El ele oturdular...
Bu parmaklarını öbürünün parmaklarına geçirdi...
Öbürü de parmaklarını bunun parmaklarına doladı...
Dolayınca...
Diğeri bacak arasından elini sokup öbürünün tek ayağını kucağına aldı...
Bir süre öyle, üç ayak aşağıda bir ayak yukarıda oturdular...

*

Diyarbakır’daki “barış sürecini” anlatıyoruz...

*

Ağlama kısmı...
“Ah diyorum ah... O da (Ahmet Kaya) burada olsaydı ah...” dediğinde törenin ağlama kısmına geçildi...
Durup dururken ağlamakta üç iddialı isim oradaydı:
İbrahim Tatlıses...
Bülent Arınç...
Emine Erdoğan...
Bülent Arınç ilk “fırt” ile önde başladı... Emine Hanım ona eşlik ederken... İbrahim Tatlıses iki “fırt” bir büyük mendil ile öne geçti...

*

Medya...
Diyarbakır’a giden gazetecinin basının işlevi konusunda yapacağı iki iş vardır:
Bir; poşu bulup dolamak...
İki; mendil bulup oynamak...
Gazetelerde daha çok elinde mendil, oynayan gazetecileri görmeniz hiç de rastlantı değildir... Uçaktan elinde mendil, oynaya oynaya inenler var...
Mesleki açıdan haber atlatmak değilse bile, halay atlatmak diyelim...

*

Başbakan’ın “Kürdistan” gezisinde protokol ve medya karşılaşırlar tabii ki zaman zaman...
Protokoldekiler birbirlerini kucağa aldıkları için, yuvarlana yuvarlana Kale Kapısı istikametinden gelirken...
Medya mendil ile oynaya oynaya Dağkapı yönüne gitmektedir...

*

Ne oldu diyor hâlâ Diyarbakır’da...
“Kürdistan” ilan edildi...
Devletin dilinden...
Daha ne olsun?..
Onlar anladılar, konuklarını “Kürdistan’a hoş geldiniz” diyerek karşıladılar, haritasını bile yayımladılar da...
Sen niye anlamıyorsun?..

*

Anlamayan salak kaldı mı?..

*

Nasıl anlatılır daha?..
Hâlâ anlamayan varsa...
İzninizle...
Biraz oynayıp geleyim...