ÜLKEMİZDE KAMU OTORİTESİ ACİLEN SAĞLANMALIDIR…
Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde ve Diyarbakır’da üç polis memurunun PKK tarafından katledilmesini nefretle kınıyor, şehitlere rahmet, ailelerine ve Türk milletine başsağlığı diliyoruz. Bu cinayetlerden Suruç’takilerin Polislerin konutlarına yapılan baskın, Diyarbakır’dakinin ise kurulan pusu sonucu işlenmiş olması önceden tasarlandığını göstermektedir.

Yine Kilis’te Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına Suriye tarafındaki IŞİD canilerince açılan ateş sonucu şehit olan askerimize rahmet, yakınlarına ve ulusumuza başsağlığı, yaralılarımıza geçmiş olsun dileğinde bulunuyoruz. Komşu ülkenin iç işlerine uluslararası hukuk ve iyi komşulukla izahı mümkün olmayan biçimde karışmanın trajik geri dönüşlerinin yaşanacağı bir sürece girdiğimiz görülmektedir.

Son dönemde köktendinci terör örgütü IŞİD karşıtlığı üzerinden PKK’nın meşrulaştırılması kampanyasının menfur cinayetler üzerindeki etkisi üzerinde düşünülmelidir.  Irak ve Suriye’deki IŞİD vahşetinin uyandırdığı haklı tepkilerden nemalanmak isteyen ayrılıkçı terör bu durumu uluslararası meşruiyetini sağlamak açısından bir fırsat olarak değerlendirmektedir.

Türkiye’nin ulusal bütünlüğünü hedef alan, emperyalizmin bölgeye yönelik emellerinin taşeronu olarak hareket eden terör örgütünün gerçek yüzünün teşhiri yerine, PKK’nın legal uzantıları ve milis yapılanmalarına yönelik övgü kampanyasındaki artışa dikkat edilmelidir.

Siyasi iktidarın saplantı haline getirdiği ‘Açılım’ aymazlığının ülkede meşru kamu otoritesini işlemez hale getirerek bölgede paralel devlet yapılanmasının önünü açmaktan başka bir işe yaramadığı görülmelidir. Bir an önce terör örgütünün meşrulaşmasına ve pervasızlaşmasına yol açan müzakere sürecine de son verilmelidir.

Ülkede acilen kamu otoritesinin yeniden sağlanması için gerekenlerin yapılacağı, terörle müzakere yerine hukuk çerçevesinde kararlılıkla mücadele edileceği en etkili ve anlaşılır biçimde uygulamaya konulmalıdır. 

Türk halkının bir arada üniter yapı ve ulus devlet temelinde yaşama iradesi, bölünmeye, etnik ve mezhepsel ayrışmaya karşı müşterek tavrı somut biçimde ortaya konulmalıdır.

İstanbul Barosu olarak Fıratsız, Diclesiz, GAP’sız bir Türkiye tasarımını ulusça reddettiğimizi, ulusal bütünlük konusunda üzerimize düşen sorumluluğu duyarlılık ve karalılıkla yerine getireceğimizi kamuoyuna saygıyla ilan ederiz.


http://www.istanbulbarosu.org.tr/