Haksız icra sadece alacaklı olmadığı halde bir kişiyi icraya vermekten ibaret değildir. Alacaklı olsa bile 6102 sayılı TTK'nın 708 inci maddesine göre bono veya çeki ibraz etmeden ( pratikte bonolor için bankalar ibra gönderir, çekler ise bankaya ibraz edilir) icraya koyma haksız bir icra sayılır. Çünkü icra kişilerin kredibilitesine etki eden, itibarlarını sıfırlayan bir işlemdir. Aynı şekilde noterlerin kanunda yazılan şekil şartlarına ve koşullara uymadan protesto çekmeleri de kişilerin itibarını zedeleyecektir.
Bono  için ödememe protestosu çekmeden , çekler için bankaya ibraz etmeden cirantalara karşı icra takibi yapılamaz.
Bütün bunlar haksız icradır ve borçlunun manevi tazminat davası açma hakkı vardır.
Haksız icra ayrıca borçluya maddi külfete neden olmaktadır; takip giderleri, avukatlık ücreti gibi... Bu nedenlerle haksız icra takibine maruz kalan borçlu manevi tazminat davasının yanısıra maddi tazminat davası da ikame edebilir.

Rahmi Ofluoğlu

İŞTE YARGITAY KARARLARI:

T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 1975/736

K. 1975/3069

T. 30.4.1975

• ÖDEMEME PROTESTOSU ( Senedin İbrazı Gereği )

• İBRAZ OLMADAN PROTESTO ( Manevi Tazminat )

• MANEVİ TAZMİNAT ( Ödeme Yapıldığı Halde Protesto Çekilmesi-İbraz Olmadan Protesto )

• MANEVİ TAZMİNAT ( İbraz olmadan yapılan protestoyu Merkez Bankasına bildirmek )

• BANKANIN HAKSIZ PROTESTOYA SEBEP OLMASI

• SENEDİN İBRAZ ( Bankanın kusuru )

• PROTESTO SONUCU UĞRANILAN ZARARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

818/m.49

6762/m.626

ÖZET : TTK.'nun 626. Maddesine göre, senedin vadesinde ödenmemesi durumunda, bu durumun ödememe protestosu denilen ve vadeyi izleyen 2 işgünü içinde çekilmesi gereken resmi bir belge ile tespiti zorunludur.

DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Trabzon Asliye 1. Hukuk Hakimliğince verilen 12.11.1974 tarih ve 175/882 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı avukatı tarafından istenmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı vadesi gelmiş senet muhtevası 20.000 lirayı vadeden itibaren iki gün içinde ödediği halde davalı banka tarafından protesto konusu yapılarak liste halinde Merkez Bankasına bildirildiği kasdi hareket sonucu bankalar ve ticari muhitinde itibarının ağır şekilde haleldar olduğunu beyan 1.000.000 lira manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı banka savunmasında protesto müddetinin hitam saatına kadar ödenmeyen senet muhtevası meblağın kanuni süre içinde ödenmediğini protesto için Notere tevdi edilip Türkiye Bankalar Birliğinin 70 sayılı tebliği iktizası protesto keyfiyetinin Merkez Bankasına bildirildiğini kendilerine atfı kabil bir kusur izafe edilemiyeceğini beyanla reddi iktiza ettiğini ileri sürmüştür.

Mahkemece deliller toplanmış olayda bankanın kusurlu bulunduğu ve objektif yönden iyi niyetli sayılamayacağından olayın cereyan şekli ve tarafların ekonomik ve sosyal durumuları nazara alınarak 100000 lira manevi tazminatın davalıdan tahsiline fazla talebin reddine karar verilmiştir.

Hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1 - Dava konusu emre muharrer senedin 1.12.1973 vade tarihini taşıdığı ve bunun Cumartesi gününe tesadüf ettiği 7000 lirasının 4.12.1973 günü mesai saatinde ve bakiye 13000 lirasının da aynı gün saat 16.30 da telefon havalesi ile ödendiğini ihtilafsızdır. Mezkür tarihte yerel iş saatinin 16.00 da bittiği Trabzon Valiliğinin dosyada mevcut yazısından anlaşılmaktadır.

2 - Türk Ticaret Kanununun 626. maddesi gereğince senedin vadesinde ödenmesinden kaçınılması halinde bunun ödememe protestosu denilen ve ödeme gününü izleyen iki iş günü içinde çekilmesi gereken resmi bir belge ile tespiti zorunludur. Kanun koyucu bu hükümle yalnız cirantalara müracaat hakkını sağlıyan senetler için değil tüm ticari senetleri amaçladığından ve protesto muafiyetini de kapsamadığından davacı vekilinin senedin protesto edilmemesi gerektiğine ilişkin itirazları yerinde görülmemiştir.

Muayyen bir günde ödenmek üzere keşide edilmiş olan senedin kural olarak vade günü iş saati sonuna kadar ödenmesi icap eder. Vadenin hululünde ödenmeyen senedin hamilinin cirantalara, keşideciye ve senetten dolayı taahhüt altına girmiş olan diğer kimselere karşı müracaat hakkı doğar. ( Türk Ticaret Kanunu 615 ve 625. maddeleri ) Bu kuralın bir istisnası senedin ödenmek üzere vadeyi izleyen iki iş günü içinde borçlusuna ibraz edilmiş olması halinde görülür. Bu takdirde borçlu vadeden sonraki iki iş günü zarfında da ödemede bulunabilir. ( Türk Ticaret Kanunu 620. maddesi ),

3 - Demek oluyor ki ticari senedin ödenmesi itirazın yapılmış olup olmadığı ve yapılmış ise bunun süreleri ile sıkı sıkıya bağlıdır. Çünkü borçlu tedavül eden senedin nerede ve kime ödeneceğini bilmek durumunda olmadığından ticari senetlerde tecessüm eden hak diğer adi borç ilişkilerinden farklı olarak aranan bir alacak niteliğindedir. Bu yüzdendir ki kanun koyucu ticari senetlerde ibraz zorunluğunu getirmiştir. Yine aynı nedenlerle ibraz edildiği halde senet borçlusunun yükümlülüklerini yerine getirmediği kanıtlanmadıkça ödememe protestosunun çekilmesi de önlenmiş bulunmaktadır. İbrazın varlığının ve geçerliliğinin saptanması ise protestoyu tanzim edecek olan noterliğin görevidir. ( Türk Ticaret Kanunu 627 ve 1512 sayılı kanunun 60/7. maddeleri )

Türk Ticaret Kanununun 667. maddesi gereğince bir kimse nezdinde yapılması gereken ibraz muamelesinin bu kimsenin ticaret yerinde ve böyle bir yeri yoksa meskeninde yapılması lazımdır.

Bu itibarla aynı kanunun 620. maddesinde muayyen bir günde veya kişide gününden yahut görüldükten muayyen bir müddet sonra ödenecek bir senedin hamili senedi ödeme gününde veya onu takip eden iki iş günü içinde ödenmek üzere ibraza mecbur ve ancak senedin bir takas odasına ibrazı ödeme için ibraz yerine geçebileceğinden ibraz suretile ödemeye davetin vuku bulduğunu buna rağmen ödemenin yapılmadğını ve 628. maddede gösterilen diğer hususları noter tanzim edeceği protesto varakasına derc edecek 629. madde gereğince senedin aslını, protestoya bağlıyacak ve 632. maddede belirtildiği şekilde senedin bir suretini de protesto ile birlikte noterlik dairesinde saklayacaktır.

Olayda protestonun geçerli bir ibraza dayandığı protesto belgesinde belirtilmemiş ibrazın davalı banka tarafından yapıldığına işaret edilmekle yetinilmiştir. Her ne kadar davacı vekili 29.5.1974 tarihli dilekçesinin ilk sahifesinde senedin davalı bankada olduğunun müvekkili tarafından bilindiği ve böylece ödeme için senedin ibraz edilmiş sayılacağını beyan etmekte ise de bu beyanın ödeme yerinin bilinmesi sebebile bankaya vaki ödemeye rağmen senedin iade edilmediğini izaha matuf bulunduğu ve beyandan sonra gelen cümlelerden anlaşılmaktadır. Esasen ibraz, senedin görülmesi, imzanın ve diğer sorumluluk unsurlarının incelenmesi olanağını sağlamak amacını güder; bankaların taahhütlü mektupla senedin kendilerinde olduğunu bildirmeleri, ticari hayatta kolaylığı temin için senedi tetkik imkanı veren bir ihbardır. Bununla beraber davacının ibraz yapılmışsa en geç vade günü olan 1.12.1973 tarihinde bankaya ödemede bulunması iktiza ettiğinden 2.12.1973 günü Pazar olduğundan ondan sonraki iki iş günü 3-4 Aralık 1073 içinde protesto keşide edilmesi kanunun emri icabıdır. Muayyen vade gününde ibraz yapılmamışsa onu takip eden iki iş günü içinde de ibraz yapılabileceğinden bu munzam müddet içinde ibraz olmazsa 624. madde gereğince borçlu masraf ve zarar hamile ait olmak üzere poliçenin bedelini notere tevdi edebilir. Bu suretle vadeden sonraki iki iş günü içinde de ibraz ve binnetice ödeme yapılabileceğinden 620. madde ile taayyün eden ödeme gününü takip eden iki iş günü içinde 626. maddede gösterildiği gibi protesto keşide olunması icap eder. Bundan da anlaşılacağı üzere vadeden sonraki iki iş günü ibraz ve ödeme günü ondan sonraki iki iş günü de protestonun keşide edilebileceği günler olabilir. Demek ki ödeme ibraza; protesto da ödeme gününe bağlıdır.

6 - Türk Ticaret Kanununun 633. maddesinde Noter tarafından imza edilen protestonun kanuna uygun olarak tanzim edilmediği veya içindeki kayıtlar yanlış olduğu takdirde dahi geçerli olacağı belirtilmektedir. Bununla beraber bu geçerlilik 642. madde de öngörülen cirantalara keşideciye ve diğer borçlulara karşı hamilin haiz olduğu hakların kaybolmamasını temin ve tedavül evraka dayanan alacak hakkının korunması ve bu yönden çıkacak ihtilafları önleme amacını taşır.

7 - Ancak protesto edilen senedi Merkez Bankasına bildirmekle yükümlü olan bir bankanın Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin dışında Bankalar Kanununun verdiği bir ödevi yerine getirirken basiretli ve müdebbir bir iş adamı gibi hareket ederek ibraz olmadan yapılan protestoyu bildirmemesi aksi takdirde bundan doğan sorumluluğa katlanması iktiza eder. Zira portestonun Merkez Bankasına bildirilmesi ve bu suretle senedin ibrazına rağmen borcunu ödemeyenin bültende yayınlanarak ilan edilmesi ticari ahlakın korunması ve dürüstlüğün, iyi niyetin ve ahde vefanın hakim kılınması içindir. Senet kendisine ibraz edilmeyen bir kimsenin, kanun dahi yapılabileceğini öngördüğü sakat protestoya müsteniden itibarının zedelenmesini, kredilerinin kesilmesini intaç edecek bir şekilde protestoya sebebiyet verdiğinin ilanı, objektif iyi niyet kurallarına ve ticari ahlakın gereklerine uygun düşmez.

8 - Şu halde mahkemece yapılacak iş açıklanan esaslar uyarınca davalı bankanın kendisine düşen bu ödevi basiretli ve müdebbir bir iş adamı gibi yerine getirtip getirmediğini saptamak için olayda senedin ibrazı hususunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmasıdır.

Bundan başka Borçlar Kanununun 49. maddesi gereğince bu suretle yapılacak bankanın kusurunun ağırlığının incelenmesinden başka davacı şirketin uğradığı zararın da ağırlığı üzerinde durulup tahkik edilmeli ve icabında bu yönden bilirkişi inclemesi de yaptırılmalıdır.

Bu itibarla yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayanılarak hüküm tesisi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarda gösterilen nedenlerden dolayı davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA ve 1000 lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 30.4.1975 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 1989/3733

K. 1989/2980

T. 19.5.1989

• PROTESTO İŞLEMİ ( Usulsüz Yapılması )

• USULSÜZ PROTESTO İŞLEMİ ( Tacir Olmayan Kişilerin de Kişilik Haklarını Zarara Uğratması )

• MANEVİ TAZMİNAT ( Usulsüz Protestonun Tacir Olmayan Kişilerin de Kişilik Haklarını Zarara Uğratması )

• MERKEZ BANKASI BÜLTENİ ( Protesto Keyfiyetinin Yayınlanmaması )

6762/m.626

ÖZET : Usulsüz protesto işlemi,tacir olmayan kişilerin de kişilik haklarını zarara uğratabilir. Ancak,protesto keyfiyeti merkez bankası bülteninde yayınlanmadığı ve sadece protesto keşidesiyle yetinildiğine göre manevi tazminat isteminin reddi doğrudur.

DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Ağır Asliye Hukuk Mahkemesince verilen hükmün temyizen tetkiki taraf vekilleri tarafından istenmiş olmakla gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı borçlusu olduğu 100.000 TL.lık bir bononun hamili tarafından tahsil için davalı bankaya verildiğini, 20.11.1986 vade tarihli bonunun 22-23.11.1986 günlerinin hafta tatiline rastlaması nedeniyle 24.11.1986 günü iş saatinin bitimine kadar ödenebileceğini, oysa bono bedeli 24.11.1986 pazartesi günü saat: 16.00'da ödenmek istendiği halde davalı banka yetkililerinin ödemeyi kabul etmeyip bonoyu protesto ettirdiklerini, haksız protesto yüzünden 2.454 TL. protesto gideri ödemek zorunda kaldığı gibi itibarının da zedelendiğini ileri sürerek 500.000 TL. tazminatın ve 2.454 TL. protesto masrafının yasal faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.

Davalı vekili TTK.nun 626/f.lll maddesinde sözü geçen vadeyi izleyen iki iş günün senet borçlusuna tanınan bir süre olmayıp protestonun çekilebileceği süreyi belirlediğini, vade günün iş saatleri içinde bonoyu ödemeyen davacının protestonun haksızlığından söz edemeyeceğini, davacının daha önce de senetlerinin protesto edildiğini, tazminat şartlarının bulunmadığını savunmuştur.

Mahkemece davacının bono bedelini 24.11.1986 günü saat 17.00'ye kadar ödeme yetkisi bulunduğu, oysa mezkur gün saat 16.00'da yapmak istediği ödemenin banka yetkililerince kabul olunmayıp bononun protesto edilmesinin haksız olduğu, ancak avukat olan davacının bu yüzden bir zarara uğradığının kanıtlanamadığı gerekçesiyle protesto masrafı 2.454 TL.nın tahsiline, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiştir.

Hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Her ne kadar usulsüz bir protesto işlemi var ve bundan tacir olmayan kişilerin manevi şahsiyetleri zarara uğrayabilirse de olayda protesto keyfiyetinin Merkez Bankası bülteninde yayınlandığının iddia ve ispat edilmediği, sadece protesto keşidesiyle yetinildiği ve davacının daha önce de haklı olarak protesto edildiği gerekçesiyle manevi tazminat talebinin reddine ilişkin kararda usulsüzlük bulunmamasına ve haksız protesto çeken bankanın protesto edildiği gerekçesiyle manevi tazminat talebinin reddine ilişkin kararda usulsüzlük bulunmamasına ve haksız protesto çeken bankanın protesto masraflarına katlanması gerekmesine göre, her iki tarafın temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı taraf vekillerinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 19.5.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 1999/3636

K. 1999/5724

T. 24.6.1999

• ÖDEMEME PROTESTOSU İBRAZ ZORUNLULUĞU ( Keşideci Dışındaki Senet Borçlularına Başvurmak İçin )

• KEŞİDECİ DIŞINDAKİ SENET BORÇLULARINA BAŞVURMA ( Ödememe Protestosu Çekme Zorunluluğu )

• CİRO ZİNCİRİNDE KOPUKLUK ( İmzaların İstiklali Prensibine Dayanma Şartları )

• İMZALARIN İSTİKLALİ PRENSİBİ ( Ciro Zincirinde Kopukluk Bulunması )

6762/m.598,625,626,690

ÖZET : Ödemeden imtina halinde keşideci dışındaki diğer senet borçlularına başvurulabilmesi için ödemeden imtinanın, ödememe protestosu olarak isimlendirilen belge ile tespit edilmesi gerekir. Bu belge ibraz edilmedikçe, davacı hamil, tahsil davası açamaz.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın Ankara 11.Sulh Hukuk Mahkemesince görülerek verilen 18.3.1999 tarih ve 1998/1430 - 1999/320 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Ö tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin hamili olduğu seneti ciro eden davalıların aleyhine girişilen icra takibine itiraz etmeleri üzerine, takibin ciro silsilesinin kopuk olması gerekçesiyle iptal edildiğini, ancak iptalin takip hukukuna yönelik olduğundan davalıların sorumluluğunu kaldırmayacağını ileri sürerek, 150.000.000 TL alacağın davalılardan tahsilini talep etmiştir.

Davalılar, davaya süresinde yanıt vermemişlerdir.

Mahkemece toplanan delillere ve dosya kapsamına göre, senet arkasında senet lehdarı E'un cirosu bulunmadığı bu sebeple ciro silsilesinde kopukluk olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Davacı, bono hamili olarak önceki cirantalara karşı müracaat borçlusu sıfatı ile işbu davayı açmış ise de ne dava dosyasında, ne de ekli icra takip dosyasında dava konusu bonoya ilişkin ödememe protestosu keşide edildiğine ilişkin ne belge, ne de bir bilgi mevcut değildir. TTK.nun 690 ncı maddesi hükmü yollaması ile bonolarda da uygulanması gereken aynı yasanın 625 ve 626 ncı maddeleri hükümlerine göre, ödemeden imtina halinde müracaat borçlusu olarak isimlendirilen keşideci dışındaki diğer senet borçlularına başvurabilmesi için ödemeden imtinanın, ödememe protestosu denilen resmi bir belge ile tespit edilmiş olması zorunludur. Davacı hamil, bu belgeyi ibraz etmemiş olmamasına göre, müracaat borçlusu sıfatı taşıyan davalılara bonoya dayalı tahsil davası açması mümkün değildir.

Kaldı ki, bono arkasındaki ciro zinciri incelendiğinde, bono lehtarı E'in cirosunun bulunmadığı açıkça belli olmaktadır. Diğer bir deyişle, bir kambiyo senedi olan bono, lehtarı tarafından tedavüle arz edilmiş değildir. Yine, TTK.nun 690 ncı maddesi hükmü yollaması ile bonolarda da uygulanması gereken aynı Yasanın 598 nci maddesi hükmü uyarınca son hamil, ancak kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde bonodan kaynaklanan tüm hakları kullanabilecek yetkili hamil sayılabilir. O halde, mahkemece de kısaca değinildiği gibi, ciro kopukluğu halinde ve dava konusu olayda olduğu gibi, tedavüle yasaya uygun bir şekilde arz edilmemiş bonoda davacının yetkili hamil bulunmadığı açıkça bellidir. Davacı vekili, her ne kadar yargılama sırasında ve temyiz dilekçesinde ciro kopukluğundan sonraki cirantalara müvekkilinin başvurabileceğini ileri sürmekte ise de, imzaların istiklali prensibi olarak ifade edilen ve TTK.nun 589 ncu maddesinde ifadesini bulan bu ilke, ancak ciro zincirinin şeklen tam olarak gözüktüğü ve fakat bu imzalardan birinin veya bir kaçının sahte imza ve ehliyetsiz kimselerin imzasını taşıması ve fakat bu hususların hamil tarafından bilinmemesi hallerinde uygulanması mümkün bulunduğundan, davacı vekilinin bu yöne ilişen temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.

O halde, yukarıda yapılan açıklamalara ve dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerinde görülmeyen tümyez itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, 1.370.000 lira temyiz ilam harcından peşin harcın mahsubu ile temyiz edenden alınmasına, 24.6.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 T.C.

YARGITAY

6. HUKUK DAİRESİ

E. 1984/13157

K. 1985/1671

T. 18.2.1985

 

 BONOLARIN İBRAZI ( Haklı İhtar İçin )

• İKİ HAKLI İHTAR NEDENİYLE TAHLİYE ( Kira Parası Bonoya Bağlanmışsa Öncelikle İbraz Edilmesi Gereği )

• BONOYA BAĞLANAN KİRA PARASI ( Haklı İhtar İçin Öncelikle İbraz Edilmesi Gereği )

6570/m.7

6762/m.620

ÖZET : Kira bedeli karşılığı olarak verilen bonolar usulüne göre ibraz edilmedikleri için muaccel oldukları ve borçlunun vadeleri geldiği halde ödememesi haklı ihtara neden olmaz.

DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla; dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, iki haklı ihtar nedeniyle kiralananın tahliyesine ilişkindir. Mahkeme davayı reddetmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz olunmuştur.

Davacı; 1.7.1983 - 1.7.1984 kira yılı içerisinde davalının iki haklı ihtara neden olduğundan bahisle, kiralanandan tahliyesini istemiş, davalı ise; davacıya 1.7.1983 ve 1.6.1984 tarihleri arasında, bir yıllık kira karşılığı 15.000 liralık 12 adet bono verdiğini, davacının bu senetlerin bir kısmını tahsil için bankaya ciro ettiğini, kendisinin bono bedellerini bankaya ödediğini, davacının geriye kalan bonoları bankaya vermediğini, kiraların tahsili için icraya başvurduğunu, bu kiraları da icraya ödediğini, davacının, icra marifetiyle tahsil ettiği kira bedelleri için verdiği bonoları elinde tuttuğunu, iyi niyetli olmadığını savunmuştur.

Taraflar arasındaki 1.7.1983 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesinde, aylık kiranın 15.000 lira olacağı ve peşin ödeneceği, teslimat kısmında ise, davalının davacıya 1.7.1983`den 1.6.1984`e kadar 12 adet bono tanzim ederek verdiği belirtilmiştir.

Aylık 15.000 liradan bir yıllık kira karşılığı davalının, davacıya 12 adet bono verdiği, davacının bonoları tahsil için bankaya ciro ettiği, ilk bononun protesto edilmesi üzerine diğer bonoları bankadan geri aldığı, bu bonoları yedinde alıkoyarak, davalı hakkında kira alacağı için dört ayrı genel haciz yoluyla takip yaptığı ve alacağı tahsil ettiği anlaşılmaktadır.

Bono ticari senetlerdendir ve tedavül özelliğine sahiptir. Ticari senet borçlusunun senedin nerede ve kimin yedinde olduğunu bilmesine olanak yoktur. Bu özelliği nedeniyledir ki ticari senette yer alan hak aranan bir alacak durumundadır. Bunun doğal sonucu olarak TTK.nun 620. maddesinde senedin ibrazı zorunluğu öngörülmüştür. Borçlu, ancak senedin ibraz edilmesi halinde yetkili hamilin kim olduğunu öğrenebilir ve senetteki imzayı kontrol etmek imkanına kavuşur. Bu suretle de iki defa ödeme yapma mükellefiyetinden korunması mümkün olur. Borçlunun ödeme mükellefiyetinden söz edilebilmesi için, senedin usulüne uygun olarak ibraz edilmesi gerekir. İbraz edilmeden senette yer alan alacağın muaccel olduğundan söze dilemez.

Olayımızda, kira bedelleri karşılığı bono verilmiştir. Bonoya dayanılarak takip yapılmamış olması, bu alacağın bonoya bağlanan bir alacak olma niteliğini değiştirmez. Bu bonoların usulüne uygun olarak borçluya ibraz edilip ödenmeleri istenilmediğine göre, muaccel oldukları ve borçlunun vadeleri geldiği halde ödememek suretiyle haklı ihtara neden olduğu kabul edilemez.

SONUÇ : Kira bedelleri karşılığı bono verilmesi peşin ödeme şeklinde mütalaa edilemeyeceğinden, mahkemenin kira bedellerinin davacıya senet mukabili peşin ödendiği yolundaki görüşü, yerinde değilse de bu husus sonuca etkili olmadığından, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 18.2.1985 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.