Suç olarak tanımlanan davranışlar, toplumsal barışı tehdit ederler. Ceza Hukuku, suçları tanımlayan, suçlar için öngörü­len yaptırımları ve bu yaptırımların nasıl uygula­nacağını gösteren hukuk alanıdır. Bu açıdan Ceza  Hukukunun işlevi, tüm hukuk kurallarında olduğu gibi, öncelikle toplumun düzenini sağlamak ve bireylerin ilişkilerini düzenlemektedir. Ceza Hukukunun bu işlevini gerçekleştirilmesi amacıyla kullanılan temel araç, ceza yasalarıdır. Bu kapsamda ceza hukuku, yasaklanan davranışları yapmaktan kaçınmayan veya yapılması gerekenleri yapmayan bireylerin cezalandırılması işlevini gördüğü kadar;  bireylerin yasak alanlarının belirlenmesinde onların haklarını koruyan bir işleve de sahiptir.

Ceza Hukukunun işlevleri hususunu suç işleyen bireylerin penceresinden incelediğimizde ise, teoride “ceza hukukunun özel önleme fonksiyonu” olarak nitelendirilen, bireyin toplumdan uzaklaştırılmak suretiyle ıslah edilmesi toplumsal barış ve düzenin sağlanmasında önemli yere sahiptir. Buna karşın, kimi zaman bireylerin suç işlemesi neticesinde toplumdan uzaklaştırılarak ıslah edilmesi, toplumun barış ve yararı aleyhine olacaktır. İşte bu noktada hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesi uygulama alanı bulacaktır.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması yahut kısaca HAGB, sanık hakkında hükmolunan cezai yaptırımın belirli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi boyunca kasıtlı bir suç işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranması halinde ceza kararının ortadan kaldırılması ve davanın düşmesine yol açan cezanın bireyselleştirilmesi kurumudur.

Uygulamada eylemi cezalandırma ve cezalandırmama arasındaki ince çizgide yer alan müessesenin en karakteristik özelliği olan, suçun sanık hakkında hukuki sonuç doğurmama hususu göz önünde bulundurulduğunda, şarta bağlı af niteliğinde olan HAGB kurumu, doğru uygulamalar neticesinde toplum barışının sağlanmasında ve bireylerin yaşamlarını devam ettirmesinde önemli rol almaktadır. Buna karşın “Suç Oranı Neden Artar?” başlıklı yazıda da belirtildiği üzere yanlış uygulamalar, suçlunun hukuk sistemini denediği eylemden zaferle çıkmasına dayanarak, suç işlemenin korkulacak bir şey olmadığı algısının ortaya çıkmasına sebebiyet vermektedir.

Bu doğrultuda yargıçların, bu konuda kendilerine tanınan geniş takdir yetkisini, tabiri caizse ince eleyip sık dokuyarak kullanmaları, bizi mutlak adalete bir adım daha yaklaştıracaktır.

Kaynak : HAGB - Hukuki BLOG

  Kaynak: Hukukiblog
https://hukukiblog.com/kamu-hukuku/hagb/