DGM kararıyla 24 yıldır cezaevinde bulunan ve PKK üyeliği iddiasıyla aldığı hapis cezası 2021’de bitecek olan Serhat Tuğan’ın annesinin som umudu Twitter… Serhat Tuğan’ın tahliye edilmesi ve yeniden yargılanması için Twitter’dan kampanya başlatılırken, Hürriyet yazarı Kanat Atkaya, Tuğan’ın kod adından kaynaklanan benzerlik nedeniyle daha ağır bir cezaya çarptırıldığını söyledi. Atkaya, “Örgütte ‘Şervan’ kod adını kullanan Serhat Tuğan, bu adı PKK'nın ‘komutan’ kadrosundan Tahir Oğras ile paylaşıyor. Gerçek Şervan'ın dudağında bir yara izi var. Serhat'ın ise böyle bir yara izi bulunmuyor. Serhat Tuğan özetle ve açıkçası bir başkasının cezasını yatıyor 24 yıldır” dedi.

Kanat Atkaya yazısında “1989'daki meşhur Kürt raporunu hazırlayan SHP Hakkâri Milletvekili Cumhur Keskin –ki akrabasıdır- ve rahmetli Şerafettin Elçi, bir dönem kapı kapı gezerek dosyadaki haksızlıkları anlatmaya çalışmışlar. Yargıtay'dan aldıkları cevap ‘Biliyoruz biz de beraat etmesi gerekirdi ama o kararı verseydik bizi de yanına koyarlar’ olmuş” ifadelerine yer verdi.

Kanat Atkaya’nın Hürriyet gazetesinin bugünkü (12 Mart 2015) nüshasında yayımlanan, “Serhat'ın 'yamuk' davası” başlıklı yazısı şöyle:

Benim açımdan kişisel boyutu da olan bir adaletsizlik...

Kişisel kısmına daha sonra geleceğim.

Önce akla, vicdana, hukuka aykırı pek çok yanı bulunan Serhat Tuğan'ın 'yamuk davası'nı anlatmalıyım

Serhat Tuğan, 1989'da, 16 yaşındayken, Hakkâri'de arkadaşlarıyla birlikte hazırladığı ve bugün bakıldığında "çocukça" olduğu görülen PKK yanlısı bir bildiri dağıttığı için gözaltına alındı.

Bugün lanetle anılan, "cennet yurdun cehennemden bir parçası olan" Diyarbakır 5 No'lu Cezaevi'nde 10 ay ağır işkence görerek yattıktan sonra salındı.

Tahliyesinin ardından baskı ve şiddet dışarıda da devam etti.

Hani sorulurdu ya hep "Gençler niye dağa çıkıyor?" diye... Serhat Tuğan baskı ve tacize, yeniden işkence görme korkusuna dayanamayarak dağa çıktı.

İki yıl sonra yakalandı Serhat Tuğan.

Diyarbakır'daki DGM'de örgüt üyesi olmaktan yargılandı ve 12 yıl 9 ay ceza aldı.

Buraya kadar anlatılanları "PKK'lıymış işte ne var bunda?" diye yorumlayanlar çıkacaktır.

Tamam, ben de katılırım, cezayı fazla bulsam da...

Ancak işler bu noktadan sonra çığırından çıkmaya başlıyor.

Serhat Tuğan'ın dosyası Yargıtay'a gittiğinde karar "sanık aleyhine" bozuldu ve idam cezasına çarptırıldı. Ancak idam kararı, "sanığın suçu işlediği sırada yaşı küçük olduğu için" müebbet hapis cezasına çevrildi.

Peki gerçek farklı olabilir mi?

*

Serhat Tuğan davası objektif bakıldığında mantıksızlıkla, ailesinin tabiriyle "kör bir intikam duygusuyla" kurulmuş bir dava.

Yakalandığında üstündeki silah "temiz" denilen, yani "suça karışmamış" bir silah.

Tanıklar Serhat'ın dağda mutfakta çalıştığını söylüyor.

Serhat'ı yakan ve 24 yıldır cezaevinde kalmasına yol açan kullandığı "kod adı" olmuş.

Örgütte "Şervan" kod adını kullanan Serhat Tuğan, bu adı PKK'nın "komutan" kadrosundan Tahir Oğras ile paylaşıyor.

Gerçek Şervan'ın dudağında bir yara izi var. Serhat'ın ise böyle bir yara izi bulunmuyor.

Serhat Tuğan özetle ve açıkçası bir başkasının cezasını yatıyor 24 yıldır.

*

Ne DGM kaldı, ne de 1990'ların o iklimi güya...

Fakat sağduyu, vicdan devreye girmezse Adalet Bakanlığı haksızlıklarla dolu bu dosyaya gözünü kapatırsa 2021'e kadar yatmaya devam edecek...

1989'daki meşhur Kürt raporunu hazırlayan SHP Hakkâri Milletvekili Cumhur Keskin –ki akrabasıdır- ve rahmetli Şerafettin Elçi, bir dönem kapı kapı gezerek dosyadaki haksızlıkları anlatmaya çalışmışlar.

Yargıtay'dan aldıkları cevap "Biliyoruz biz de beraat etmesi gerekirdi ama o kararı verseydik bizi de yanına koyarlar" olmuş.

"O dönemin ruhu" denilecek, peki "Bu dönemin ruhu?.."

*

Şimdi Serhat'ın annesi Semiha Tuğan, Twitter aracılığıyla bir kampanya başlatmak, ömrünü haksızlıklarla dolu bir dava neticesinde cezaevinde geçiren oğlunu kurtarmak, sesini duyurmak istiyor.

Çatışmaya girenlerin, örgüt yöneticilerinin bile yatmadığı bir süredir cezaevinde Serhat Tuğan.

Önyargıları bir kenara bırakarak bu davaya bakmak haksızlığı görmek için yeterli olacaktır.

Örgüt üyeliğinden alınan 12 yıl 9 ay cezayı idama ve müebbete çeviren bir yargı süreci yeniden incelemeye değer en azından.

İşin kişisel boyutuna gelince...

Serhat'ın ağabeyi Ferhat, gazeteciliğe beraber adım attığım, Hürriyet'te bir dönem beraber çalıştığım ve bu dünyada tanıdığım en dürüst, en temiz insandır.

Sözünün hukuken bir değeri olmayabilir ama benim gözümde bu mert insanın sözü her yasanın üstündedir.

Umarım önyargısız bakmak mümkün olur bu haksızlıklardan mürekkep davaya...



T24