Hoca efendiye dayanarak “Oval cisimlere öyle durup uzun uzun bakmak iyi değildir” demiştik size...
Nitekim “
Şeker Portakalı” eserini “gayri ahlaki” buldular...
Bence
“portakal”dan dolayı...

*

Bu durumda yasaklanması gereken eserler:
“Balonumu kim patlattı?..”
“Karpuzun ortası...”
“Kabak çiçeği...”
“Şeftaliler...”
“Tepelerin arası...”

*

Ki nü resim sergisinin açılışı biter bitmez tabloları indirip ters yüz kapatmalarında da
“portakallar” etkili oldu...
Çifter çifter...
İyi ki sergi sırasında nü tablolara bakanları dövüp “
Al sana meme” diye tabloları kafalarına geçirmediler...
Adam Meclis kürsüsünden giyinik olanına
“utanıp” da bakamıyor...
*

Sıra gelmişti
Yunus Emre’nin yasaklanmasına...
Yunus’un bu ilk yasaklanışı değil...
Birincisi, Muhteşem Yüzyıl’da,
Pargalı İbrahim Paşa “Yunus’un şiirlerini nasıl bulursunuz kadı efendi?” diye sorunca Ebussuud Efendi “Onun şiirleri küfürdür” dedi...
Aradan altı asır geçti...
Geçen hafta yeniden yasaklandı
Yunus:
“Cennet cennet dedikleri
Birkaç köşkle, birkaç huri
İsteyene ver sen onu
Bana seni gerek seni...”
*

(Allah sevgisi bu kadar mı güzel anlatılır?..)
*

İşte tam bu sırada vali...
Gaipten
“ilahi işaret aldığını” açıkladı...
Normalde valiler Ankara ile yazışıp görüş, emir, talimat, her neyse, başkentten almazlar mı?..
Buna yukarıdan geldi...
Rüyasında
“Nur sempozyumu yap” demiş yukarısı...
O da yaptı...
*

Bademgiller her yerdeler...
Milli eğitimde, vilayette, belediyede, hastanede, tapuda, nüfusta, karakolda, bakanlıklarda, üniversitede, bürokraside, tiyatroda, müracaatta, evrakta, masada, koltukta, kapıda, girişte, çıkışta...
Sinsi sinsi görevlerini yapıyorlar...
Usul usul değiştirmeye çalışıyorlar yaşamı...
Toplum, kamu eliyle
“dinci yapıya” dönüştürülüyor, sizler televizyonların karşısına oturmuş büyük meselelere dalmışken...

*

Milletin tercihidir, ne yapacaksınız?..
Bademgillerin peşinde
Türkiye uçtu uçtu...
Yok uçmadı...


Cumhuriyet