Resmi Gazetenin bugünkü sayısında yayınlanan Uyuşmazlık Mahkemesi kararına göre imar planında yeşil alan olarak bırakılan ancak fiili el atmanın bulunmadığı durumlarda hukuk mahkemesinde kamulaştırmasız el atma davası değil idare mahkemesinde tam yargı davası açılabileceğine karar verilmiştir.

Fiili elatma varsa Hukuk Mahkemesi, hukuki elatma varsa İdare Mahkemesi görevlidir.


2 Mayıs 2012 ÇARŞAMBA Resmî Gazete Sayı : 28280

Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:

ESAS NO : 2011/238

KARAR NO : 2012/63

KARAR TR : 9.4.2012

(Hukuk Bölümü)

ÖZET : Davacılara ait taşınmazların imar planında çocuk bahçesi alanında ve yeşil alanda kalmasından dolayı uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

K A R A R

Davacılar : U. B., M. G., M. G., İ. B.

Vekilleri : Av. H. K., Av. H. G.

Davalı : Bağcılar Belediye Başkanlığı

Vekili : Av. Ş. A.

O L A Y : Davacılar vekili, Müvekkillerinin hissedarı oldukları İstanbul ili, Bağcılar İlçesi, Fevzi Çakmak Mahallesi 1033 ada, 13 ve 14 parsel sayılı taşınmazların 1/1000 ölçekli uygulama imar planında park alanı olarak ayrıldığını, 1987 yılından bu yana çok uzun süredir park alanı olarak düzenleme yapılmadığını ve kamulaştırılmadığını, taşınmazda inşaat yapma olanağı bulunmadığından kamulaştırmasız el atma şartlarının oluştuğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay Beşinci Hukuk Dairesi kararlarında, taşınmaza fiilen el atılmasa da imar planı gereğinin uzun yıllar yerine getirilmemesi halinde kamulaştırmasız el atma olgusunun gerçekleştiğinin kabul edildiğini öne sürerek kamulaştırmasız el atma nedeniyle, metrekare ve değer yönünden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; dava tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte şimdilik 10.000,00 TL’nin davalı Belediyeden tahsiline, bedeli ödenen kısımların davalı lehine tapudan terkinine karar verilmesi istemiyle, 25.03.2011 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı vekilince, süresinde verilen ilk itiraz dilekçesinde, müvekkili idarenin idari niteliği ve varsa eylemlerinin de idari eylem niteliği taşıdığı ileri sürülerek görev itirazında bulunulmuştur.

BAKIRKÖY 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 27.05.2011 gün ve E:2011/160 sayı ile, davalı vekilinin yargı yolu itirazının, dava konusunun gerek Kamulaştırma Kanunu gerekse İmar Kanunu uyarınca adli yargının görevi kapsamında kalması nedeniyle reddine karar vermiştir.

Davalı Belediye Başkanlığı vekilinin, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığı’na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Uygulama ve Öğreti’de, kamu idarelerinin, kamu hizmetinin yürütümü sırasında, kamu gücü kullanarak tek yanlı irade açıklamalarıyla yapmış oldukları işlemlerin, “idari işlem”; herhangi bir işlem ya da karara dayanmaksızın gerçekleştirdikleri maddi faaliyetleriyle, görevleriyle ilgili hareketsizliklerinin de, “idari eylem” olarak tanımlandığı; bu tanıma göre; idarelerin 3194 sayılı İmar Kanununun 8′inci maddesi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici imar planları ile bu planlara dayanılarak tesis edilen parselasyon, kamulaştırma, ruhsat gibi bireysel işlemlerin, “idari işlem”; bu imar planı uyarınca yapmak zorunda oldukları program ve uygulamaları, bunun için gerekli zamanda gerçekleştirmemeleri; yani, bu konudaki hareketsizliklerinin de, idari eylem niteliği taşıdığı; her ne kadar, uyuşmazlık konusu parsellerin 16.03.2001 tasdik tarihli 1/1000 ölçekli revizyon imar planlarında “ağaçlandırılacak alan”, 19.10.2004 tasdik tarihli 1/1000 ölçekli uygulama imar planında “yeşil alan”, 15.9.2008 onay tarihli 1/1000 ölçekli uygulama imar planında ise çocuk bahçesi alanı olarak ayrılmış olması nedeniyle ve imar uygulama işlemi ile çocuk bahçesinden yer tahsis edilmiş bulunduğu iddiasıyla söz konusu taşınmazların bedellerinin tazminat olarak ödenmesi istemiyle açılan davada, davanın hukuksal dayanağı olarak, kamulaştırmasız el atma gösterilmiş ve dava dilekçesine eklenen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında da, imar planında ilköğretim tesisi alanına ayrılan taşınmaz yönünden kamulaştırmasız el atma olgusunun varlığı kabul edilmiş; yine, davacı tarafından dosyaya sunulan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında, 3194 sayılı Kanun’un 18′inci maddesine göre yapılan uygulamada davacıya tahsis edilen imar parselinin, imar planında lise alanı olarak ayrılması halinde kamulaştırmasız el atma koşullarının gerçekleştiği yönündeki mahkeme direnme kararı yerinde bulunmuş ise de; davacıların mülkiyet hakkına getirilen kısıtlama, yukarıda açıklandığı üzere, genel ve düzenleyici işlem olan imar planlarında ilgili taşınmazların sırasıyla ağaçlandırılacak alan, yeşil alan ve çocuk bahçesi alanı olarak gösterilmesinden, bu planlarda öngörülen kamulaştırma programlarının zamanında yapılmamasından ve imar uygulaması işleminden kaynaklandığında ihtilaf bulunmadığından; bu kısıtlama ve hareketsizlikten doğan zararın da idari işlem ve eylemden kaynaklandığının kabulünün gerektiği; bu bakımdan; davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2′nci maddesinin 1′inci fıkrasının (b) bendinde yer alan yer alan “İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,” hükmü gereğince idari yargı yerinde görülmesinin gerektiği; açıklanan nedenle, 2247 sayılı Yasa’nın 10′uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; Davacıların, İstanbul ili, Bağcılar ilçesi, Fevzi Çakmak Mahallesi 1033 ada 13 ve 14 parsel sayılı taşınmazlarının 1/1000 ölçekli uygulama imar planında park alanı olarak ayrılması sonucu mülkiyet hakkını kullanamadığı, kamulaştırma yapılmadan beklenmesine rağmen imar plan değişikliği sonucu mülkiyet hakkı kullanımının engellenmesi sonucu hukuken kamulaştırmasız el atma koşullarının gerçekleşmesi nedeniyle tazminat talep ettiği davada; davalı idare tarafından görev itirazında bulunulması üzerine olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığının anlaşıldığı; Anayasa’nın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğunun kurala bağlandığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari dava türleri arasında sayıldığı; dava konusu uyuşmazlıkta, idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmaması karşısında, davanın anılan Kanun’un 14. maddesinde işaret edilen bedel artırma davası niteliğinde olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı; uyuşmazlık konusu işlemin, 15/09/208 onay tarihli 1/1000 ölçekli imar planında çocuk parkı alanı olarak bırakıldığı, dava tarihine kadar herhangi bir kamulaştırma işlemi ya da fiilen el atmanın bulunmadığı, davaya konu idari eylemin, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun arazi ve arsa düzenlenmesine ilişkin 18. maddesinin uygulamasından kaynaklanmakta olduğu, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı Kanun’un 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel haktan doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesinin gerektiği; bu nedenle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/179 esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesinin gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 09.04.2012 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idarenin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı’nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Davacıların, İstanbul ili, Bağcılar İlçesi, Fevzi Çakmak Mahallesi 1033 ada, 13 ve 14 parsel sayılı taşınmazlarına, imar planında park alanı olarak ayrılmak suretiyle kamulaştırmasız el atıldığından bahisle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; dava tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte şimdilik 10.000,00 TL’nin davalı idareden tahsili istemiyle açılmıştır.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun“Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinde; “Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur.

a) Bölge planları; sosyo – ekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak bölge planlarını, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama Teşkilatı yapar veya yaptırır.

b) İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik dördüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.

Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik üçüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar.

Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.

Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir.

İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.

c) (Ek: 3/7/2005 – 5403/25 md.) Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz.” hükmüne yer verilmiştir.

Dava dosyasında bulunan Bağcılar Belediye Başkanlığı, Plan ve Proje Müdürlüğünün 27.04.2011 gün ve 2715 sayılı yazısının incelenmesinden; davaya konu edilen İstanbul ili, Bağcılar İlçesi, Fevzi Çakmak Mahallesi 1033 ada, 13 ve 14 parsel sayılı taşınmazların, 16.03.2001 onay tarihli 1/1000 ölçekli Revizyon İmar Planında ağaçlandırılacak yeşil alan fonksiyonunu sürdürdüğü, bu plana istinaden yapılan 19.10.2004 onay tarihli 1/1000 ölçekli Revizyon İmar Planında söz konusu parsellerin yeşil alanda kaldığı, mer’i plan olan 18.04.2008 onay tarihli 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planında ve bu plana istinaden hazırlanan 15.09.2008 onay tarihli 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planında yeşil alanda kaldığı ifade edilmiş; aynı Müdürlüğün 30.3.2011 gün ve 1908 sayılı yazısında söz konusu parsellerin imar planında çocuk bahçesi alanında kaldığı anlaşılmıştır.

Olayda, imar planının uygulaması sonucu, uyuşmazlığa konu parsellerin imar planında

park alanında kaldığı, uzun süredir park alanı olarak düzenleme yapılmadığı, kamulaştırılmadığı, taşınmazda inşaat yapma olanağı bulunmadığı; kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmazın bedelinin ödenilmesi gerektiğinin iddia edildiği; davanın konusunun, davalı idarece 3194 sayılı Kanunu uyarınca kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade ile yapılan imar planlarında yeşil alan olarak yer alan davacılara ait taşınmazın bedelinin tazminine ilişkin bulunduğu anlaşılmış olup, belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesinde yer alan “İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları” kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile Bağcılar Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının, Asliye Hukuk Mahkemesince reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, davalı vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 27.05.2011 gün ve E:2011/160 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 09.04.2012 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: