Hukukçular, yargı bağımsızlığına aykırı düzenleme için “Türkiye’de adalet topal değil kötürüm” ifadesini kullandı.

Türkiye Barolar Birliği eski Başkanı Vedat Ahsen Coşar: Hukuk devletinde böyle şey olmaz. Çok açık şekilde yargıya müdahaledir. Demokrasinin, hukuk devletinin özünde denetleme vardır. Bu denetim mekanizmasını hukuka aykırı şekilde hakimlerin görevlerini yapmalarını engelleyerek kapatırsanız hukuk da hukuk devleti de demokrasi de olmaz.

Fransızlar’ın 'adalet topaldır' diye özlü bir sözü vardır. Adalet pek çok ülkede topaldır. Bizde adalet topal değil kötürüm bırakıldı. Bir savcı bizim onayımız bilgimiz dışında bir şey yapmasın diye kontrol altına tutuyorlar. Yargı hem bağımsız hem tarafsız olacak. Bu savcılık kurumunun bağımsızlığına da müdahaledir.

TAHLİYELER İÇİN ÖNLEM

Ceza Hukuku avukatı Melik Bayat: Hakim bağımsızlığı ilkesine aykırılık var. Hakimler hiçbir merciden izin ve talimat almaz. Hakimin bağımsızlığı ve hakim teminatı ilkesi bunu gerektirir. İstanbul 29. ve 32'nci Asliye Ceza hakimlerinin tahliye kararları uygulanmasın, bu tür kararlardan daha önce haberdar olmak gayesiyle yapılan bir işlem. CMK’nın 27. maddesi açık, hukuki bir boşluk nedeniyle asliye cezalar karar verebiliyor.

Meclis kapalı olduğu için yeni bir kanun ihdas edemiyorlar. Bu açık değerlendirilip tekrar tahliyeler verilmesin diye bunun önüne geçmek için önlem alıyorlar. Başsavcının idari görevi var, hakimler üzerinde hiçbir yetkisi yok. Ancak bu değişiklikle başsavcılığın onayı olmadan hakim işlem yapamıyor. Sistemi kilitliyor. Hakim ve savcılarla ilgili vesayet oluşturma gayreti var.
 
TEHLİKELİ BİR YETKİ DEVRİ

Hukuk ve Hayat Derneği Başkanı avukat Mehmet Kasap: Hakim savcıların sadece yürütmeye karşı değil aynı zamanda başsavcılıklara karşı da bağımsız olması gerekir. Değişiklikle, başsavcılık kendisini savcıların üzerinde bir yere konumlandırmaktadır. Özellikle verilen mahkeme kararının uygulanmaması konusunda İstanbul Başsavcılığı'nca direnç gösterilmesi karşısında bu son derece tehlikeli bir yetki devridir.

İnfaz hakimlerinin yetkilerinin başsavcılığa devredilmesi yargıda geriye gidişin bir örneği. Artık, kanunun şu maddesinin şu fıkrasının diye konuşmanın bir anlamı kalmamıştır.

YARGI YERLE BİR EDİLDİ

Abdullah Öcalan’a idam kararı veren emekli hakim Turgut Okyay: Böyle bir şey olabilir mi? Bunun sebebi ne olabilir? Nasıl bir hakim UYAP’tan numara alamaz? O zaman yargının bağımsızlığının ve hakimin karar takdirinin ne anlamı var? Yargı diye bir şey bırakmadılar.

Hukuk da, yargı da yerle bir edildi. İçimiz kan ağlıyor. İnsan hayret ediyor. Çok yanlış bir karar.  Her şey onun, bunun, birilerinin iznine bağlanıyor, nasıl bir memleket olduk? Nutkum tutuldu, diyecek bir şey bulamıyorum, böyle bir şey olamaz.

ANAYASA'YA AYKIRI

Adalet eski Bakanı Hikmet Sami Türk: UYAP sistemi benim zamanımda kuruldu. Yargıda adalet hizmetleriyle ilgili bilgilerin süratle iletilmesini ve davaların hızlı sonuçlanmasını sağlamak için kurulan bir sistem. Bunu engellemek doğru değil. Üstelik hakim, savcıya başvuracak. Onun izniyle sisteme girebilecek. Bu savcıların işini artıracak bir şeydir. Anayasamıza göre adaletin olabildiğince hızlı yapılması gerekir. Bu sistemi yavaşlatmak anlamına gelir.

MÜDAHALE YANLIŞ

Anayasa'ya da aykırıdır. Anayasa'nın 141. maddesine göre davaların süratle sonuçlandırılması yargının görevidir. Yargıda hızlı iletişimi sağlamak için kurulmuş olan bir sistemi engellemek Anayasal görevi engeller.

Yargı bağımsızdır. Adalet Bakanlığı'nın böyle bir müdahalede bulunmaması gerekir. Hangi yönden bakarsanız bakın yanlış. Adalet Bakanlığı, UYAP'ı yargı bağımsızlığına uygun yönetmelidir.


Bugün Gazetesi