Avukatlar geride bırakılan bütün 5 Nisan’ları, geleceğe yönelik umutlarını tazeleyip, hukuk devleti idealine yaklaşmanın aracı olarak kutladılar. Yargının kurucu unsuru olarak savunmanın yerini daha bir pekiştiren gelişim çizgisinin, yargı dünyasına egemen olması için bu günü vesile saydılar. Her 5 Nisan, hukukun üstünlüğü ilkesinin özlem olmaktan umut olmaya evrildiği bir tarih sayfasını ifade etti. Avukatlar 5 Nisanları kutlayıp, biriktirdikleri bilgilerini birbirlerine aktardıkca, adil yargılamanın gerçekleşebileceği, adalete erişimin sağlanacağı aydınlık günlerin daha bir yakın olduğu umuduna kapıldılar.
Bugün 5 Nisan 2011 ve bugün de Avukatlar Günü…
Bugün savunmaya dair umut beslemenin safdillilik, yargı bağımsızlığına ilişkin beklenti içine girmenin naiflik, adil yargılama özlemlerinin de hayalcilik olduğu bir evreyi yaşıyoruz.
·         Savunma hakkının gaspedildiği,
·         Savunmada avukat yok sayılırken,
·         Meslek ve meslektaş saldırıya uğrarken,
·         Hukuk Güvenliği yok edilirken,
biz bu günü kutlayamıyoruz.
Bir ülkede avukatların iletişim özgürlüğü yok ediliyorsa, orada kimse “hukuk devletinden” bahsedemez. Yasaların sır saklamayı “yükümlülük” olarak öngördüğü bir mesleğin mensuplarını bile dinliyorsanız, hukukun bittiği yerdesiniz demektir.
Bir ülkede avukatların yasal olarak saklamak zorunda oldukları belgeleri teslim etmeleri isteniyor, bu uğurda aramalar yapılabiliyor ve teslim etmeyenlerin terör örgütüne destek vermiş olacaklarına dair tehditler savruluyorsa,   hukuk devleti değilsiniz demektir.
Bu tehditler yetmezmiş gibi, Özel Yetkili Savcılar eliyle bir ülkede avukatlar tehdit ediliyor, “hassasiyetle takip ediliyorsa”, hukukun üstünlüğü yok olmuş demektir.
Kutlanmaz o ülkede 5 Nisanlar…
Gizli tanıklar kanıt vasıtası sayılıp, dosyadan gizlilik kararları üretilerek, savunmanın eli kolu bağlanıyorsa kutlayamayız Avukatlar Gününü…
Yargılamada savunmanın mevcudiyetini, kurucu unsur olmaktan çıkarıp mevzuat gereği katlanılması gereken bir unsur olarak tanımlıyor ve öyle algılıyorsanız, kutlayamayız.
Mesleğimize saldırıyorsanız bize bayram değildir Avukatlar Günü… Arabuluculuk adı altında, hukukçu bile olmayanları mesleğimize ortak kılıyorsanız, göz göre göre çifte hukuku yaşama geçirip, cemaat çıkarlarını legalize etmeye çalışıyorsanız nasıl kutlayalımki günümüzü ?…
İnsan Hakları İhlallerini, işkenceyi kötü muameleyi önlemek adına giriştiğimiz “zorunlu müdafilik” kurumunu, ciddiye almayan, angarya anlayışıyla yaklaşıp, “sorunlu müdafiliğe” dönüştüren bir zihniyete karşı kutlanır mı 5 Nisanlar?...
Hacizlerde,duruşmalarda yaptığımız görevlerimiz nedeniyle fiili saldırılara uğrarken, darp edilirken, yaralanırken, ölürken mi kutlayacağız Avukatlar Gününü?...
Onlarca Meslektaşımızın mahpuslarda olduğu 5 Nisan’dan bayram mı olur?
Biz kutlamayacağız bu 5 Nisan’ı…
Geçmişte olduğu gibi, sempozyumlar, paneller düzenleyip, balolarla, şölenlerle, sevinçlerimizi paylaşabileceğimiz bir coşku taşımıyoruz.
Biz bu 5 Nisan’da; olup bitene karşı direnç göstereceğimizi, pahası ne olursa olsun mücadele vermeye kararlı olduğumuzu ve susmayacağımızı haykırıyoruz.
Her şeye rağmen, dirençle sarılacağımız hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkelerinin yaşama geçmesi için, yine hukuk çerçevesinde demokrasiyi savunmaya, sivil dikta heveslerinin karşısında, 133 yıllık tarihin bize yüklediği sorumluluk ile umudumuzu diri tutmaya devam edeceğiz.
Susmayacağız.
                  İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI