2. madde ve bu maddenin gerekçesi ile " Esbab-ı Mucibeden Retoriğe ve HUKUKİ GEREKÇE" söyleşisi arasındaki benzerlikler bir an için beni tasarı konusunda kötümserliğe götürdü..

3.  Yargı  Reformu Paketi üzerine yazılar yazmayı planlıyordum. İlk yazıyı  TCK ve CMK daki değişikler üzerine yazmayı düşünüyordum. Tasarıyı incelemeye başladığımda düşüncem değişti ve ilk yazıyı İİK daki değişiklere ilişkin yazmaya karar verdim. Bu konuda yüzlerce soru alıyordum, böylece bütün sorulara da cevap vermiş olacaktım..  Tasarı ile İİK da öngürelen değişiklikleri incelerken  tasarının genel gerekçesinde ve madde gerekçelerinde “gerekçe” sözcüğüne takıldım.. 2. Madde gerekçesi şöyle:
"Maddeyle, kararların gerekçeli olarak icra tutanaklarına yazılması kabul edilmektedir. Uygulamada talepler hakkında gerekçe yazılmadan karar verilmekte, genellikle bu işlem kaşe kullanılarak yerine getirilmektedir. Bu değişiklikle, standart ifadeli kaşe kullanılmasının önüne geçilerek, kararlarda yaşanabilecek keyfiliğin önlenmesi ve böylece etkin bir denetim sağlanması amaçlanmaktadır. Taraflar, gerekçesi olmayan kararları anlamada, değerlendirmede zorlanmakta bu nedenle şikayete veya itiraza konu etmektedirler. Bu şekilde kararlara gerekçe yazılması tarafları ikna etmede daha etkili olacak, aynı zamanda işlemin şikâyete konu edilmesi hâlinde etkin ve hızlı bir denetim sağlanması imkânı doğacaktır. "
Genel gerekçede ve 2.madde gerekçesinde:
 “. Uygulamada talepler hakkında gerekçe yazılmadan karar verilmekte, genellikle bu işlem kaşe kullanılarak yerine getirilmektedir. Bu değişiklikle, standart ifadeli kaşe kullanılmasının önüne geçilerek, kararlarda yaşanabilecek keyfiliğin önlenmesi ve böylece etkin bir denetim sağlanması amaçlanmaktadır.” Denmektedir. Yasa koyucu yeni düzenleme ile keyfiliğin önüne geçmek için kararların gerekçeli olmasını öngörmektedir. Madde metninin ve madde gerekçesinin mefhumu muhalefinden anlaşılan mevcut uygulamada icra memurlarının keyfi uygulama yaptığıdır, yasa koyucu bu keyfiliği tespit ediyor ve kararların gerekçeli olmasını zorunlu kılarak önlem almayı amaçlamaktadır.
2. madde ve gerekçesi beni  Hukuki Haber Net tarafından Hakim Hilmi Şeker ile yapılan yazıya taşıdı.. Esbab-ı Mucibe'den – Retoriğe , HUKUKİ GEREKÇE’yi  yeniden, bu kez dikkatle okumaya başladım, bazı yerlerini birkaç kez okudum. Gerçekten söyleşi ki yazarın kitabının bir özeti olduğunu düşünüyorum, hukuka büyük bir katkı. Bu yazıyı içselleştirmeden hakim, savcı , avukat olmak zor diye düşündüm. Tabii yazı beni bir yönü ile kötümserliğe de yöneltti. Çünkü ben bu yazıyı okumadan önce İİK da yapılacak olan değişiklikler ile icra memurlarının keyfiliğinin önüne geçileceğine tamamen inanmıştım, şimdi bunun zaman alacağını düşünmeye başladım.
 İİK yıllar yılı uygulanmaktadır ve keyfilik alabildiğe, bir uçtan diğer uca..Tasarı ile getirilen değişiklikler sadece “gerekçe” zorunluluğundan ibaret değil şüphesiz..  Getirilen değişiklikler devrim gibi.. Artık sırf borçluyu rahatsız etmek için gereksiz hacizler yapılamayacak, haczedilen ev eşyaları depolarda çürümeye terk edilemeyecek, haczedilen eşyalar  sadece ve sadece lisanslı yedieminlere teslim edilebilecek, alacaklı yediemin masrafını peşin yatıracak.. Satış isteme süresi menkullarde bir yıldan 6 aya, taşınmazlarda 2 yıldan bir yıla indiriliyor.. Bu süre içerisinde satış yapılmazsa haciz düşecek, alacaklı yeniden haciz isterse bu kez tekrar yediemin masrafını peşin yatırmak zorunda.. Bu bu değişikliklerin yanı sıra icra teşkilatı değiştirilmekte, artık herkes icra memuru olamayacak.. Bütün bunlar gerçek reform niteliğinde.. Ancak yıllar yılı keyfiliğe alışan icra memurlarının değişmesi belki zaman alacak, belki de bir kısmının canı yanacak, ondan sonra bu değişiklikler oturacak..Keyfilik daha çok haciz uygulamalarında yaşandı.. Haciz uygulamalarında icra memuru alacaklının memuru gibi davranmaktaydı ve avukatın talebi ile haciz yapmaktaydı. Yeni değişiklik ile icra memuru haczedilecek eşya ile ilgili avukatın talebi üzerine karar verecek ve bu  karar gerekçeli olacak.. Bütün yazılarımda vurguluyorum; avukatlık değişiyor, değişimi göremeyenler geride kalacaklar..
Gelelim “Esbab-ı Mucibeden- Retoriğe, HUKUKİ GEREKÇE söyleşisine.. Yazar retoriği şu sözlerle taçlandırıyor:
 “Antik Yunan, Roma ve Aydınlanma dönemi gerekçenin hüküm sürdüğü, kaliye alındığı dönemler olarak telakki edilebilir. Sulu şarapların düşünceye eşlik ettiği devrin adamı Platon'un Retoriği- ki bu kitaba da adını verdi- bana göre, usul hukukçularının gözden kaçırdığı bir muhakeme yöntemi ve gerekçelendirme okumasıdır. Onca usul kitabının, Retoriği teğet geçmesi, yargılama yöntemini ihtisas sahası olarak seçen ve öğrenenlerin kaybı olarak düşünüyorum.”
Yazar, “Neden, nasıl, nerede, ne ve kim,  sorularıyla yaşıt bir ömre sahiptir gerekçe. Bireyin adamdan sayılmadığı, devir ve devranlara ait olan gerekçe bir müddet gözden düşse de insanın özneleştiği, kutsala ilişildiği dönemlerle eş zamanlı olarak üzerindeki pas ve tozu silkinmeye başladı.” Söylemi ile devam ediyor ve gerekçenin tarihteki yolculuğunda zulme nasıl hizmet ettiğini şöyle vurguluyor yazar:

“Tarihi yürüyüşü içinde birçok yerde soluklanan gerekçe, bir yandan tekâmül ederken diğer yandan da insanlığın başına bela olan birçok kıyım ve yıkımın, terşü talanın müsebbibi olmayı çok kere denedi. İnsanlığa kast edenlerle ittifak ve koalisyonların ardı arkası kesilmedi. İdeolojik, politik ve geleneksel anlayışlarla aynı kabdan yemeye, oturup kalkmakta beis görmeyen hesap kaçkınlığı fırsat bulduğu her yerde tehlike ve tuzaklara, fitne fesada zemin olmayı ihmal etmedi.
Kötülerin elinde, yaman bir silaha dönüşen gerekçenin bu habis karakterinin uyurgezer olduğunu unutmamak gerekir. Habis gerekçelerin, kendini peçelemedeki maharetiyle hukukla dalga geçeceğine, onu askıya alacağına, bireysel ve toplumsal barışı tehdit edeceğine, dünün ders ve tecrübeleri kefalet ve delalet etmektedir. Totaliter, otoriter rejimlere altın çağlarını yaşatan, onları kurumsallaştıranın zıvanadan çıkan gerekçeler olduğunu anımsamak gerekir. Dünyayı kasan kavuran, insana yaşamı dar eden savaş ve çatışmaları besleyen, tetikleyen ve tahrik edenin toplumsal yararlarla inatlaşanın, çelişen, kılıf ve sudan gerekçeler olduğu bilinmektedir. Kuzu postuna bürünen gerekçeye karşı, birey ve toplumun geçmişin sesine kulak vermesi gerekmektedir. “
Evet bizi ürkütüten yer tam da burası; “Kötülerin elinde, yaman bir silaha dönüşen gerekçenin bu habis karakterinin uyurgezer olduğunu unutmamak gerekir.”
Yıllar yılı çağdışı bir anlayışla borçluların evleri talan edildi, evlere saygısızca girildi, geleneklere aykırı olarak ayakkabılar çıkarılmadan, izin almadan evlerin mahrem yerleri  fütürsuzca altüst edildi. Oysa İİK 82. Madde çağdaş bir yaklaşımla yorumlansaydı, inisyatif hukuka aykırı bir biçimde alacaklıya bırakılmayabilir, aileler paramparça edilmezdi. Çağımızda artık sosyal devlet anlayışı egemen, anayasalar devlete bireylerin yaşam haklarını koruma, bireylerin yaşam haklarının önündeki engelleri kaldırma ödevini yüklüyor..Çağdaş toplumlarda borçlu olmak, iflas etmek, borç ödeyememek kişisel bir sorun olmadığı gibi bir namus sorunu da değildir.. Sanayi toplumunda bireyler çeşitli nedenlerle borç ödemekten acze düşebilirler, küresel krizler, ülke krizleri veya serbest rekebet sonucu, serbest rekabetin doğası gereği birileri batmak zorundadır, birileri piyasadan çekilecek, batacak, diğerleri tekelleşecek..Toprağa dayalı üretim sistemindeki gibi batmak, borç ödemekten ecze düşmek bireysel bir hatanın ötesinde toplumsal bir olgudur,pre kapitalist dönemden kalma yaklaşımlarla  borçluyu suçlu gibi görmek çağın gerisinde kalan bir yaklaşımdır.
Bu nedenle yazarın söyleşide dediği gibi gerekçe tarihteki yolculuğunda adalete hizmet ettiği gibi kötülerin elinde yaman bir silaha dönüştüğü de olmuştur..
Dönelim İİK daki değişikliklere…
Bütün işlerin UYAP üzerinden yapılması zorunluluğu
Tasarını 3. maddesi ile, “.. icra ve iflas dairelerinde her türlü iş ve işlemlerde Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sisteminin kullanılması..” öngörülmektedir.. Bütün iş ve işlemlerin UYAP üzerinden yapılması şeffaflığı ve denetlenbilirliği kolaylaştıtacaktır..
İcra ve İflas dairelerinin para ile ilişiğinin kesilmesi
4. Madde
Yasa koyucu İcra ve İflas dairelerinin para ile ilişiğinin olumsuz sonuçlarını tespit ediyor ve 4. Madde ile bu ilişiği kesiyor.. Madde ödemelerin banka üzerinden yapılmasını öngörüyor..


İADELİ TAAHHÜTLÜ MEKTUPLA BİLDİRME YÜKÜMLÜLÜĞÜ
Madde 6
Alacak tutarı en yüksek brüt asgari ücretin altında ise, alacaklı icra takibinden önce ” borçlunun bilinen en son adresine iadeli taahhütlü posta yoluyla meşruhatlı ödemeye davet yazısı göndermek zorundadır. “  Bu davet yazısı gönderilmeden bu tutardaki alacaklar için icra takibi yapılamayacaktır.
EV EŞYALARININ HACZEDİLEMEYECİĞİ
Tasarının kamuoyunca en çok tartışılan maddesi:
 MADDE 9- 2004 sayılı Kanunun 82 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) ve (3) numaralı bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, birinci fıkrasına aşağıdaki (13) ve (14) numaralı bentler ile maddeye aşağıdaki son fıkra eklenmiştir.
 “2. Ekonomik faaliyeti, sermayesinden ziyade bedenî çalışmasına dayanan borçlunun mesleğini sürdürebilmesi için gerekli olan her türlü eşya,
3. a) Para, kıymetli evrak, altın, gümüş, değerli taş, antika veya süs eşyası gibi kıymetli şeyler,
b) Aynı amaçla kullanılan eşyanın birden fazla olması durumunda bunlardan biri,
hariç olmak üzere, borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için lüzumlu her türlü eşya;”
“13. Öğrenci bursları,
14. Diğer kanunlarda haczi yasaklanan mal ve haklar.”
“İcra memuru, haczi talep edilen mal veya hakların haczinin caiz olup olmadığını değerlendirir ve talebin kabulüne veya reddine karar verir.”
Maddenin 2. Fıkrası , “.. Ekonomik faaliyeti, sermayesinden ziyade bedenî çalışmasına dayanan borçlunun mesleğini sürdürebilmesi için gerekli olan her türlü eşya,”   şeklindedir. Bu düzenleme bir anlamda Yargıtayın yerleşik kararlarının yasa maddesi haline getirilmesidir. 3. Fıkranın a bendi ile düzenleme somutlaştırılmıştır. A bendindeki istisna ev eşyaları için de geçerlidir. 3 maddenin b bendi “.. borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için lüzumlu her türlü eşya;”nın haczedilemeyeceği kuralını getirmektedir. Bu düzenleme eski yasaya göre çok daha somut, yoruma ve farklı uygulamaya yer bırakmayacak bir düzenlemedir. Yukarıda açıklandığı gibi yeni düzenleme ile hangi eşyanın haczedileceğine avukat değil gerekçeli kararı ile icra memuru karar verecektir.

YASA GERİYE YÜRÜYECEK Mİ? YASANIN YÜRÜRLÜK TARİHİNDEN ÖNCEKİ İCRA TAKİPLERİ

 Geçici Madde 10- Maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce başlatılan iş ve işlemler hakkında, değişiklikten önceki hükümler uygulanır.
Bu madde yeni düzenlemelerin bütünü göz önünde bulundurularak yorumlanmalı.  Yeni düzenlemeler ile icra işlemleri için bir dizi yeni kural getirilmekte, işte bu kurallar için maddenin yürürlük tarihinden önceki hükümler geçerli olacaktır. Örneğim asgari ücretin altındaki takipler için iadeli taahhütlü mektup zorunluluğu maddenin yürürlük tarhinden sonra geçerli olacaktır. İcra takipleri bu yasanın yürürlük tarihinden önce başlatılsa bile bu değişikliklerin yürürlük tarhinden sonraki uygulamalar için yeni hükümler geçerli olacaktır, aksini düşünmek anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır.

Av. Rahmi Ofluoğlu