CHP PM üyesi Ercan Karakaş, barış sürecinde dayatmanın yeri olmadığını söyledi

‘Demokrasi önkoşul’

ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Parti Meclisi (PM) üyesi Ercan Karakaş, iktidarın barış sürecindeki tavrını eleştirirken Umutlarımızın önkoşulu barış ise barışın da kalıcılaşmasının önkoşulu insan haklarına dayalı, çoğulcu ve özgürlükçü bir çizgideki tam demokrasidir. Barış sürecinde dayatmanın yeri yoktur dedi.

Akil insanlar arasında da adı geçen Karakaş,barış umudunu demokrasi ve sol açısından değerlendirdi:

Kürt sorununun çözümü konusunda ciddi bir çalışması olmayan AKP hükümeti Kürt meselesi bizim meselemizdir dediği 2005 yılından bu yana barışçıl çözüm ortamını sağlayamadı. AKP hükümetinin bu süreçteki tutumunu iki adım ileri iki adım geri olarak özetlemek mümkün. 2005teki Kürt Açılımı ve Alevi Açılımı bu nedenle sonuçsuz kaldı ve düş kırıklığı yarattı.

2013’e gelindiğinde, İmralıda Öcalanla görüşmeler, müzakereler, Kandile BDPlilerce gönderilen mesaj ve 21 Martta Diyarbakır Nevruzunda okunan çağrı toplumda yeni umutlara yol açıyor. İnsanların barış için umutlanması son derece doğal. Hiç kuşkusuz bu sürecin başarılı olması için Türkiyede insan haklarına dayalı, evrensel normlarla uyumlu, çoğulcu, katılımcı ve özgürlükçü demokrasinin kurulması gerekir. Uluslararası kuruluşların da saptadığı gibi Türkiye, böylesine bir demokrasi anlayışının çok uzağında ve maalesef 2. sınıf demokrasiler kategorisinde yer alıyor.

Ülkemizde barışın kalıcılaşması için demokrasinin eksiksiz hale gelmesi bir önkoşuldur. Yani umutlarımızın önkoşulu barış ise barışın da kalıcılaşmasının önkoşulu insan haklarına dayalı, çoğulcu ve özgürlükçü bir çizgideki tam demokrasidir. Barış sürecinde dayatmanın yeri yoktur. Toplumun çeşitli kesimlerinin, Kürtlerin, Alevilerin, İslam dışındaki inanç gruplarının, emekçi kesimlerin hak ve özgürlük taleplerinin karşılık bulması ve dolayısıyla eşitlik temelinde, barış ve güven içinde birlikte yaşamı -böyle bir demokrasi anlayışı ve pratiği olmaksızın- tam olarak gerçekleşemez. AKP hükümetinin en büyük açmazı buradadır. Yani şu anda yaşanan 2. sınıf demokrasiyi ileri demokrasi diye takdim etmeye çalışmasındandır.

Hükümetin, parlamenter demokrasiyi güçlendirmek, insan hak ve özgürlüklerini ve hukuk devletini güvenceye almak amacıyla TBMMde başlatılan anayasayı yenileme çalışmasına Türk tipi otoriter başkanlık sistemini dayatması da ifade özgürlüğünün önündeki engellere dokunmayan 4. yargı paketi de demokrasinin genişletilmesine hayrı olmayan girişimlerdir. Hatta önerilen başkanlık sistemi, barış sürecine de zarar verecek ve belli toplum kesimlerini ikilem içinde bırakacak gereksiz, yanlış, demokrasi yerine otoriteyi güçlendirecek bir öneridir.

Cumhuriyet