Adaletbiz / Yeşim Turan;    2010 Seçimlerini nasıl değerlendirirsiniz?

Av. Muammer Aydın;  2010 seçiminde, Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubunun bütün ilkelerini çiğneyen, o ilkeleri hiçe sayan, Aday Saptama kurultayına , ön seçime girmeyen, 9-10 kişilik bir azınlığın tayin ettiği bir başkan adayı ve yönetim adayları seçime girdi. Bu arkadaşlar önce ilkenin demokrasi anlayışı ile bağdaşmayan bir şekilde, tepeden inme yöntemlerle seçime girdiler.  

Ümit Hocanın  televizyonda çokça görünmesi, hocalığı da gençleri cezbetti.

ÇAG ve KAV grupları kendi adaylarını beğenmedikleri  için onlara oy vermediler. KAV bir önceki dönem, bayan adayı ile 2400 oy almıştı. 2010 seçimlerinde 1300 oy alabildiler.  ÇAG adayı 3.250 oy aldı, ÇAG ve KAV’dan eksilen bu oylar Ümit Hocaya gitti. Ümit Hoca KAV’dan ve ÇAG’dan çok önemli oranda oy aldı. Biz 4520 oy aldık, onlar 5.980 oy aldılar. Bizi destekleyen meslektaşlarımız  ilkelerimize sadık kişilerden oluşmuştu,  onların oyları ise yüzergezer oylardır. Dolayısıyla, 2010 seçimlerinde ÖNCE İLKE ÇAĞDAŞ AVUKATLAR GRUBUNU  yani bizi bölerek  seçime girdiler beklemedikleri halde, ”eyvah kazandık”  demelerinin tek sebebi budur…

Adaletbiz / Yeşim Turan;    Beklemiyorlar mıydı?

Av. Muammer Aydın;  Hayır, beklemiyordu çünkü bu grubun  asıl amacı seçimi kazanmak değildi, Av.Muammer Aydın’a seçimi kaybettirmekti. Karalama kampanyalarının sebebi de buydu.

Adaletbiz / Yeşim Turan;   Sizce İki önce ilke arasındaki fark nedir?

Av. Muammer Aydın;

FARKIMIZ,  “ SANDIK VE DEMOKRASİ ” 

Biz seçime, yani demokrasiye inanıyoruz. Önce ilke kurulduğundan beri, 1997’den beri  bütün adaylarını ön seçimle belirler. Geçen dönem bizden ayrılan ve önce ilke olduğunu iddia eden  yönetimdeki grup  Aday Saptama  Kurultayına yani ön seçime inanmıyor. Adaylarını demokrasi dışı yöntemlerle  masa başında tespit ediyor.

Ben şimdi soruyorum, bir avukat  meslektaşımız bu arkadaşlara gitse “ben yönetime aday olmak istiyorum”, “baroya hizmet vermek istiyorum” dese, bu avukat meslektaşımıza böyle bir şans verilir mi?  Verilmez çünkü  kendilerinden başkasını aralarına almıyorlar ve ön seçim yapmıyorlar, avukat nasıl aday olacak ki?

Biz ise geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da ön seçim yaptık, adaylarımızı ön seçimle belirledik. Biz 2012 Haziran ayından beri avukatlara çağrı yapıyoruz, gelin, aday olun önseçime girin diyoruz. Bu dönem Başkan adayı  haricinde 22 kişi aday adayı oldu, yönetim için 9 aday adayı çıktı, disiplin için 7, denetleme için 6 aday adayı… Bunlarla seçim yaptık. 6 tane yönetim kurulu adayı , 3 tane disiplin,  3 tane denetleme kurulu adayı seçildi.  Yönetimde 4, disiplinde 2 kontenjan kullanacağız. Denetleme kurulunun tamamı ön seçimden seçilerek çıktı, denetlemede kontenjan yok, çünkü bu arkadaşlar başkanı ve yönetimi yani bizleri denetleyecek kişilerdir.

Görüldüğü gibi bizim ilkesel farklılığımız var, biz demokrasiye inanıyoruz.

Ben, Ümit Kocasakal ve grubunu, bu yapılanlardan dolayı Önce İlke grubundan olarak kabul etmediğimi daha önce de ifade etmiştim. Hiç kimse hakkı olmadığı halde başkasının adına ve markasına sahip çıkmasın , çalmasın, böyle bir durumda hiç kimse ben demokratik davranıyorum demesin, eğer ortada demokrasi varsa; Önce İlkenin kurallarına riayet ederlerdi ve ön seçime girerlerdi.  Herhangi bir meslektaşımın o gruba gidip aday olma imkânı yoksa eğer, demokrasiden, hukuktan, saygınlıktan bahsedemezler. Herkese hukuk dersi verirlerken, kendilerine ne yaptıklarını hatırlatmak istiyorum.

FARKIMIZ, “BİZ DÜRÜST VE İLKELİYİZ” 

İkinci farkımız, biz onlara göre daha ilkeliyiz, biz onlara göre daha dürüstüz, biz onlara göre baronun ve grubun ilkelerini, baronun kamunun menfaatlerini daha ön planda tutuyoruz. Onlar baronun ve avukatların menfaatlerini ön planda tutsalardı; sadece baroya bir sosyal tesis aldık diyebilmek adına gidip o kadar parayı değmeyen bir yere, 6 milyon TL olarak  yatırmazlardı. Sonra da oraya 2 milyon TL daha para harcayıp da Toplam 8 milyon TL. harcayarak Kanlıca veya çevresindeki vatandaşlara düğün salonu yapmazlardı. Dikkat edin! Ben Avukatlardan bahsetmiyorum, vatandaşlardan bahsediyorum. İstanbul Barosu’nun avukatlık yasası ile yüklendiği  vatandaşlara spor tesisi ve düğün salonu yapmak gibi  böyle bir görevi yoktur.

Bu arkadaşlarımız Türkiye Barolar Birliğine müracaat ederek baro bahçenin yanındaki alanı almaları için talepte bulundular, buraya yazdıkları  yazının örneğini aldım. Diyorlar ki; “bizim aldığımız bu yer, sosyal tesis olmaya elverişli değildir. Yanındaki alan  sosyal tesis olmaya elverişli havuz ve daha birçok spor dallarıyla ilgili alanlar yapacağımız bir yerdir. Bu yeri  4.500.000.- USD bedelle satın alın, bize verin”.

TBB gerekli incelemeyi yaptı, oranın uygun olmadığına karar verdi ve taleplerini ret etti.

Adaletbiz / Yeşim Turan;  TBB’nin red kararı, Kadri Markoç’un kullandığı red oyuyla çıktığı söyleniyor ne düşünüyorsunuz?

Av. Muammer Aydın;   Bu doğru değil Kadri Markoç’un da herkes gibi bir oyu var. Herkes oyunu kullanırken kendi inisiyatifi ve kendi düşünce yapısına uygun olarak kullanır. İlk yeri alırken oranın gerçekten böyle bir işe yarayıp yaramayacağının hesabını dahi yapmadan alan ve oraya 6 milyon TL veren yönetimin, şimdi TBB’den,  yanındaki yeri alın “biz burayı halka açık spor kompleksi ve otopark alanı yapalım. Aldığımız yer bunlar için yeterli değil, imara kapalı  ” diye talepte bulunmalarına ne diyorsunuz?

Sözü edilen yeni satın alınması istenilen yerin rayiç değeri 5.200.000 dolarmış, fakat onlara 4.500.000 dolara vereceklermiş, satıcı 700.000 dolar onların hatırına ıskonto yapıyormuş, Bu gerçekçi olabilir mi? Hiç kimse hatıra böyle bir indirim yapmaz.

Bu yerin 1 sene önceki fiyatı 2,5 milyon dolarmış, ilanları varmış. Bu yüzden Barolar Birliği bütün araştırmalarını yapmış, gerekli fizibilite raporlarını hazırlatmış ve yapılan yönetim kurulu oylamasında da uygun olmayacağını karar vererek talebi reddetmiştir. Buradaki 5 olumlu oyun 2 si de İstanbul Barosu avukatları Berra Besler ve Celal Ülgen’e aittir. Bu arkadaşların gerekçesiz kabul oyu vermesinin nedeni sadece İstanbul Barosu Avukatları olmalarındandır. Ret oyu verenlerin ise geniş açıklamaları ve oldukça mantıklı  red gerekçeleri var. Kaldı ki bunun sorulması gereken yer de bana göre TBB’dir.

İstanbul Barosunun TBB’liğe yazmış olduğu dilekçede şöyle diyor:

“Baro Bahçeyi, 3 milyon 250 dolara satın aldık. Gerekli düzenlemeler yapılarak, Baro Bahçe meslektaşlarımızın ve halkımızın hizmetine sunulmuştur. Bu tesisin bitişiğinde olan yer satışa çıkarılmıştır. Yapılan görüşmelerde arazinin 5,2 milyon dolar bedelle satışa çıkarılacağı, taliplerinin olduğu, fakat tarafımıza 4,5 milyon dolara satılabileceği ifade edilmiştir. Hemen bitişiğimiz olan bu alan mevcut tesisimizden 750 metre kare daha büyük olduğu gibi, içinde 200 metre kare tabanlı yani 4 kat, 800 metre kare bir bina yapılabilecek bir yerdir. Bu yerin tesisimiz açısından stratejik bir konum ve önemi mevcuttur. Gerçekten alındığı takdirde buraya açık yüzme havuzu, futbol, basketbol, tenis sahaları yapmak suretiyle meslektaşlarımız için gerçek bir spor kompleksi yapmak mümkün olduğu gibi, içinde yapılacak bina da konaklama dahil çeşitli amaçlarla kullanılabilecektir. Üstelik bunlar gerçekleştirilinceye kadar otopark olarak da kullanılabilecek olmakla önemli bir işleve sahip olabilecektir,  dar bir sokakta otopark önem kazanmaktadır. Bu alanın başkası tarafından alınması halinde bunun olumsuz sonuçları olabilecektir”.

Görüldüğü gibi yönetimin kendisi  bile satın aldıkları mevcut yerin, kendi planlarına ve amaçlarına uygun olmadığını ifade ediyorlar. Madem o kadar dar alanlardı niye aldınız, madem o kadar dik bir yerdi niye aldınız, madem imarı yoktu, kullanım alanı azdı, şimdi daha fazla imar alanı olan yer var diyorsunuz, o zaman orayı neden aldınız?  Yani kısacası İstanbul Barosu için bu yatırım uygun bir yatırım değildir…

AVUKATLARIN ÖNCELİKLİ İHTİYACI SPOR KOMPLEKSİ DEĞİLDİR !

Bir diğer konu; spor kompleksi  yapacağız diyorlar. Avukatların spor komplesine mi ihtiyacı var? Tabiki her insan gibi vardır ama, Barolar Birliği ya da İstanbul Barosu avukatların spor ihtiyacını karşılamak zorunda mı, böyle bir öncelikli görevi mi var,  avukatlık yasası yönetime böyle bir görev mi vermiş?  Hayır vermemiş. Avukatlık yasası Baro ‘ya mesleği ve meslektaşı geliştirmek diye görev vermiş. Avukatlık yasası, avukatların mesleki sorunlarının giderilmesi için barolara görev vermiştir. Bunu da yaparsınız, böyle bir imkân varsa, ucuzsa;  satın alır yaparsınız avukatlarımız için yaptık, yapıyoruz dersiniz. İstanbul Barosunun görevi halka spor kompleksi yapmak mıdır? Bunun anlaşılır bir tarafı yoktur.

TBB Sosyal Yardımlaşma Fonu’nun da tahsis ve kuruluş amacı bu değildir. Daha birçok baronun binası yokken, eksikleri ve sorunları varken İstanbul Barosunun halka açık spor kompleksine 9 milyon TL para vermesinin kabul edilebilir hiçbir yanı yoktur.

İstanbul barosunun birçok yerde sosyal tesise ve huzur evine ihtiyacı var, Kazım bey döneminde başladığımız, benim dönemimde devam eden çalışmalarımız vardı, mevcut yönetim hepsini kenara attı. Niye şehir içinde uygun yerlerde sosyal tesis ve huzur evi yapmıyorlar da halka spor komplesi yapıyorlar? Halka Spor Kompleksini yapmak belediyenin, hükümetin, bakanlığın görevidir,  İstanbul barosunun görevi değildir. Bu yüzden satın aldıkları Baro Bahçe de doğru bir yatırım  değildir.

Baro Bahçeyi İstanbul Barosu’nun işletmesi de doğru değil. Dün aldığım bir telefon beni çok üzdü baro bahçeye ailesiyle giden bir avukat arkadaşım çocuğu ile beraber zehirlenmiş, kendisine su diye verilen şişeden içmiş oldukları bulaşık makinesi deterjanı yüzünden hastanelik olmuşlar. Bu haber Baro ‘ya ulaştığında, kimse ilgilenmemiş, bu kabul edilemez bir durumdur. Sayın baro yetkilileri mağdur olan meslektaşımızı arayıp “orada çalışanlar profesyonel eleman değiller, bu yüzden yanlışlık olmuş ve kusura bakmayın” diye açıklama yapmışlar.  Böyle bir olayın ve açıklamanın kabul edilebilir bir tarafı yoktur. Ben, Baro bahçenin işletmesinin de Baro tarafından yapılmasını  da uygun bulmuyorum. Bence profesyonel bir ekibe verilmiş olması gerekirdi. Ancak mevcut yönetim bu yolu seçmemiş, kendi çevresinden elemanlar alarak onlara iş imkânı sağlamıştır.

MEVCUT YÖNETİM KENDİ ÇEVRESİNE İŞ OLANAĞI SUNMUŞTUR

Sadece Baro Bahçe değil, 2 yıl içerisinde İstanbul Barosu’na 20 adet personel alınmıştır. Üstelik bu personellerin geçerli, yeterli vasıfları olmadığı halde. Ben yönetimdeyken sadece 2adet personelin işe alımını gerçekleştirdim. Bu kişiler de üstelik  avukattı. Şu anda İstanbul Barosu’nda ise tanıdık ve hatır için alınan personeller bulunuyor. Bizim farklarımızdan biri de budur.

 TBB’nin İstanbul Barosu Avukat Hakları Merkezine aldığı arabaları şuan tam randımanlı olarak kullanamıyorlar, bunları yönetim kurulu üyelerinin kullandığı şikayetleri geliyor.  

Adaletbiz / Yeşim Turan;   Sizin döneminizde var olan projelerinizden yarım kalan ve tamamlanması gereken bir projeniz var mıydı, varsa mevcut yönetim bunlara sahip çıktı mı?

Av. Muammer Aydın;   Mevcut yönetim, benim dönemimde yaptığımız hiçbir projeye sahip çıkmadı, devam etmedi. Kazım Kolcuoğlu döneminde başlayan huzurevi projesine, ben devam ettim ve yarım kaldı. Onlar buna devam etmediler. Baro binası için Esentepe projemiz vardı. Esentepe projesiyle ilgili bir sıkıntı olmuştu ve davalar açmıştık, o davalardan birini kazandık, diğeriyle ilgili hiçbir bilgi alamadım. Esentepe projesi gerçekten kıymetli bir projeydi, tam da İstanbul Barosu’na uygun bir binaydı, ama arkadaşlarımız buralara bakmıyorlar, buralarla ilgilenmiyorlar. Bunlarla ilgili olarak Avukat kamuoyuna açıklama yapmıyorlar.

Adaletbiz / Yeşim Turan;    Siz bir dönem önce Baro Başkanıydınız ve 2 yıl Baro Başkanlığı görevinde bulundunuz, üzerinden 1 dönem geçmesine rağmen neden tekrar Baro başkanı olmak istiyorsunuz, yapmak isteyip yapamadıklarınız ya da eksik kalan projeleriniz mi oldu?

Av. Muammer Aydın;   Biz muhalefet etmeleri sebebiyle dönemimizde  hiçbir şey tamamlayamadık, bütün projelerimiz ya yarım kaldı ya da muhalif arkadaşlarımız tarafından kabul edilmedi. Şuanda yönetimde olan ve o dönem benimle çalışan  yönetimdeki arkadaşlarımızın çoğu bize muhalefet etti. Yönetimde biz 6 kişi, onlar 5 kişi olarak devam ederken; Ufuk Özkap’ın onların tarafına geçmesiyle biz 5  kişi onlar 6 kişi oldu ve biz bundan dolayı hiç çalışamadık. Dolayısıyla yapmak istediklerimizin hiç birini tam ve gereği gibi yapamadık, yaptırmadılar. Çalışmamıza izin vermediler, hatta divanı değiştirmek istediler ve 2,5 ay baroyu kilitlediler. Bu işin arkasındaki isim Kazım Kolcuoğlu’dur. Handan Hanım, Berrin Hanım, Turgay Bey, Hüseyin Bey, Ufuk Bey ve şimdiki başkan Ümit Kocasakal, bu altı kişi, İstanbul Barosu’nda çalışmamamız için ellerinden geleni yapmışlardır. Ona rağmen yine de iki yıl içinde başarılı çalışmalar yaptık.

Bu da yetmezmiş gibi ÖNCE İLKE ÇAĞDAŞ AVUKATLAR GRUBUNU bölüp karşımıza geçtiler ve seçimlere girdiler. Üstelik ön seçime girmeden… Bu yüzden İstanbul Barosu ve meslektaşlarım için yapmamız  gereken çok şey olduğunu düşünüyorum.

Adaletbiz / Yeşim Turan;   Sizce şuan ki mevcut yönetimin eksiklikleri neler?

Av. Muammer Aydın;   İlk başta, avukata yakın değiller, sadece  yönetim kurulundalar ama sadece bu kadar. Avukatlar aradığı zaman Ümit Hoca’ya, yani İstanbul Barosu Başkanına ulaşamıyorlar.  Birçok meslektaşım şikayet ediyor ve  “biz ümit hocaya ulaşamıyoruz” diyorlar.

Çünkü   Avukat olmayan, avukatın halinden anlayamaz.  

Ben İstanbul Barosuna 8 yılımı verdim, hiçbir saniyesini kıskanmadım ve hep daha çok çalıştım. Benim eşim avukat, kızım avukat, oğlum avukat, kendim avukatım… Ümit Hoca  ise akademisyen. Ümit Hocanın fiili avukatlığı yok,  fiilen avukatlık yapmayan birinin de İstanbul Barosunu yönetmesinin doğru olmadığını düşünüyorum.   

Adaletbiz / Yeşim Turan;   Hiç takdir ettiğiniz bir projeleri olmadı mı?

Av. Muammer Aydın;   İstanbul Barosu’nun görevleri içerisinde olan hiçbir projelerini görmedim.

Adaletbiz / Yeşim Turan;   Mevcut Yönetim 2 yıl içerisinde sağlıkla ve adliye önlerinden kalkan servislerle ilgili 2 önemli projeye imza attı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Av. Muammer Aydın;  Mevcut yönetimin Sağlıkla ilgili hiçbir projeleri yoktur. Alman Hastanesiyle yapılan anlaşma İstanbul Barosu’nun yaptığı bir anlaşma değildir. Bu anlaşma Türkiye Barolar Birliği’nin yaptığı bir anlaşmadır.  Şu andaki İstanbul Barosu yöneticilerinin  bu anlaşmaya bir gram katkısı yoktur. Bu proje önceki dönemden başlayan bir projeydi ve o zaman biz Barolar Birliğinden talepte bulunarak  dedik ki “gelin  pullardan gelen bize ait kısmın parasını bize verin bu işi biz yapalım, İstanbul’daki hastaneler ile anlaşalım” ya da avukatlar direkt hastaneye yatsın çıksın parasını TBB doğrudan ödesin, ya da İstanbul Barosu ödesin” dedik.  Bu proje benim dönemimde de takip edildi, TBB görevlileri ve yönetimi de bu konuyu yakınen bilirler zaten, bu proje İstanbul Barosu’nun talebi ile  TBB tarafından hayata geçirilmiştir, ancak  anlaşmayı yapan TBB’dir ve bu talebi de şimdiki mevcut yönetim yapmamıştır, biz yaptık. Onlar sadece imzasında  hazır bulundular.

ALTUR servislerine gelince;  ALTUR,  Av. Kemal Aytaç’ın müvekkiliydi, proje de geçen dönemdeki onun projesiydi ama ALTUR servisleri yerine İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’ne müracaat edilemez miydi?

Adaletbiz / Yeşim Turan;   Edildi, ama olumsuz sonuç aldılar, Kadir Topbaş ile görüşülmüştü…

Av. Muammer Aydın;  Ben böyle bir açıklama duymadım,bilmiyorum. Bunu açıklamadılar, beyan etmediler ve bu konuyla ilgili kimseyi bilgilendirmediler. İstanbul Barosu sitesinde, biz müracaat ettik; ancak olumsuz yanıt aldık diye açıklama yapmaları gerekirdi. Başvuru yaptık, olumsuz sonuç aldık diye resmi web sitesinde açıklama yapılsaydı  eleştiri konusu olmazdı.

Biz  dönemimizde avukat bilgi bankasını yapmıştık, şimdiki mevcut yönetim baro bilgi bankası yaptık diye açıklamada bulundu . Zaten vardı yeni neyi yaptılar anlamadım…. Sade bir avukata soralım; 2 yılda İstanbul Barosundan ne bekliyordunuz, neler  aldınız?

Servisleri kullanmayan bir avukatsa vereceği cevap sadece bir hiç olacaktır.

Adaletbiz / Yeşim Turan;   Bir ön seçim yaptınız, ve şuanda Yönetim Kurulu Adayı olarak listenizde bulunan ve Genç baro Gazetesinin sahibi olan Av. Nejat Kazan, yine Genç baro isimli internet haber sitesinde, mevcut yönetimle ilgili çok ciddi iddialarda bulundu. Adliye önlerinden kalkan Altur servislerinden tutun, Baro Bahçenin alınmasına kadar… Siz öncelikle bu iddialara katılıyor musunuz?

Av. Muammer Aydın;   Nejat Kazan yönetim kurulu listemizden seçilerek çıkmıştır. Listeye girmesi   hatta aday olması tamamen kendi insiyatifidir. Dolayısıyla herkes gibi aday olacağım dedi ve aday oldu. Sonucunda da seçildi. Bu yüzden kimsenin söyleyecek bir sözü yok. Nejat Kazanın yapmış olduğu haberlerin çoğunu bilmiyorum, bir gerçeğe dayanıyorsa, ispat etme şansı varsa hepsine katılıyorum.     

Adaletbiz / Yeşim Turan;  Bir baro başkanının ya da yönetim Kurulunun bu şekilde yargılar ve iddialarla karşılaşmaması için nasıl bir işleyişi olması gerekiyor? Seçildiğiniz takdirde ve bu tür işler yapmanız söz konusu olursa, söylentileri engellemek için ne tür tedbirler alırdınız?

Av. Muammer Aydın;  Öncelikle kesinlikle şeffaf olmalı. Biz seçilirsek, meslektaşlarımız bütün kararları bilecekler, biz sitemizde ilan edeceğiz. Eski dönemimde benim de eleştirildiğim oldu,  bir yöneticinin her tasarrufunun beğenilmesi mümkün değildir, tabiiki beğenmeyenler de olacaktır; ancak ben bu durumdakileri bizzat kendim aradım ve açıklamalar yaptım.  Tatmin oldu, ya da olmadı ,ama ben bir hukuk kurumunun başkanı olarak meslektaşımın sorunuyla, ya da aklına yatmayan konusuyla ilgilendim. Benim bilgim dâhilinde olan,  bana ulaşan, gerçekten ciddi gördüğüm her eleştiri için avukat arkadaşlarımızı arayıp, onları bilgilendirdim.  Üstelik avukat arkadaşlarımı çoğu zaman bizzat kendim aradım. Sadece başkanlık dönemimde değil, 8 yıllık baro çalışmalarımda baroya gelen herkesin sorununu çözmeye çalıştım, çoğunu da çözüp göndermişimdir, bu kadar iddialı konuşuyorum.

Adaletbiz / Yeşim Turan;  Bütün gruplar adaylarını aşağı yukarı belirlemiş durumda. Mevcut yönetimin de çok değişmeden seçime gireceği düşünülürse, yarışacağınız adaylar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Av. Muammer Aydın;

 

SEÇİM ÖNCE İLKE ÇAĞDAŞ AVUKATLAR GRUBU VE

ÜMİT KOCASAKAL ARASINDA GERÇEKLEŞECEKTİR.

 

Av. Rıza Saka ve Av. Filiz Kerestecioğlu’na başarılar diliyorum. Ama 2 grubunda bana göre kazanma şansı yok. ÇAG’da bir birleşme var, ama bu birleşme sadece kendilerine kaybettiği oyları geri verecektir. Bu oylar bu seçimde artık Ümit Hocaya gitmeyecektir. Av. Filiz Kerestecioğlu gerçekten sevdiğim ve saydığım bir meslektaşımdır, benden önceki dönemde barodaki çalışmalarını,  kadın haklarıyla ilgili mücadelesini, avukatlık mesleğiyle ilgili yaptığı çalışmalarını biliyorum. Kendisine başarılar diliyorum.

 Fakat her iki grubunda alacakları yaklaşık oy oranları tahminen biliniyor. Dolayısıyla seçim Ümit Kocasakal ile Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu Başkan adayı olan Av.Muammer Aydın arasında geçecektir. Aynen geçen sene olduğu gibi…ama bu sefer biz kazanacağız.

7 AY SONRA İSTANBUL BAROSU’NDA TEKRAR GENEL KURUL OLABİLİR!

Eğer bu seçimi Ümit Kocasakal ve grubu kazanırsa, Ümit Hoca’nın 6-7 ay sonra profesörlüğü gelmektedir. Profesör olduğu takdirde tam gün yasasından dolayı Baro Başkanlığı’ndan istifa etmek zorunda kalacaktır ve İstanbul Barosu tekrar başkanlık için olağanüstü seçime gidecektir. Diğer bir ihtimal de Ümit Hoca Profesör olmaktan vazgeçecektir. 

Adaletbiz / Yeşim Turan;  Siz Yönetime gelirseniz neler yapacaksınız?

Av. Muammer Aydın;   Biz ilkelerimizin hayata geçmesi,  avukatın ve avukatlığın yükselmesi, yücelmesi ve özellikle yargının kurucu unsuru olması noktasında çok büyük emekler harcadık ve harcıyoruz. Bundan sonra da bunu harcayacağız. İstanbul Barosu’nun her kuruşunun gerçekten avukatlar için harcanması konusunda emek verdik ve yine vereceğiz, ama halka spor kompleksi yapmayacağız. Halk benim için  çok önemli ama halka spor kompleksi yapma görevi baronun görevi değil.

Adaletbiz / Yeşim Turan;   Başkan olursanız Baro Bahçe ne olacak?

Av. Muammer Aydın;   Alınmış bir yer tabiî ki kalır. Azami ölçüde kullanılabilir alanı ve kullanılabilir şekli ne ise o şekilde değerlendirilir.

Adaletbiz / Yeşim Turan;   Yandaki diğer yeri almak ister misiniz?

Av. Muammer Aydın;   Hayır almam. Hayır, kesinlikle almam. Kesinlikle talepte bulunmam. Çünkü yan taraftaki yerin yatırım olarak orası için uygun olduğunu düşünmüyorum. Ancak alınması zorunlu hale gelirse, İstanbul Barosu avukatlarına faydalı olacağına inanırsam ve yönetim kurulundan da böyle bir talep gelirse bakarım. Ancak şunu açıkça söylüyorum, bugünkü gerekçeler aynı o gün de varsa ben oraya dönüp bakmam bile. Böyle bir yere o parayı harcayana kadar İstanbul’un içerisinde işinizi görecek o kadar çok yer var ki….

Kanlıcaya kaç avukat gitmiştir. Genel görüntüyü beğenmiş olabilirler, ancak yağmur yağdığı zaman o 70 metre kareye kaç avukat sığınabilir, çok merak ediyorum. Ya da kışın kaç meslektaşımız oraya gidebilecek. İddialı söylüyorum; Baro bahçeye 1 yıl içerisinde 1000 tane avukat arkadaşım  gitmez. O zaman; Baro bahçenin meslektaşlarımız açısından hikmeti nerede kalıyor? Sadece parası olan herkes gibi baronun da parasını verdiği ve halkın hizmetine sunduğu bir düğün salonu veya yağmursuz ve iyi havalarda gidilecek bir yer… kötü havalarda  burada piknik bile yapamazsınız.

Sadece ve sadece seçim kazanmak ve ilk defa biz bir sosyal tesis aldık demek için böyle bir alım yapılmasını uygun bulmuyorum.

Adaletbiz / Yeşim Turan;  Bilindiği gibi, mevcut yönetim ve başkan siyasetin de tam içinde bulunuyor. Ülkemizde gerçekleşen hukuksuzluklara tepki gösteriyor, otellerde toplantılara gidiyor, kırmızı kart gösteriyor ve Silivri’de görülen davalarda adil yargılanma hakkının ihlalinden dolayı savcıya, mahkeme başkanına dilekçe veriyorlar. Sizce bir baro Başkanı tüm bunları yapmalı mı, ya da ülkemizde gerçekleşen hukuksuzlara ne derecede müdahil olmalı?

Av. Muammer Aydın;  İçinden geçilen süreçle ilgili bir hukuk kurumu olarak, yasamızın bize verdiği bir görev varsa, o görev yapılmalı, sonuna kadar destekliyorum

Ben de Baro Başkanlığım döneminde Balyozda, Ergenekon’da görev yapan bütün meslektaşlarımı çağırdım, oturduk, konuştuk, onların sıkıntılarını dinledik, çözüm bulmaya çalıştık, hukuksuzlukların karşısında durduk. Mahkemelerde gözlemci olarak bulundum, ama hiç kimse bana oradan kalk demedi. Mevcut yönetim, iletişim kurmakta zorlanıyor ve insanlarla, kurumlarla kavga ediyorlar. Kavga etmenin bile bir üslubu vardır. Bu kavga sadece hukuk kavgası olarak kalmadı.

Adaletbiz / Yeşim Turan;   Genel olarak, yaklaşık 3 hafta sonra yapılacak seçimler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Av. Muammer Aydın;  Seçime giren kazanacağım diye girer ve biz de kazanacağız diyoruz. Kazanacağımızı düşünüyoruz. Bu seçimler zaten Önce İlke Çağdaş Avukatlar grubu Başkan Adayı Av.Muammer Aydın’la Ümit KOCASAKAL grubu arasında geçecektir. Ama tekrar ediyorum; onlar Önce İlke Çağdaş Avukatlar grubundan değillerdir. Dolayısıyla ilkeli olduklarını söylediklerine bakmayın, İlkeli filan değiller. İlkeli olsaydılar böyle hukuk dışı ilkesiz bir hareket tarzını gerçekleştirmezlerdi.

Benim mevcut yönetimle bireysel bir husumetim olamaz….

Av. Muammer Aydın;  2 yıldır Ümit Kocasakal ve arkadaşları İstanbul Barosundadır ve ben bu iki yıl boyunca  aleyhlerine  hiçbir şey yapmadım,  kendi yakın çevremle dertleşmenin dışında hiçbir yerde aleyhlerine hiç kimseye bir şey söylemedim. Beni haber almak için karşı görüşteki basından  aradılar,  Yönetimin “Balyoz Davasındaki hareketlerini destekliyor musunuz”? diye sordular. Ben de  “sonuna kadar arkalarındayım, doğru yaptılar. Ben de olsam avukatlık mesleğinin, savunmanın, dışlanmasını hiçbir zaman kabul etmem, aynısını yapardım, buna gösterilen tepki doğrudur” dedim.

Belki tepki gösteriliş biçimini yargılarım, belki biri bağırır, çağırır, biri daha farklı bir duruş sergiler, o biçimi tartışılır, ama olay doğrudur.  Yönetimin görev yaptığı iki yıl boyunca çıkan yasalar ve yapılanlar karşısında sesinin çıktığını duymadık. Arabuluculuk konusunda kırmızı kart gösterilmesini ve otel basılmasını da doğru bulmuyorum.

Ben yıllardan beri herkes gibi gerektiğinde herkesten çok bunlarla mücadele ettim. Ben 2002 yılından beri İstanbul Barosu’nda    hukuksuzluklara karşı çıktım ve yine aynı şeyleri yapmak için adayım.

Adaletbiz / Yeşim Turan;   Geçen dönemde yapmış olduğunuz ön seçime göre, bu sene ki ön seçiminizde katılım sayısı daha düşük bunu neye bağlıyorsunuz? 

Av. Muammer Aydın;   Bunun tek sebebi bu sene fazla çekişme yoktu, bu durum çekişmeye bağlı bir durumdur ve grubun bir kısmı artık o tarafta.    

Biz 2002 de seçildiğimiz zaman, ön seçim 288 kişi ile yapıldı. Kazım bey’in birinci döneminin sonundaki aday saptama kurultayı 456 kişi ile yapıldı üçüncü dönemde ise Kazım Bey, Kadri bey ve Filiz hanım olarak 3 tane aday vardı ve 2000 kişi ile yapıldı.

Adaletbiz / Yeşim Turan;    Şuan hükümet büyük illerdeki delege sayılarını düşürmeyi planlıyor ne düşünüyorsunuz?

Av. Muammer Aydın;  Yanlış olur. Bu gelecek dönemde Barolar Birliğini ele geçirmek için yapmak istedikleri bir manevradır. Buna fırsat vermemek gerekiyor. Ancak, İstanbul Barosu bu konuda bir şey yapamaz. 2 yılda çıkan, ne arabuluculuk kanunu ile ilgili, ne Yeni Türk Ticaret Kanunuyla ilgili, ne Borçlar Kanunuyla ilgili, ne İcra İflastaki değişiklikler ile ilgili veya noterlere yetki verilmesi ile ilgili  bir çok konuda İstanbul Barosu yoktu.  

Adaletbiz / Yeşim Turan;   Türkiye Barolar Birliğine aday olmayı düşünüyor musunuz?

Av. Muammer Aydın;   Hayır düşünmüyorum. Şuandaki konjonktür TBB’ne İstanbul Barosu’ndan aday çıkması konusunda çok uygun gözükmüyor. O günkü konjonktür uygundu, bakın bunu çok net söylüyorum; o gün ben kendi isteğimle aday olmadım,  benim  grubum istediği için aday oldum. Ben İstanbul Barosu’na yeniden seçilirsem, 2013 Mayısında Türkiye Barolar Birliği benim için kapanmıştır.

Röportaj      : Adaletbiz/ Yeşim TURAN
Fotoğraf      : Adaletbiz/ Yeşim TURAN