Savcılar nerede? Savcılar nerede?

Son yılların moda akımlarından biri, büyük şirketlerin ulusal gün ve bayramlarda dokunaklı, etkileyici, insanın gözünden iki damla yaş akıtmak üzerine kurulmuş reklam filmleri çektirmeleri. Atatürkçü kitleler bu reklam filmlerini gerçekten hislenerek, bir duygu patlaması içerisinde izliyorlar. Sosyal medya ise bu duygu patlamasını kolektifleştiriyor; bu filmleri izlemek, izlettirmek, paylaşmak, bunlar üzerine söz söylemek, bir tür politik ayine dönüşüyor, bu da tüm ayinlerde olduğu gibi manevi bir doyum, bir tatmin yaratıyor.

Bunun gerisinde ise bir tür çaresizlik var. Bu filmler üzerinden yitirilen bir geçmişe ve geleceğe, elden kayıp giden bir devrime, bir cumhuriyete, bilinçli ya da bilinçsizce ağıt yakılıyor. Atatürkçü olarak adlandırılan kitlelerin önüne siyasi bir program konulmadığı, bu kitleleri politize edecek bir aktör olmadığı, bu kitleler siyaset sahnesinde yer almadığı ölçüde, Atatürkçülük bir dünya görüşü, bir politik duruş olmaktan çıkıyor, bir hissiyata, burukluğun ve küskünlüğün damgasını vurduğu bir romantizme, “geçmiş güzel günlere özlem”e, yani nostaljiye dönüşüyor.  YAZININ DEVAMI