AK Parti’nin merkez sağın tek temsilcisi olması laik sağcıları açığa düşürdü. Tabanları yok oldu. İktidarları bitti. Siyaseten tasfiye oldular.

Cesede dönüşmüş bedenlerinin üzerinde bit bile heyecanlanmazken, barış süreci ufaklıkları kanlandırdı. Acaba dediler, o büyük ayrışmayı bitirebilir miyiz, barış Çince fırsat demek olabilir mi?

Hangi ayrışma diyenlere hatırlatalım. Türkiye’de çokpartili hayat CHP’nin ikiye bölünmesiyle mümkün olmuştur. Rejim anti-demokrat yapısını bu sayede muhafaza etmiştir. DP ve CHP diye bildiğimiz ayrışma, benzer zihniyette iki siyasetin asli birliği üzerine teşkil olmuştur.

Bugün sosyal demokrat parti olarak bildiğimiz CHP aslen Ecevit’in kurduğu ve İnönü’nün 1970’lerdeki yeni vesayetçiliğine karşı ayaklanarak kudretlendirdiği partidir. İki seçim üst üste kazandığı başarı, eski isimle kurulan bu yeni partinin ve fikriyatının başarısıdır.

1980 darbesinden sonra CHP’nin tek bir sorusu oldu: Laik vesayetçi ve milliyetçi sağa mı sosyal demokrat sola mı gidelim? Bunun en güzel örneğini Baykal vermiş, İsmail Cem’le sola, sonra tek adamcı ulusalcılıkla sağa savrulup kendini bitirmiş, müebbet anamuhalefete çıpa atmıştır.

2008–2018 arası siyasi tarihçilerin çok merakla inceleyecekleri yıllar olacak. Yenisi başlayacak mı bilmiyoruz ama askeri vesayet bitiyor. Başarılı olacak mı bilmiyoruz ama Kürt sorunu da bir çözüm yoluna girdi. Eğer başarılı olursa çocuklarımız yeni bir Türkiye’de büyüyecek.

Bu gelişmeler laik sağcılar ve milliyetçilerde bir sersemlik yapıyor. Siyasi darbeden kaynaklanan bu durum, AK Parti’nin tamamen tasfiye ettiği merkez sağın MHP harici kısmını yeni arayışlara itiyor.

MHP onlara kucak açmıyor.Açsa da gitmezler. Kültürleri bu acilci milliyetçiliğe uygun değil. O zaman gözler nereye dikiliyor? Eski ortak CHP’ye.

Hüsamettin Cindoruk CHP’ye ne yapması gerektiğini anlatan konuşmalar yapabiliyor. Hasan Celal Güzel, Cindoruk’la kol kola metinler kaleme alıp CHP’yi zımnen destekleyebiliyor. Sağ laik ve ulusalcı duyguları parlatarak Kemalist retoriğe teşne siyasi kur yapabiliyor.
Gerilla olurum ha!

Daha da ileri gidelim. Tuvalete bile mihmandarla gitmeye alışmış yaşlı siyasetçiler, anayasadan Türk vatandaşı lafı çıksın, ben gerilla olurum, dağa çıkarım falan diyebiliyor. Asansörsüz ikinci kata çıkamayan, şoförsüz bakkala gidemeyen insanlardan bahsediyoruz...

Laik sağın yeni arzu nesnesi de elbette CHP oluyor. İçlerinden “Ne vardı da DP-CHP ayrışmasını yaşadık. Gül gibi geçinip giderdik” diyorlar ya, seslendiremiyorlar.

Bir taraftan sosyal demokratlar ve Kılıçdaroğlu, Ecevit tarzı bir popüler sosyal demokrasi örgütlemeye çalışıyor. Diğer taraftan “Mahkemeye alınmadık, Türk’ün derin irfanını anlattık, nasyonalistiz ve sosyalistiz, ne olur yani” diyen ulusalcılar bir fırsat çıksa da Tanrıkulu gibi ‘Amerikan kullarını’ partiye dolduran Kılıçdaroğlu’nu düşürsek, yerine de biz geçip müebbet ana muhalefete kavuşsak diye uğraşıyor.

Sonuç ne mi olur? Hakikisi varken çakmaya oy çıkmaz. CHP eski sağın yeni aşkıyla bir yere varmaz.

radikal