Hukuk Rezaleti


Memleket ve millet işlerinde, adalet işlerinde, duygulara, hatır ve dostluğa göre hareket edilmez. Bir ülkede adalet yoksa o ülkede anarşiden başka bir şey yoktur. Orada hükümet denen nesne de yoktur. Aslında orada hiçbir şey yoktur. O halde dünyada bir ‘hak’ vardır, hak ve adalet behemahal kuvvetin üstündedir. (Atatürk, Nutuk)

Girişi özellikle cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün en çok sevdiğim sözlerinden biri ile yaptım! Çünkü Atatürk’ün bu sözleri, yargıda görevli vicdan sahibi yargıçların kulağına küpe olması gereken sözlerdir. Türk Milleti adına adaleti onlar dağıtıyorsa, milletin beklentisi de bunu adil bir şekilde yerine getirmeleridir. 

Milliyetçi Hareket Partisi’nde yaşanan ve milletin hukuka olan inancının büyük ölçüde sarsılmasına neden olan “kurultay” rezaletinin sorumlusu bağımsız ve tarafsız olması gereken yargıdır. 

Bilmeyen veya bildiği halde işine gelmediği için milleti yanlış yönlendirmeye kalkan gafillerle, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan cahillere ne anlatırsanız anlatın fayda etmiyor. MHP’de yaşanan kurultay kavgasına dışardan yaptıkları müdahaleye kılıf oluşturanlar, “Paralelciler MHP’yi ele geçiriyor” yaygarası ile hiç utanmadan ve sıkılmadan hukuksal bir olayı mecrasından çıkarmaya kalktılar. Bütün bu yaşananlar milletin gözü önünde cereyan etmesine rağmen, efsunlanmış bir topluluğun çıkardığı gürültü nedeniyle yeterince anlaşılamadı. 

Özellikle medya yoluyla, Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin verdiği karardan sonra “mahkemeler siyaseti dizayn edemez” sözleriyle inanmaya hazır kitleleri kandırdılar.  Meseleyi hukuksal bir tartışmadan çıkarıp siyasi bir çarpışmaya çevirip, FETÖ/ Paralel soslarıyla süsleyip, siyaseti kendilerine göre aslında onlar dizayn etmeye çalıştı. 

Şimdi tane tane işin hukuksal boyutunu ele alalım… 

MHP tüzüğünün 61. maddesinde büyük kongrenin seçilmiş ve tabi üyelerden oluştuğu yazıyor. MHP’nin 1100 seçilmiş delegesine karşı, genel başkan, Merkez Yönetim ve Disiplin Kurulu, milletvekilleri ve üyeliği devam eden parti kurucularından oluşan 141 üyesi ile birlikte toplam 1241 delegesi bulunuyor.
Tüzüğün 63. maddesinde ise olağan ve olağanüstü kongrelerin düzenlenme şekilleri belirtilmiş. Olağanüstü kongreye delegelerin en az beşte birinin imzaları ile birlikte, noterce onaylı yazılı taleplerinin bulunması üzerine çağrılabileceği hüküm altına alınmıştır.

Bu maddeden hareketle olağanüstü toplantı için 1241 delegenin 1/5’i olan 249 delegenin imzası yeterlidir. Ancak muhalifler gerekli olan 249’un çok üzerinde, 543 delegenin desteğini alarak gerekli usul şartlarını yerine getirip olağanüstü kongre talep etmişlerdir.

Muhaliflerin amacı nedir?

Muhaliflerin tüzük kurultayına gitme nedeni; MHP tüzüğünün 64. maddesinin 4. fıkrasında yazılı olan “olağanüstü toplantılarda seçim yapılamaz” maddesini değiştirmektir. Muhalifler tüzük kurultayında önce bu maddeyi değiştirip, sonra da partiyi seçimli olağanüstü kurultaya götürüp, delegelerin iradesi ile parti yönetimini değiştirmeyi hedeflemektedir.

Genel merkez olağanüstü kurultayı neden toplamamıştır?

Genel Merkez önüne gelen 543 delegenin imzasının eksik olduğu veya yapılan işlemin usulsüz olduğu itirazını ileri sürmemiştir. Kendisine göre değerlendirdiği tüzükte, takdir hakkı olduğu düşüncesiyle keyfi olarak kurultayı toplamamıştır.  Dolayısıyla muhalifler 543 değil, 1000 delegenin imzasını da getirse Genel erkez’in tavrı değişmeyecektir. 

Muhalifler neden mahkemeye başvurmuştur?

Genel Merkez kongreyi toplamayınca muhalifler doğal olarak kongrenin toplanması amacıyla başvuru yapmış, Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi yaptığı incelemeler sonrasında olağanüstü tüzük kurultayının çağrı heyeti (Kayyumlar) eliyle toplanmasına karar vermiştir. Genel Merkez bu kararı Yargıtay’a temyize götürmüştür. 

Mahkemenin görevlendiği Çağrı Heyeti ne yapmıştır? 

Mahkemenin görevlendirdiği çağrı heyeti, kararın Yargıtay tarafından kesinleştirilmesini beklemeden 15 Mayıs 2016 tarihinde tüzük kurultayı çağrısı yapmıştır.  Çağrının yapılması için kararın kesinleşip kesinleşmemesi konusunda farklı hukuki görüşler olmakla birlikte benim hukuki kanaatim kesinleşmesine hiçbir şekilde gerek yoktur. Kaldı ki bu konularda daha önce ortaya çıkan birçok emsal karar da bulunmaktadır. 

Tosya ve Gemerek Asliye Hukuk Mahkemeleri ne karar vermiştir? 

Öncelikle birçok kişi adını bile duymadıkları bu mahkemelerin hangi yetki ve gerekçe ile karar verdiğini anlamamıştır. Bu mahkemelerde dava açan kişiler, MHP delegesidir ve bu mahkemelerin bulunduğu yerde ikamet etmektedir. Dolayısıyla bu iki mahkeme kendisini yetkili ve görevli saymış Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin kararının kesinleşmesine kadar infazını durdurmuş, ayrıca çağrı heyetinin kongre çağrısını da tedbiren durdurmuştur. 

Hemen belirtmek gerekir ki, Genel Merkez kararın infazının durdurulması için zaten Yargıtay’a müracaat etmiş ancak Yargıtay bu konuda herhangi bir karar vermemiştir. Yukarıda ismi yazılı iki mahkeme ise adeta kendisini Yargıtay yerine koyarak bir hukuk katliamının altına imza atmıştır. Bu mahkemeler kendilerini Ankara’da bulunan 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin üstü olarak görmüş, asıl dosyayı inceleyen ve karar veren mahkeme hakiminin kararını denetleyen bir mercii gibi davranarak hukukta örneği olmayan bir uygulama yaratmışlardır. 

Ankara 25. İcra Dairesi ne karar vermiştir? 

Gemerek Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararının yerine getirilmesi için Ankara 25. İcra Müdürlüğü’ne başvuran Genel Merkez, bu daireden kongrenin toplanmaması için karar çıkararak, bu kararların ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına gönderilmesini sağlamıştır. 

Ankara 2. İcra Hukuk Mahkemesi ne karar vermiştir? 

Ankara 25. İcra Dairesi’nin yaptığı işlemler doğal olarak şikâyete tabidir. Her İcra Müdürlüğü’nün bağlı olduğu bir de İcra Mahkemesi bulunmaktadır. Ankara 25. İcra Hukuk Müdürlüğü’nün işlemlerini iptal etme yetkisi de Ankara 2. İcra Mahkemesi’ne aittir. Muhalifler, 25. İcra Dairesi’nin yaptığı işlemlerin iptali için ilgili mahkemeye müracaat etmiş, 2. İcra Hukuk Mahkemesi de dosya üzerinden yaptığı değerlendirmeler sonrasında 25. İcra Dairesi tarafından yapılan tüm işlemlerin iptaline karar vermiştir. Verilen bu karar sonrasında kongrenin toplanmasına hiçbir hukuki engel kalmamıştır. 

MHP Kongresi ile ilgili son kararı hangi mercii vermiştir? 

Ankara 2. İcra Hukuk Mahkemesi, işlemlerini denetlediği Ankara 25. İcra Dairesi’nin tüm işlemlerini iptal edince, muhalifler mahkemeden aldıkları kararın gereğinin yerine getirilmesi için aynı icra dairesine müracaat etmişlerdir. Bu sırada Genel Merkez Gemerek Asliye Hukuk Mahkemesi’nden yeni bir karar daha çıkartıp, bu kararı İcra Müdürü’nün önüne koymuştur. İşlemleri tabi olduğu mahkeme tarafından iptal edilen 25. İcra Dairesi önünde bulunan iki karardan hangisi ile ilgili işlem yapacağını bilememiş ve Adalet Bakanlığı’ndan görüş talep etmiştir. Bakanlığın görüşü sonrasında tabi olduğu mahkemenin değil, Gemerek Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararını dikkate alarak başta Ankara Valiliği olmak üzere kamu kuruluşlarına kongrenin yapılmaması için yazı yazarak, kongrenin güvenlik güçleri marifeti ile engellenmesini sağlamıştır. 

SONUÇ 

Yukarı da olayın nasıl gerçekleştiğini ayrıntısı ile anlattım. Bir hukuk devletinde yaşanan bu hadise yüz karası bir vakıa olarak anılacaktır. Gemerek ve Tosya Hakimi ile Ankara 25. İcra Müdürü el birliği ile hukukun ırzına geçmiştir. Yargıtay 18. Hukuk Dairesi Başkanı ise hukukun ırzına geçilirken seyirci kalmış, mütecavizlere kurultay öncesi alacağı karar ile müdahale etmeyerek pasif tecavüzcülüğün en güzel örneğini sergilemiştir. 

Şimdi bazı aklı evveller “2. İcra Hakimi paralelden soruşturma geçirmiş” bahanesinin arkasına saklanarak güneşi balçıkla sıvamaya kalkmasın. Gerçek şu ki, yargıda yaşanan bu rezalet herkesin gözü önünde olmuştur. Yargıya güven dip yapmışken bu rezalete sessiz kalıp kafasını kumun altına gömen, üstüne oturduğu koltuğun hakkını veremeyenler asla unutulmayacaktır. 

Yargının bağımsız ve tarafsız olması gerektiği konusunda nutuklar atanlar, bu nutukları atmadan önce lütfen aynaya baksınlar. Sorumluluk sahibi makamda oturanların bu olaylardan dolayı nasıl hareket edeceğini ciddiyetle takip edeceğiz… 
Gelelim yapılamayan MHP kongresine;   

Tüzük kurultayı için belirlenen adrese gelen delegeler, hiçbir taşkınlığa girmeyerek son derece düzgün bir demokratik tavır ortaya koymuşlardır. Bu ülkemiz açısından çok güzel bir gelişmedir. Yakıp yıkarak, polislerle çatışarak, demokratik eylem yaptığını zannedenler umarım bu olaydan büyük ders çıkarırlar. Bütün olumsuzluklara rağmen orada bulunup hazirun listesini imzalayan 748 delegenin varlığı, ayrıca kongrenin yapılamayacağını bildiği için muhaliflerle hareket etmesine rağmen kongreye gelemeyen diğer delegeler de hesaba katıldığında, MHP yönetiminin fiilen düştüğü ayan beyan ortaya çıkmıştır. Kurultay yapıldığı anda ezici bir çoğunlukla muhaliflerin amacına ulaşacağı netleşmiştir. 

Delegelerin ortaya koyduğu iradeye rağmen, Bahçeli yönetiminin sergilediği tavır anlaşılır gibi değildir. Kendisini seçen delegelerin değişim talebini okyanus ötesine bağlayan Bahçeli, hayal aleminde yaşamaya başlamıştır. Nefret ettiği Ak Troller Bahçeli’nin can yoldaşı, daha düne kadar paralelin kuklası ilan ettikleri Bahçeli’yi paralel savaşçısı ilan eden iktidar medyası ise Bahçelinin en büyük destekçisi olmuştur. Bahçeli’nin, cumhurbaşkanı ve Ak Parti’nin kanatları altına girdiği artık kendi partilileri tarafından bile konuşulmaya başlanmıştır. Bu şartlar altında Ekim ayına kadar kongre yaptırmayıp, ilçe kongreleri ile delegeleri değiştirmeyi başarsa bile, halk nezdinde inandırıcılığını yitireceği kesindir. Böyle bir durumda muhalefet yapması artık söz konusu bile olamayacak olan Bahçeli MHP’si, erime riski ile karşı karşıya kalmıştır…



Fidel OKAN / Starmetre.com

http://www.rotahaber.com/hukukun-irzina-gecilirken-yargitay-18-dairesi-seyirci-kaldi-makale,525878.html