Erzurum’dan İstanbul’a devam etmekte olan iflasın ertelenmesi davası ile ilgili danışmak için gelmişti, avukatı internet üzerinden bulmuştu.

 -Avukatın kim?

-Avukatım yok..

-İyileştirme projesini kim hazırladı?

-Hüseyin Bey..

Çok ilginç geldi; avukatı yok, iyileştirme projesini beraber  yanında gelen bir başka tüccar Hüseyin Bey hazırlamıştı..

Avukat “ biz de kendimizi bir şey zannediyoruz..” diye düşündü..

Avukat Erzurumlu diyaloğu:

-Peki, mahkeme tedbir kararı verdi mi?

- Tabi, 5 ay oldu..

-Bilirkişi raporunu görebilir miyim?

-Bilirkişi raporu yok

-Neden?

-Mahkeme üniversiteye sordu, üniversite konunun uzmanı yok diye cevap verdi.

Evet, üniversite bizde iflasın ertelenmesi dosyasında bilirkişilik yapabilecek kişi yok diye cevap veriyor, mahkeme dosyayı Erzurum’da bir mali müşavire gönderiyor, mali müşavir aylardır bilirkişi raporunu hazırlamış değil.

Yaygın uygulamada mahkemeler iflasın ertelenmesi davalarında birden fazla bilirkişi tayin ederler, olması gereken de budur.  Uygulamada mahkeme, en azından mali müşavirlik mesleğinden birisini, bir hukukçuyu ve iş kolunda uzman birini bilirkişi tayin eder. Erzurumlu tüccarın dosyası dolaşıp sonunda bir mali müşavire gitmişti.

Bakın, Hüseyin Bey iyileştirme projesini nasıl hazırlamış?

Hüseyin Bey anlatıyor:

-Benim firmamda iflas erteleme var. Bizim dosyadaki iyileştirme projesinin fotokopisini bu dosyaya koyduk. Bize, bizim projenin sayfa adedinin az olduğunu söylemişlerdi. Biz de iyileştirme projesinin fotokopisini çekerken her sayfadan 4 sayfa fotokopi çektik. Böylece iyileştirme projesi 48 sayfa oldu. Mahkemeye bizim dilekçenin fotokopisi ile birlikte başvurduk ve mahkeme tedbir kararını verdi.

Avukat düşündü; “demek ki iyileştirme projelerinin sayfa adetlerini bu işin uzmanı diye bilinenler bunun için şişiriyor, bir yığın gereksiz, dava ile ilgisi olmayan akademik görüşü bu yüzden projeye koyuyorlardı.

Erzurum’dan gelen tüccar avukata ders vermişti…

NOT: Adliye anılarınızı adaletbiz ’de paylaşın ki anılar yaşasın..

Rahmi Ofluoğlu