Kime Verelim Kime Vermeyelim?

Bu yazımda basit bir seçmen olarak, 2016 yılı İstanbul Barosu seçimlerine aday olan başkan adayları hakkında eleştirilerimi yazacağım. Hepsinin de bu eleştirileri olgunlukla karşılayacağından şüphem yok. Sonuçta hepimiz avukatız.

Av. Mehmet Sarı- Hukukun Üstünlüğü Platformu

Genç Avukatlara verilecek 3.000 TL destek vaadi

Mehmet Sarı sanırım İstanbul Barosu seçimlerinde kime hitap ettiğinin farkında değil. Yıllarca sağ partilerin bu ülkeye yerleştirdiği sadaka kültürünü, şimdi de İstanbul Barosu’na mı yerleştirmeye çalışıyor? Oldu olacak kışları makarna-kömür yardımı da yapsın, soğukta kalmayalım, aç kalmayalım.

Bu vaat bana sadece vaat olarak kalacakmış gibi geldi. Bu 3.000 TL nasıl finanse edilecek? Genç-yaşlı avukat ayrımı nasıl yapılacak? Diyelim ki 45.000 sicil numarasının üstü genç sayılacak. Şu an bildiğim kadarıyla sicil 55.000 sayısına dayandı. Basit bir matematik hesabı yapalım: 10.000x3.000= 30.000.000 Aylık baronun kasasından çıkacak para otuzmilyon. Bir yılda üçyüzaltmışmilyon. Sizce bu gerçekçi mi?

Avukatlara yeşil pasaport ve CMK ücretlerinde artış vaadi

Yeşil pasaport verme yetkisi veya CMK ücretlerini arttırma yetkisi barolara mı verildi? Kaçırdım mı ben o kısmı? Mehmet Sarı eğer iktidara yakın durduğu için kendisi dışında gelişen konularda böyle vaatler veriyorsa üzgünüm ama az bile veriyor. Benim seçim kampanyama Adalet Bakanı gelse, bırakın yeşil pasaportu tüm avukatlara kırmızı pasaport verirdim.

Peki Mehmet Sarı iktidara olan yakınlığıyla bunlar avukatlara sağlayacak, karşılığında iktidara ne verecek? Oy verirken bunu da düşünmek lazım.

5 Yıl kıdem şartı kalkacak, Silah ruhsatı harçları kalkacak, vergi yükü azalacak Vaadi

Aslında bir önceki maddede yazdığım itirazların aynısını tekrarlayacağım. Mehmet Sarı baronun elinde olmayan yetkilerle bu vaatlerini nasıl gerçekleştirecek, insan gerçekten hayret ediyor.

Böyle bir gücü varsa hiç başkan olmayı beklemesin, seçimi kaybetse de yapsın. Şu hayatta herşey makam mevki değil ki, hayır duamızı alır.

Butik Baro Odası Vaadi

Buna hiç mi hiç anlam veremedim. Butik baro odası hangi ihtiyacı giderecek? Zamanında ihale ile baro odası alan baro ile sözleşme yapan kişiler buna karşı dava açmayacak mı? Yoksa Mehmet Sarı yeni bir, fotokopi ve cübbe kirasından para kazanan kesim mi yaratmaya çalışacak? Takdir sizin.

Avukatlara vekaletname düzenleme yetkisi verilecek vaadi

Acaba bu vaat hangi sorunumuzu çözecek? Noterden çıkartılmış usulüne uygun düzenlenmiş vekaletleri kullanmasına rağmen sahtecilik ve dolandırıcılık iddiasıyla yargılanıp ceza alan meslektaşlardan Mehmet Bey’in haberi var mı? Haberi olsa böyle bir vaatten bahsedeceğini dahi sanmıyorum.

Duruşmaların zamanında başlaması için takip çalışması yapılacak vaadi

Geçen sene bununla ilgili bir çalışma yapmıştım. O zamanlar ne Mehmet Sarı ne de ekibinden kimseden destek gördüğümü anımsamıyorum. Bir şeylerin peşine düşmek için illa makam mevki hedefinin mi olması lazım?

Mehmet Sarı’nın diğer seçim vaatlerine ise diyecek bir şeyim yok. Kim kazanırsa kazansın yapması gereken hatta gecikilmiş şeyler.

Av. Mehmet Durakoğlu-Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu

Seçim broşürünün tamamını okudum. Sanki İstanbul Barosu adayı değil de bir siyasi partinin İstanbul Bürosu açılıyormuş gibi hissettim. Baştan başlayalım:

‘Yarın Silivri’ye gidiyoruz’ denilerek yola çıkılmış, kahramanlıklar yapılmış. Peki kendilerine dava açıldığı zaman, Silivri Cezaevi yolunda, bir lokantada, tüm yönetim tekmili birden oturup, suratlar asık, gözleri yaşlı ‘ahh vaahh yandık biz bittik biz. Şimdi ne olacak? Bizi tutuklarlar mı hepimizi avukatlıktan atacaklar’ diyerek avukat yargılamasından nasıl bihaber olduklarını da yazmışlar mı? Açıkçası ben göremedim. Sanki biraz eksik anlatılmış olaylar.

Geleceğin Avukatları Tehdit Altındadır BAŞLIĞI

Okurken canım hiç bu kadar sıkılmamıştı. Bir cümle var ki evlere şenlik. Avukatlık Sınavı gelmediği için mesleğimizde büyük bir kalite tartışması gündeme gelmişmiş.

Genç avukatlara yapılan açık bir hakaret bana göre. Şayet avukatlık sınavı gelecekse, sadece yeni başlayan avukatlara değil mevcut avukatlara da gelmeli. Topyekün girelim sınava. Bakalım kim geçecek kim kalacak. Böyle bir görüş bir baro başkanına yakışıyor mu? Avukat mesleği son bir kaç yıl içinde mi bozuldu yoksa bunun bu hale gelmesinin sebebi Sayın Durakoğlu gibi yıllardır bu mesleği yapıp mesleğin gelişmesi için en ufak katkıda bulunmamış kimseler mi? Takdir sizin.

Güçlü Baro Güçlü Yönetim BAŞLIĞI

Munzam emekliliği İstanbul Barosu mu getirdi yoksa TBB mi? Baro yönetiminin kendi yapmadığı bir şeyi kendisi yapmış gibi propaganda yapması sizce meslek etiği ile bağdaşır mı?

Avukatlara sağlanan olağanüstü teknik imkan nedir?

Baro servisi geldi evet ama nasıl geldi? İhale mi yapıldı? Pazarlık usulü mü oldu bilen yok. Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde sözleşme istiyoruz veren yok. Şimdi de paralı olmuş. Yıllardır bu yönetim servis mevzusunun ekmeğini yiyor. Sizce de yetmez mi?

Sosyal tesis için de aynı itirazlarım geçerli. Hangi sosyal tesis? Yılda 3 ay kullanılan kışın çıkmak, oturmak mümkün olmayan şu Kanlıca’daki tesis mi? Bu arada onun işletmesini kim aldı bilen var mı? Veya nasıl aldı? Kim ne kazandı?

Adli Yardım hizmetinin şeffaflığından bahsedilmiş. Ben mi bilmiyorum? Bilen varsa söylesin, adli yardımdan hangi başvurular geldi ve hangi liyakata göre hangi avukata verildi bunları görebildiğimiz bir sistem mi var?

Gezi’de 1 Mayıs’ta mücadele vermişler. Gezi olaylarından sonra İstanbul Barosu herkesin elindeki resimleri videoları istemişti. Çağrı yapmıştı. Suç duyurusunda bulunacağız demişti. Ne oldu o işler? Baro bir girişimde bulundu mu? Bunun cevabını biliyorum. Hayır!

Ayrıca bu baroda sadece Gezi’yi veya 1 Mayıs'ı destekleyen avukatlar mı var? Dünya Türkçülük Günü’nde baromuz neredeydi? Yani Türkçüler bu baronun mensubu değil mi?

Bu başlık altında sadece bir cümle doğru. ‘’İstanbul Barosu’nun kamuoyuna yansımayan pek çok başka öyküleri de vardır’’ cümlesi. Evet pek çok öykü var yansımayan, mesela polislere karşı arama olayında tutanak tutulurken bir yönetim kurulu üyesi Sayın Başkan Adayı Ömer Kavili’ye seslenerek ‘evladım, bırak şimdi tutanağı, öyle bir tutanak mı tutulur’ diyerek engel olmaya çalışmıştı. Başkaca öyküler de var.

TBB’nin düzenlediği Çapraz Sorgu Eğitimine gittim. Açılış konuşmasını şu anki ve aday olan yönetim kurulu üyesi Prof. Dr. Serap Keskin Kiziroğlu yaptı. Şöyle bir cümle kurmuştu ‘’ben hiç avukatlık yapmadım ama avukatlara hep özenmişimdir’ yönetimde gerçekten bunların mı olmasını istiyoruz?

Bu ikinci uyarım olacak, avukatları aptal yerine koymayın, herkesin bu yönetim hakkınızda anlatacak çok şeyi var…

Yeni Bir Sosyal Tesis BAŞLIĞI

Bildiğiniz üzere Tüketici Kanunu maket üzerinden satışı yasakladı. Baro binasının inşaat fotoğrafını koyan Sayın Durakoğlu bir kaç aya kadar açacağı sosyal tesisin neden maket fotoğrafını koymayı uygun görmüş? Yoksa yine aptal yerine mi konuyoruz?

Genç Avukatlara Yeni Ufuk'lar Arayacağız: Genç Baro Platformu BAŞLIĞI

Mehmet Durakoğlu kaç yıldır yönetim kurulunda? 10 mu yoksa 15 mi? Neden şu ana kadar yapılmadı? Yine vaat olarak kalacak bir vaat ve yine kandırılıyoruz sevgili avukatlar.

Hiç baro meclisi toplantısına gidip katılmayı denediniz mi? Genç avukatları baro meclisi toplantılarına çağırsanız da yeter, biz de gelip içimizdekileri dökeriz. Tabi soruşturma açmayacaksanız.

Bu arada söz konusu yönetim, en ufak bir eleştiride re’sen soruşturma başlatıp sonra da Ombudsman şikayeti üzerine yine re’sen kovuşturmaya yer yoktur kararı veren bir yönetim. O yüzden zihniyet değişmedikçe genç baro-yaşlı baro diye ümitlenmeyin derim.

Bundan sonrasını okumak ise bana göre vakit kaybı. Birbirinin aynısı cümleler, yakınmalar, sızlanmalar ve sadece bir kesim avukatın faydalandığı çalışmalar.

Mehmet Durakoğlu kaldığımız yerden devam diyor ya hani, bir ara adliyeye gelip avukatlarla konuşup kaldığı yerin neresi olduğunu görse daha iyi olur diye düşünüyorum.

Bir de aklıma gelmişken, Avukatlık Kanunu Yönetmeliği’nin 34.maddesine göre olağan genel kurul çağrısı ile birlikte hesapların, denetçi raporlarının yayımlanması lazımdı? O raporlar nerede sayın Durakoğlu? Geçen seçimdeki gibi son gün dağıtıp kimseye inceleme fırsatı vermeden ibra olmayı mı planlıyorsunuz? Gerçekten bunları yaparak avukatlardan oy mu istiyorsunuz?

Ali Rıza Kaplan-İstanbul Milliyetçi Avukatlar Grubu

Şahsi fikrime göre, her avukat zaten milliyetçi olmalı. Hatta her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı öyle olmalı ama biz Ali Rıza Kaplan’a oy vermedik diye milliyetçi sayılmayacak mıyız? Yani güçlü, özverili bir ekibi olsa da bir kısmını şahsen tanıyıp, sevip saygı duysam da isimden kaybeden bir grup. Çıkış yolu milliyetçilik olan bir meslek örgütü mü olurmuş? Mesleğin sorunlarını mı çözeceksiniz yoksa milliyetçilik mi yapacaksınız? Başka bir siyasi partinin İstanbul Bürosu mu olmak istiyoruz?

Diyelim ki seçildiler, bir takım üyelerinin Facebook veya Twitter hesaplarından paylaştıklarını görüyorum. Mesela yakın tarihte bir üyesi şunu yazmış : ‘’İstanbul Barosun da pkk li avukat istemiyoruz. Destek verenleri de istemiyoruz’’ (noktalama işaretlerine dokunmadan aktardım.)

Daha Türkçemizi doğru kullanamayan bir milliyetçilik anlayışı düşünün. Ayrıca PKK’li avukatlar varsa gösterin delillerinizi, verin Cumhuriyet’in Savcılarına, gereken neyse yapsınlar. Avukatlıktan atmayı bırakın, memlekette bir gün yaşatmayalım.

Bana öyle geliyor ki, bu ekip yönetime gelirse (hepsi aynı fikirde midir günahını almayayım) avukatları çok zor günler bekliyor olacak. Sırf aldığınız davalardan dolayı sizi terörist olmakla suçlayan bir yapı düşünün.

Bana sorarsanız Türklük, Haliç Kongre Merkezi’ne sığmayacak kadar büyük bir ülkü ve bir meslek örgütünün de işi değil.

Oy verip vermemek sizin tercihinizdir.

Ömer Kavili-Avukat Hakları Grubu

İstanbul Barosu Avukat Hakları Merkezi’nin kurucusu.

Adeta tek kişilik ümmet gibi bir adam. Çalışıyor...

Sağcı, solcu, Kürt, Türk ayırmadan her avukatın davasına koşturuyor.

Daha ne olsun?

Geçen sene de yönetimin tek taraflı kararı doğrultusunda Avukat Hakları Merkezi’nden kapı dışarı edildiğini de söylemeden geçmeyeyim.

İnsanlar soruyor: afişi yok, listesi yok, vaadi yok bu nasıl aday diyorlar.

Ben söyleyeyim, afişi de var listesi de vaadi de. Yaptıkları yapacaklarının teminatıdır daha ne olsun?

Kendisinin arkasında bir siyasi parti veya baronun sınırsız kaynakları yok maalesef. Avukat Hakları Grubu(AHG) isimli çiçeği burnunda, salt avukat sorunları için örgütlenmiş gönüllü insanlar var. Herkes işinde gücünde. Kısıtlı bir bütçe, kısıtlı imkanlar ama gönüllülük esası geçerli.

Afişleri de konuldukları gibi yerlerinden sökülüyor. Yani sadece afiş asmak yetmiyor, afişlerin başında duracak, bildiri dağıtacak hostes hanım kızların, beylerin de olması gerekiyor. Baro siyasetini bu hale getirenler utansın ne diyeyim.

Şimdi soruyorum size:

Şu ana kadar kendisinden yardım isteyip de yüzüstü bıraktığı bir avukat var mı?

Veya Kavili’nin bireysel çabaları sonucu avukat hakları konusunda pek çok yol alındığını kim inkar edebilir? Hem de arkasında duran bir yönetim olmadan.

Öyle bir yönetim ki, ne yol gösteriyor ne yoldan çekiliyor.

Bunlara rağmen Kavili uğraşıyor, didiniyor. Neden yapıyor? İnanın bende bilmiyorum ama adam çalışıyor.

Şahsi fikrim, Av. Ömer Kavili’den başka oy verecek aday göremiyorum.

Bazı arkadaşlar soruyor, kime oy verelim diye.

Kime oy verirsen ver yine duruşmana Kavili gelecek sevgili meslektaşım.

O yüzden Allah’ın emri, peygamberin kavliyle #oylarkaviliye !


Av. Erdost Balcı