Konkordatoda örnek bir mahkeme kararı

Asliye Ticaret Mahkemesi kısmen esasa girerek konkordato talebini ret etti.

ÖZET

Mahkeme, makul güvence veren denetim raporunun Bağımsız denetim teknikleri uygulanarak defter, kayıt ve belgeler üzerinde denetlenme ve değerlendirme yapılarak hazırlanmadığı,

Raporu bağımsız denetçinin imzaladığı, bağımsız denetim firma yetkilisinin imzalamadığı,

Konkordato talep eden şirket ortağı gerçek kişilerin şirketin kredilerine müteselsil kefil olmaları nedeniyle konkordato talebinde bulundukları, borçlu gerçek kişiler tarafından sunulan ön projelerde konkordatonun başarısının borçlu şirketin konkordatosunun başarısına bağlanmakta olup kendilerine özgü konkordato tedbiri ve hedefi içermediği gerekçeleri konkordato talep eden şirket ve şirket ortakları gerçek kişilerin taleplerini HMK'nın 114/2 ve 115/2.maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE karar vermiştir.
 

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/31
KARAR NO : 2019/54

DAVALI : HASIMSIZ
DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 14/01/2019
KARAR TARİHİ : 18/01/2019
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)) davasının dosya üzerinde yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacılar vekili tarafından mahkememize sunulan 14/01/2019 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ''..... Pazarlama Sanayi Ticaret Limited Şirketi'' Ahşap, Orman Ürünleri ve Dekorasyon Sektörünün Öncü Firmalarından olduğunu, . konkordato taleplerinin gerekçelerinde; müvekkili şirketin geçici mali sıkışıklığa girdiğini, hala faaliyetlerine devam etmekle potansiyeli ve iş gücü yüksek bir şirket olduğunu, bu süreç içerisinde dünya ekonomisindeki olumsuz gelişmeler ve kur dalgalanması ister istemez, ülkemizin ekonomisini de etkilediğini, inşaat sektörü ve buna bağlı olarak mevcut ahşap üretim sektörü de olumsuz etkilendiğini ve mevcut inşaat sektöründeki ağırlıklı müşterilerinin ödemelerini geciktirmeye, nakit ödemeleri çek veya senet ile yapmaya, bunun akabinde mevcut siparişlerini dondurmaya ya da kısmi iptal veya tamamen iptallere gittiklerini ve yeni siparişlerin azalması söz konusu olduğunu, 2017 sonu ve 2018 yıllarında sözleşmesi yapılmış olan projelerin maliyetlerindeki artış (hammaddeye gelen +/- %50 artış, kur artışları, nakliye giderlerinin artması, montaj giderlerinin artması, banka kredi faizlerinin yükselmesi ve benzeri maliyet artışları) nedeni ile şirketlerinin 2018 yılını zarar ile kapattığını, sözleşmesi imzalanmış ve ifası gerçekleşmiş projelerden hiçbir şekilde fiyat farkı alınamadığını, şirketlerinin haricinde yaşanan bu ekonomik gelişmeler ve tüm bu olumsuzluklara rağmen, şirketlerinin imzalamış olduğu sözleşmelerdeki tüm yükümlülüklerini yerine getirmeye devam ettiğini ve etmekte olduğunu, mevcut kredi borçları, tedarikçi ödemeleri ve şirketimiz çalışanlarının (taşeronlarla birlikte +/- 200 personel) aylık maaş + SGK prim + vergi gibi ödemeleri aksatılmadan yapılmaya çalışıldığını, ancak şirketin bu olumsuz koşullardan etkilenmesi ve vadesi gelmiş borçların ödenmesinde sıkıntı yaşanılması kaçınılmaz hale geldiğini, bu nedenlerle işletmelerinde ciddi finansal problemler ortaya çıktığını, nakit akışının azaldığını, öz kaynaklar ile finansal döngü sağlanmaya çalışıldığını, ancak öz kaynakların bir kısmının fabrika yatırımlarına daha önceden harcanmış olması sebebiyle banka kredilerinde ve çek ödemelerinde aksamalar yaşanmaya başlandığını, elde olmayan tüm bu olumsuzlara rağmen şirketlerinin ve şirketlerine bağlı 5.000 m2 alana sahip fabrikalarında üretimlerinin (taşeronlarla birlikte) yaklaşık 200 çalışan personeli ile birlikte devam ettiğini, yurt içerisinde inşaat sektörünün tekrar canlanmaya başlaması ve yurt dışından alınacak yeni siparişlerle birlikte 2019 yılının ikinci yarısından itibaren yaşanacak ekonomik iyileşmenin 2020 yılı boyunca da devam edeceği gözetilerek şirketlerinin gelirlerinde artış yaşanması hedeflendiğini, sonuç olarak nakit döngüsünde sorunlar yaşanması neticesinde şirketlerinin taahhütlerine bağlılığına ilişkin piyasa algısı olumsuz etkilenmeye başlanacağımdan, şirketlerinin bu olumsuz algı neticesinde alacaklılarca malvarlığında cebri icra yollarına başvurularak iflasa sürüklenmesi tehdidi öngörüldüğünü, şirket varlıklarının cebri icra yoluyla parça parça satışa konu olması halinde alacaklıların da bu durumdan olumsuz etkilenmesinin kaçınılmaz olduğunu, halbuki şirketin varlık bütünlüğünün korunması hem değerini artırmakta hem de faaliyetlerinin sürdürülmesine imkân sağlayacağını, Konkordato talep etmelerindeki amaçlarını, işletmemizin devamlılığını sağlayarak ülke ekonomisine katkı sağlayabilmek, sosyal refah doğrultusunda istihdam yaratabilmek, başta kredi alacaklıları olmak üzere tüm alacaklılarının çıkarlarını düşünerek tüm borçlarını konkordato ön projelerinde belirlemiş oldukları vade koşullarında son kuruşuna kadar ödeyebileceklerini, müvekkili şirketin borca batık durumda olmadığını, bu nedenle vade konkordatosu talep edildiğini, işbu sebeplere, işletmenin devamlılığını sağlayabilmek, mevcut gelen siparişlere üretim yaparak cevap verebilmek, tüm alacaklıların ve işletmenin sarsılmasını engelleyebilmek adına konkordato sürecinin sağladığı imkanlardan faydalanmak istediklerini, bu sayede şirketin varlık bütünlüğü korunarak yasada belirtilmiş olan amaca uygun olarak faaliyetlerin devamı da sağlanmış olacağını, konkordato projelerinin içerdiği ödeme teklifi, alacaklıların belirli bir vadede alacakların tamamına kavuşma imkânı sağlayacağını, bu nedenle; konkordato hem müvekkili şirket hem de hissedarları adına talep edildiğini, sonuç olarak öncelikle İİK 287/1 Maddesi uyarınca dava tarihinden itibaren geçici mühlet kararı verilmesine ve kararın ilgili yerlerde ilanını, İİK 287/3 Maddesi uyarınca geçici konkordato komiseri atanmasını, İİK 294/1 maddesi uyarınca; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere müvekkiller aleyhine takip yapılmamasını, ihtiyati tedbir ve ihtiyati tedbir kararı uygulanmamasını, teminat mektuplarının paraya çevrilmemesini, müvekkiller tarafından keşide edilen kambiyo senetlerinin ve çeklerin muhatap bankaya ibraz edilmesi halinde bankalar tarafından "Konkordato geçici mühleti verildiğinden işlem yapılamayacağına ilişkin şerh düşülmesine" dair tedbir kararı verilmesini, müvekkillerini bankalardaki hesaplarına gelecek paraların tedbiren hesaba ait banka tarafından mahsubunun önlenmesini, bankaya kredi karşılığı verilen çeklerin tahsil edilmesi halinde kredi taksitlerinden mahsup edilmemesi bu suretle alacaklılar arasında eşitsizliğin önlenmesi yönünden İhtiyati Tedbir Kararı verilerek tahsil edilen çeklerin Komiser denetiminde şirkete ödenmesi için Mahkemece talimat verilmesini ,geçici mühlet karar tarihinden itibaren icra takibi yapılmamasını, ihtiyati haciz kararı verilmemesini faizlerin durması yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesine ve bu kararın adliye tevzi bürolarına ve ilgili yerlere bildirilmesini, akabinde İİK 289 uyarınca kesin mühlet kararı verilerek tasdik edilmesine ve ilgili yerlerde ilanına, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE :
Dava, 7101 sayılı ile değişik İcra ve İflas Kanunun 285 ile devamı maddeleri uyarınca konkordato istemine ilişkindir.
7155 sayılı Kanun ile değişik 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu'nun 286 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi hükmü "Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yetkilendirilen bağımsız denetim kuruluşu tarafından Türkiye Denetim Standartlarına göre yapılacak denetim kapsamında hazırlanan ve konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşeceği hususunda makul güvence veren denetim raporu ile dayanakları."
“Birinci fıkranın (e) bendi kapsamında düzenlenecek raporlar ve bu raporlara dayanak olacak denetimlerde, denetim kuruluşlarının faaliyetleri, hak ve yükümlülükleri, raporların inceleme ve denetimleri, bu raporlar sebebiyle doğacak idari ve hukuki sorumluluk ile diğer hususlar hakkında 26/9/2011 tarihli ve 660 sayılı Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uygulanır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir.” şeklindedir.
Yapılan değişiklikle denetim raporunu hazırlayacak denetim kuruluşlarının faaliyetleri, bu kuruluşların hak ve yükümlülükleri, hazırlanan raporların ilgili kurum tarafından incelenmesi ve denetlenmesi, bu rapor sebebiyle denetim kuruluşlarının idari ve hukuki sorumlulukları ile diğer hususlar hakkında 660 sayılı KHK hükümleri uygulanacaktır. Böylece denetim raporlarını hazırlayacakların çalışma şekli, denetimleri ve sorumlulukları açıkça düzenlenmektedir.
Bu düzenlemeyle, konkordato başvurusunda ibraz edilmesi gereken, bağımsız denetim kuruluşlarınca hazırlanacak olan rapora ilişkin esaslar yeniden belirlenmektedir. Öncelikle raporu verecek denetim kuruluşları daraltılmakta ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yetkilendirilen bağımsız denetim kuruluşlarının rapor hazırlaması öngörülmektedir. Ayrıca raporun niteliği değiştirilmekte ve finansal analiz raporundan makul güvence veren denetim raporuna dönülmektedir. Yine denetimin standardı netleştirilmekte ve raporun Türkiye Denetim Standartlarına göre hazırlanması şart koşulmaktadır. Buna göre Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yetkilendirilen bağımsız denetim kuruluşu tarafından Türkiye Denetim Standartlarına göre yapılacak denetim kapsamında hazırlanan ve konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşeceği hususunda makul güvence veren denetim raporu ile dayanakları konkordato başvurusu sırasında mahkemeye sunulacaktır. Böylece konkordato talep eden borçlu hakkında geçici mühlet kararı verilmesi, borçlunun mali durumunu net bir şekilde ortaya koyan ve konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşeceği hususunda makul güvence veren denetim raporuna dayanacaktır. Kanunun gerekçesine göre "Yapılan değişiklik, borçlu ve alacaklının menfaat dengesinin daha iyi bir şekilde korunmasına katkı sağlayacaktır".
Maddenin gerekçesinde;"...denetim raporunu hazırlayacak denetim kuruluşlarının faaliyetleri, bu kuruluşların hak ve yükümlülükleri, hazırlanan raporların ilgili kurum tarafından incelenmesi ve denetlenmesi, bu raporlar sebebiyle denetim kuruluşlarının idari ve hukuki sorumlulukları ile diğer hususlar hakkında 660 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerinin uygulanması hükme bağlanmaktadır. Böylece konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşeceği hususunda makul güvence veren denetim raporlarını hazırlayanların çalışma şekli, denetimleri ve sorumlulukları açıkça düzenlenmekte ve bu çerçevede hazırlanacak raporla, konkordato talep edenin gerçek mali durumunun mahkeme huzuruna taşınması ağlanmaktadır "denilerek yeni getirilen değişikliğin amacı dile getirilmiştir. Bu amaç konkordato talep eden şirketin gerçek mali durumunun Mahkemece bilinmesidir.
Kanunda ayrıca 660 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmış olup anılan KHK'nın 2’nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde bağımsız denetim " Finansal tablo ve diğer finansal bilgilerin, finansal raporlama standartlarına uygunluğu ve doğruluğu hususunda, makul güvence sağlayacak yeterli ve uygun bağımsız denetim kanıtlarının elde edilmesi amacıyla, denetim standartlarında öngörülen gerekli bağımsız denetim tekniklerinin uygulanarak defter, kayıt ve belgeler üzerinden denetlenmesi ve değerlendirilerek rapora bağlanmasını," şeklinde tanımlanmıştır. Her ne kadar yasa koyucu bağımsız denetimden açıkça söz etmemekte ise de konkordato talep eden şirketin gerçek mali durumunun mahkeme huzuruna taşınması amacına ancak bağımsız denetim veya bağımsız denetime yakın bir denetim ile ulaşılabilecektir.
Yapılan değişiklikle ...bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle belirleneceği hüküm altına alınmış ve karar tarihi itibariyle yönetmelik çıkmamıştır
. Ancak Kanun koyucu kanun maddesinde ve gerekçesinde açıkça makul güvence veren denetim raporunun ne olduğu hususunda açıkça düzenleme yapmıştır. Artık kanunda ve gerekçesinde belirtilen denetim raporunu karşılamayan bir raporu ilgili yönetmeliğin yürürlüğe girmemesi nedeniyle kabul edilmesi veya yönetmeliğin çıkmasının beklenmesi amaca uygun düşmeyecek, kanun koyucunun derhal yürürlüğe girmesini öngördüğü hükmün yönetmelik çıkıncaya kadar uygulanmaması sonucunu doğuracaktır. Kaldı ki Adalet Bakanlığı tarafından çıkartılacak yönetmelik Kanun'a aykırı olamayacaktır.
Somut uyuşmazlıkta, borçlu şirket tarafından makul güvence veren denetim raporu olarak ibraz edilen belge incelendiğinde bu belgenin, yasa değişikliğinden önce istenilen finansal analiz raporundan çokta farklı olmadığı, makul güvence verildiğinin bildirilmesi rapora yasanın aradığı anlamda bir denetim raporu olma özelliği kazandırmayacağı, sözü geçen denetim raporunun konkordato talep eden şirketin gerçek mali durumunu yansıtmaktan çok uzak olduğu, bağımsız denetçi tarafından şirketin, defter, kayıt ve belgeler üzerinden denetim yapıldığının belli dahi olmadığı, şirket tarafından ibraz edilen finansal tablolar incelenerek raporun hazırlandığı, denetim raporuna esas dayanak belgelerin bağımsız denetim firması tarafından rapora eklenmediği, Kanun'da açıkça makul güvencenin denetim şirketi tarafından verileceğinin öngörüldüğü, bu yönde Mahkemece istenilen belge ile denetim sözleşmesinin yine bağımsız denetçinin imzaladığı, bağımsız denetim firması yetkilisinin imzalamadığı, buna göre borçlu tarafından sunulan ve "makul güvence veren denetim raporu " olarak adlandırılan raporun kanunun aradığı anlamda bir denetim raporu olmadığı anlaşıldığından, borçlu şirket tarafından açılan davanın, İİK'nun 286/1-(e) maddesi yollamasıyla HMK'nın 114/2 ve 115/2.maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Yine somut uyuşmazlıkta konkordato talep eden şirket yanında şirket ortağı olan gerçek kişilerin de şirketin kredilerine müteselsil kefil olmaları nedeniyle konkordato talebinde bulundukları anlaşılmaktadır. Borçlu gerçek kişiler tarafından sunulan ön projelerde konkordatonun başarısının borçlu şirketin konkordatosunun başarısına bağlanmakta olup kendilerine özgü konkordato tedbiri ve hedefi içermediği, bu açıdan da ön projelerin uygulanabilir olmasının mümkün gözükmediği, gerçek kişi borçluların, sadece alacaklıların icra tehdidinden kurtulmak amacı ile konkordato talep etmelerinin bu müessesenin amaçlarına uygun düşmediği anlaşıldığından gerçek kişi davacıların davasının bu sebeple reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı ..... Pazarlama Sanayi Ticaret Limited Şirketi'nin 7155 Sayılı Kanunun 13.maddesiyle değişik 2004 Sayılı İİK'nun 286/1-(e) bendi uyarınca konkordato talebine eklenecek belgelerden olan makul güvence veren denetim raporu olarak sunduğu belgenin, yasanın aradığı anlamda bir denetim raporu olmadığı, bu denetime ilişkin dayanak belgelerin sunulmadığı, Kanun'da açıkça makul güvencenin denetim şirketi tarafından verileceğinin öngörüldüğü, bu yönde Mahkemece istenilen belge ile denetim sözleşmesinin yine bağımsız denetçinin imzaladığı, bağımsız denetim firması yetkilisinin imzalamadığı anlaşıldığından bu şirket yönünden açılan davanın İİK'nun 286/1-(e) maddesi yollamasıyla HMK'nın 114/2 ve 115/2.maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Davacılar ...... ,..... ,.... ve .... tarafından açılan konkordato ve geçici mühlet içeren davanın dosyaya sunulan ön projelerde konkordatonun başarısının borçlu şirketin konkordatosunun başarısına bağlandığı, kendilerine özgü konkordato tedbiri ve hedefi içermediği anlaşıldığından HMK'nın 114/2 ve 115/2.maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
4-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨740,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacılara İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2'nci maddesine göre Bölge Adliye Mahkemeleri'nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete'de ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360'ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren on gün içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 18/01/2019

Mahkeme kararını yayına hazırlayanın yorumu

 İİK 287/1 “Konkordato talebi üzerine mahkeme, 286’ncı maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhâl geçici mühlet kararı verir ve 297’nci maddenin ikinci fıkrasındaki hâller de dahil olmak üzere, borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alır” demektedir.

Mahkemenin 286’ıncı maddede sayılan belgelerin eksiksiz olarak mevcut olup olmadığına bakmak yerine makul güvence veren denetleme raporunu içerik yönünden incelemesi bizce yasanın özüne ve sözüne aykırıdır.

Bağımsız Denetleme Raporundaki imzalar

Mahkemenin makul güvence veren denetleme raporunu imzalar yönünden incelemesi, yetkili imzaların olup olmadığına bakması ise şekle yönelik bir inceleme olduğu için yerindedir.

Gerçek kişilerin konkordato ön projeleri yönünden verilen ret kararı

Konkordato talep eden şirketin borçlarına kefil olan ortak gerçek kişilerin ön projelerinin bu kişilerin kaynaklarına dayalı olması mümkün ve gerçekçi değildir. Şirket borçlarına kefil olan ortakların kendi ön projelerini şirketin ön projesine dayanarak hazırlamaları hayatın gerçeğine son derece uygundur.

Ancak şirkete kefil ortakların kefil oldukları şirket borçlarından başka borçları varsa bu yönüyle kendi ön projelerine şirketin kaynakları dışında kalan kaynaklara dayandırmaları gereklidir.

Av. Rahmi Ofluoğlu

Biz

Erkek giyim markası Lufian konkordato istedi Erkek giyim markası Lufian konkordato istedi