Cuma günü gazetelerde bir haber vardı…


“Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu açlık grevindeki Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için, ‘Onlara sempati duymamı ve evlat edinmemi kimse beklemesin’ dedi.”
Okudum, garibime gitti.
Bu iki öğretmen epeydir açlık grevinde ve bilmem kaç sayılı KHK ile işten ihrac edildikleri için açlık grevini sürdürdüler ve üstelik de hapse atıldılar.
Haber garibime gitti zira Metin Feyzioğlu çok merhametli bir insan ve bu tür aylardır açlık grevinde olan birileri için böyle birşey söylemez.
Bundan 10 sene önce filan bu hükümet 17 yaşlarında gençleri otobüslere doldurup öldüresiye dövüp karakolun bir dibine tıktığında, ki, bu gençler solcuydu, onları polis merkezinde takip eden ve bulan tek kişi de Feyzioğlu idi.
Yine 9-10 sene kadar önce Ekşi Sözlük’de okumuştum; Feyzioğlu öğrencileri tarafından da merhameti ve zayıfı koruma duygusu ile anlatılıyordu.
Öğrenci bu, kolay kolay övmez ama sende birşey yakaladı mı da, sana kalbinden ışık yollar.
Yine, üstelik bundan yaklaşık 9-10 sene önce bu hükümet sabahın körlerinde yaşlı (veya genç) gazetecileri onar onar hapse tıktığında ve tüm toplum susarken, buna CHP yönetimi de dahil, bir öğlen vakti, “Yeter” diye bağıran da sadece ve sadece Feyzioğlu idi.
Ben vatanımı milim milim takip ederim ve böyle günlerde ne oldu, saniye saniye bilirim.
İşte bu Feyzioğlu’nun hapiste açlık grevinde eriyen iki kişi için böyle konuşması garibime gitti.
Feyzioğlu’nun Facebook sayfasına baktım, ne demiş acaba bu konuya ilişkin diye.
Orda açıklamasını buldum.
Sonra da söz konusu röportajı buldum, orijinal deşifresinden okudum…
Ve, gördüm ki Feyzioğlu’na atılan adi bir iftira.
Şöyle ki…
Olay adım adım şu…
Feyzioğlu eskiden Rusya’nın Sesi denilen, adı artık Sputnik olan radyoda programcı Yavuz Oğhan’a bir röportaj veriyor.
TBB Başkanı ve Türkiye’nin en renome hukukçusuna ne sorulur…
Her türlü insan hakkı ihlali de sorulur tabii.
Nitekim Yavuz Oğhan da bu konularda sorular sormuş ve konu içinde açlık grevi yapan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça da var.
Feyzioğlu ise, ikisine dair şunları söylemiş röportajda özetle…
“Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevi yapıyor diye onlara örgüt suçlaması yapılamaz. Açlık grevi yapmak bir örgüt suçlamasının dayanağı olamaz. Açlık grevi düşünceyi açıklamanın eylemsel yöntemlerinden biridir ve anayasanın güvencesi altındadır.”
Feyzioğlu görüldüğü gibi evrensel kalitede bir hukuk adamı olarak açlık grevi yapan iki vatandaşın haklarını savnumuş.
Ancak bu Yavuz Oğhan’a yeterli gelmemiş.
Ve, Feyzioğlu’na, “Bu söylediklerinizi kısık sesle söylüyor olabilir misiniz?” diye sormuş.
Bu soru bir istifham ve suçlayıcı.
Arkasında ise, Feyzioğlu’nun hükümetten korktuğu veya çekindiği için insan haklari ihlalleri konusunda insan haklarını yeterince savunmadığı gibi bir itham var.
İşte tam da bu noktada ve gelen soruya reaksiyon olarak ve de haliyle kızgınlıkla Feyzioğlu cevaben diyor ki…
“Kimse benden bu iki öğretmeni evlat edinmemi beklemesin.”
Bu cümle tamamen ve tamamen Yavuz Oğhan’ın haksız yere suçlayıcı ve tahrik edici ithamına karşı verilen reaktif bir cevap.
Ki…
Feyzioğlu daha yakınlarda, o, bir kadın HDP’li belediye başkanı vardı, hapse girdi, o kadının olduğu şehre gitti ve destek verdi.
Yani HDP’li olduğu için değil, belediye başkanı olarak.
Ve, hükümetten çekinseydi en başta o HDP’li kadın belediye başkanından uzak dururdu.
Hükümetin çünkü bu ara iki tane kırmızı gözü var, bir FETÖ, iki HDP ve PKK.
Şimdi kendinizi Feyzioğlu’nun yerine koyun…
HDP’lisi olunca kimse gitmezken ve korkarken git, solcu gençleri, kanlar içinde başka kimse sahip çıkmaz iken karakolda otobüste bul, kurtar, heryere koş, vebalı gibi kimselerin yaklaşmadığı tutuklulara koş…
Kürd’e koş, Türk’e koş, HDP’ye koş, en solcusuna koş, gece gündüz uyuma, 10 kez devr-i Türkiye yap.
Sonra birisi kalksın ukala ve haksız bir biçimde size, “Sen ama hükümetten korkuyorsun” iması yapsın.
Feyzioğlu bu soruyu es geçip, demir diplomasisi yapabilirdi.
Ama o zaman da samimi olmazdı.
Demir diplomasisi kadar insanı kurtaran ama aynı zamanda samimiyeti ortadan kaldıran birşey yoktur.
Ne yani, siz adamı suçlayacaksınız haksız yere, o da yutkunup geçecek.
Bu biraz fazla pastoral olurdu.
Ayrıca beyler…
Yavuz Bey…
Siz, Feyzioğlu’nu, Erdoğan’ın kendine adeta baş rakip olarak gördüğünü ve eğer Feyzioğlu hükümet çevrelerinde DHKP-C’li olarak lanse edilen bu iki öğretmene çok aşırı sahiplenici davranırsa onun hakkında, “Terör örgütlerine destek veriyor” deneceğini, halkla bağının koparılmaya çalışılacağını bilmez misiniz?
Bu adam ayrıca TBB’nin Başkanı.
Dikkatli olmak zorunda, üstelik Cumhuriyet değerlerinin kamuoyu nezdinde en etkili savunucularından.
Bu adamın DHKP-C suçlamasının geleceği bir ortamdan uzak durmak zorunda olduğunu anlamaz mısınız?
Veya da programcısı olduğunuz Sputnik, Rusya’nın siyasi temsilcisi olarak Feyzioğlu’nu Kürt devletini savunmuyor diye beğenmiyor mu?
Ancak…
Feyzioğlu ve de Cumhuriyet için sorumluluk taşıyan herkes Türkiye’yi düşünmek ve buna uygun hareket etmek zorunda.
Beyler ve de Yavuz Bey, dünyada bir Kürt sorunu var evet ama…
Türkiye’de de artık çok büyük bir Türk sorunu var.
Ve, bu devlet eridiğinde birgün tamamen o zaman o altında kalınacak olan enkazda siz de nefes alamaz halde olacaksınız.
Bırakın birileri de Türkiye Cumhuriyeti’nin iskeleti için sorumluluk alsın.
Herşeye kendi küçük pencerenizden bakmayın.
Şimdi…
Bir sözüm de CHP üst düzey yetkilisi Aykut Erdoğdu’ya.
Çok ağır sözlerle Feyzioğlu’na saldırmış.
Feyzioğlu hükümetin insan hakkı katiamlarına destek oluyormuş ve tarihte böyle anılacakmış.
Yok ya Aykut Bey.
Bu ne celal…
Hatta rekabet kokuyor bu celal, bu şiddet.
Aykut Bey…
Siz CHP’nin atıl yönetiminde kendi koltuğunuzu muhafaza ederken…
İslam devleti İran’dan AB ülkelerine kadar her seviyede siyasetçi, ve hukukçu başı sıkıştığında Türkiye Cumhuriyeti’nin zihinsel temsilcisi olarak Feyzioğlu’na koşuyor.
Aykut Bey acaba size neden koşmuyorlar?
Aykut Bey, makam koltuğunda oturduğunuz CHP yönetimi neden AB’de hiç saygı görmüyor?
Neden siz yönetimi değiştirmek gibi gerçekten siyasi ve Türkiye için elzem bir işi yapmak yerine…
O koltukta rahatınıza bakıyorsunuz?
Siz CHP’nin bu yönetimiyle, MHP-AKP ve ilerde muhtemel bir AKP-Akşener ittifakına zemin hazırladığınızla meşgul olsanız Feyzioğlu gibi tek tüfek bir adamla uğarsaşacağınıza.
Tüm imkanlar partinizde.
Para sizde, makam sizde.
Feyzioğlu mu kaldı uğraşacağınız.
Feyzioğlu kime ne yaptı?
Tek soru, sizden tek cevap istiyorum.
Açlık grevindeki iki öğretmenin haklarını da nasıl savunduğunu, üstelik de evrensel hukuk kalitesi ile çok etkili olarak nasıl savunduğunu yukarda size orijinal deşifresinden aktardım.
Feyzioğlu kime ne yapmış?
Tek soru tek cevap.
Ama sizden de cevap istiyorum.
O kadar ki…
Düzenleyin bir toplantı tartışalım.
Var mısınız?
Yoksa makam koltuğundan vurkaç mı tercihiniz?
Ben burdayım.
Ve, CHP yönetimindeki değişime de kafayı fena halde takmış durumdayım.
Makam koltuğunuzdan vurkaç yapmayın.
Koskoca CH Partisi’nin ağzına gem vuran, koşusuna gem vuran bir yönetimin makam koltuğundan tek tüfek ve gerçekten dünya çapında bir hukukçu olan Feyzioğlu ile uğraşmayın.
Sap burda, saman da.
Buyrun…
CHP makamlarını işgal edip hiçbirşey yapmayan Feyzioğlu mu, yoksa başkaları mı?
Saklanmayın.

Safile USUL Twitter

http://www.halkinhabercisi.com/feyziogluna-agir-haksizlik