Rahmi Ofluoğlu
Seçime 23 gün kala İstanbul Barosu Başkanlığına sadece bir adayın olması size tuhaf gelmiyor mu?
İstanbul Barosu dünyanın en büyük barosu, 36 bin kayıtlı avukat var. İstanbul Barosu seçimlerine 23 gün kaldı. Baro başkanlığına tek bir aday var; Av. Mehmet Durakoğlu, halen başka bir aday yok, bu size tuhaf gelmiyor mu?
Neden İstanbul Barosu Başkanlığına tek bir aday var?
Mevcut aday çok değerli ve aynı değerde İstanbul Barosu’nda başka bir avukat olmadığından mı?
İstanbul Barosu başkanlığı ve yönetim kurulu üyeliği önemsiz bir makam mı?
İstanbul Barosu yönetiminde olmak değersizleşti mi?
Kocasakal’ın gösterdiği başkan adayından başkasının şansı olamayacağından mı?
Nedeni ne olursa olsun ortada tuhaf, İstanbul Barosu’na yakışmayan bir durum mevcut.
Belki şöyle düşünülebilir?
İstanbul Barosu önemli bir kaleydi, baro başkanlığına Kocasakal seçildiğinde kamuoyunda bazı beklentiler oluştu; Kocasakal dik duruşu ile birçok gerici gelişmeyi durdurabilir.
Kocasakal’ın baro başkanlığı yaptığı üç dönemde Kocasakal’ın dik duruşu neye engel olabildi, hangi gerici, antidemokratik gelişmeyi engelleyebildi?
Kocasakal türbanlı avukata karşıydı, bırakın türbanlı avukatı türbanlı hakimler kürsüye çıkmaya başladı.
Kocasakal arabuluculuğa karşıydı, 25-30 avukatla Conrad Otel’de yabancıların bulunduğu bir toplantıya baskın yaptı, sonuç arabuluculuk yasallaştı ve bu mesleğe en fazla avukatlar rağbet etti.
Bu dönemde avukatlık mesleği daha da kötüye gitti. Adliye girişlerinde avukatlar avukatlık kanunundaki açık düzenlemeye karşın aramaya tabi oldu.
Bütün bu olumsuz gelişmeler karşısında baro yönetimi önemsizleşti, bu nedenle baro seçimlerine ilgi dipte, hiç kimse baro başkanlığına aday olmuyor.
İstanbul Barosu’nun hali Türkiye’nin hali gibi. Türkiye KHK’lerle yönetiliyor, İstanbul Barosu ise Kocasakal’ın göz işaretleri ile… O kime doğru bakarsa o başkan adayı oluyor… İstanbul Barosu KHK ’siz yönetiliyor.
Yukarıda sorduğumuz sorular ve sorulabilecek diğer sorular üzerinde bizce bütün avukatlar düşünmeli ve tartışmalıdır.
