçun işleniş biçimini, suçun işlenmesinde kullanılan araçları, suçun işlendiği zaman ve yeri, suçun konusunun önem ve değerini, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını ve failin güttüğü amaç ve saiki göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler. 5237 sayılı TCK’nun "Adalet
 ve kanun önünde eşitlik ilkesi" başlıklı 3/1. maddesi uyarınca suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik hükmolunur. Bu itibarla; kanunda öngörülen alt ve üst sınır arasında temel cezayı belirlemek hakimin takdir ve değerlendirme yetkisi içerisindedir. Ancak, Anayasanın 141, 5271 sayılı CMK’nun 34, 230 ve 289. maddeleri uyarınca hükümde bu takdirin denetime olanak sağlayacak biçimde, hak ve nesafet kurallarına uygun, dosya içeriği ile uyumlu denetime olanak sağlayacak şekilde yasal ve yeterli gerekçesinin gösterilmesi zorunludur. Yasa metinlerindeki ifadelerin kararda tekrar edilmesiyle yetinilmesi halinde bu metinlerdeki genel nitelikli ölçütler somut olaya ve failine özgülenmediği müddetçe yeterli bir gerekçe sayılamayacağı cihetle, yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile üst sınırdan ceza tayini,
b.5252 sayılı Türk Ceza
 Kanunun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9/3. maddesi uyarınca, suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK’nun 342/1, 80. maddeleriyle, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Yasanın 204/1, 43 ve 53 maddeleri uygulanarak bulunacak sonuçların karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın tespiti gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, katılan vekilleri ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, 19.11.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.