Gazete Vatan’ın sitesindeki haber:

http://haber.gazetevatan.com/karara-imza-atan-hakimler-ilk-kez-konustu/560725/1/gundem#.UgXyHDOSWwE.twitter

Hâkim Mehmet Fatih Uslu 'Kişilerin durumlarını hassas terazide tartar gibi, tek tek inceleyerek değerlendirdik' derken, Hâkim Ercan Fırat da 'Verdiğimiz karar noktasında vicdanen çok rahatız' diye konuştu

Ergenekon davasının ilk safhası 5 Ağustos’ta açıklanan kararla tamamlandı. Müebbet hapis cezasına çarptırılan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un yanı sıra çok sayıda eski ve muvazzaf TSK mensubunun, akademisyen ve gazetecinin ağır cezalara çarptırılması kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “İlker Başbuğ’a üzülüyorum” derken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da, “Genelkurmay Başkanına terör örgütü lideri diyeni tarih affetmez” şeklindeki kanaatinde sapma olmadığı değerlendirmesinde bulundu.

Karara imza atan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin hakimleri ilk kez Milliyet gazetesinden Esra Alus’a konuştu.

Hâkim Mehmet Fatih Uslu, “Çok yoğun bir sürecin ardından köyümde dinleniyorum. Kafamı rahatlatmak için fazlaca haber okuyup televizyon izlemiyorum. Ancak eleştirilerden haberdarım. Herkes düşüncesinde şiddet içermediği sürece özgürdür. Ergenekon davasıyla ilgili konuşanların dediklerine bakınca da maalesef kimsenin dosyanın içeriğini bilmediğini görüyorum. Bizi eleştirenler için, ‘Keşke gerekçeli kararımızı bekleseler’ diyorum. Bakın, 45 gün boyunca sabah 08.00’dan akşam 21.00’a kadar iddiaları değerlendirdik. Bu kadar tartışılan bir davayla ilgili olarak karar vermek tabi ki zordu. Kişilerin durumlarını hassas terazide tartar gibi, tek tek inceleyerek değerlendirdik. Evet, eleştiriliyoruz ancak daha gerekçeli kararımızı yazacağız, tarafsızlığımızı yitirmemek için kimsenin ne dediğine bakmayacağız” dedi.

‘İsabetli bir karar verdik’

Mahkeme heyetinin diğer üyesi Hâkim Ercan Fırat da, “Şu an bayram iznindeyim. Heyet halinde çalıştık ve yoğun bir süreçten geçtik. Hukukçu olmayan ya da her hukukçunun da anlayamayacağı hususlar olabilir. O anlamda tabi gerekçeli kararı beklemekte fayda var. Gerekçeli kararla her şey daha da açığa kavuşacak ve anlaşılır olacak. Hukuku bilmeyenlerin ya da teknik yönlerini anlayamayanların kafalarındaki münferit hususlar gerekçeli kararı okuduktan giderilecek. Her türlü yorumlara karşı tabi ki saygılıyız. Herkes aynı şeyi düşünemeye bilir. Kanaati aynı olmayabilir. Dosyayı hakikaten tanımayan büyük bir kesim var. Hukukçu camiasında da var. Verdiğimiz karar noktasında vicdanen çok rahatız. İsabetli ve çok hukuki, yerinde bir karar verdiğimizi düşünüyoruz. Çok yoğun bir tempo geçirdik, adeta maratondu. Özellikle son hüküm hazırlık aşamasını çok yoğun geçirdik. Terazinin en ince ayarını tutturmak için yoğun hararetli bir müzakere dönemi geçirdik. Yedek hakimler olarak gerekçeye dönük olarak çalıştık” diye konuştu.

 

Emekli Yargıç Ömer YASA’nın değerlendirmesi:

Yargıç, gazetelere beyanat veremez, kararıyla konuşur. Üstelik Vatan Gazetesinin haberinde adı geçenlerin kararda adları ve imzaları yoktur. Bu açıklamalar bir suçun itirafıdır.

Yedek üye olarak duruşmaları takip eden yargıçlar, ancak asıl üyelerden biri ölür veya başka yere atanırsa görev alır. Nitekim mahkeme başkanı KÖKSAL ŞENGÜN başka yere atandıktan sonra, o güne kadar mahkeme kürsüsündeki dördüncü koltukta oturan HÜSNÜ ÇALMUK duruşma tutanaklarında üye yargıç olarak yer almaya başlamıştır. Üstelik bu üyenin de hiçbir duruşma tutanağında yedek üye olarak oturumu izlediği yazılı değildir. Yalnızca mübaşire sorulduğunda neci olduğu öğrenilmiş ve daha sonra naip üye olarak bazı konularda görevlendirilmişti.

Tabii hakim ilkesi gereği, baştan beri davayı takip etmemiş bir hakim karar veremeyeceği için, davayı resmen izlemiş bu yedeklerden sicil olarak kıdemli olan heyete katılarak müzakere ve kararda söz sahibi olabilir. Yasal olarak 3 hakimden kurulu olan Ağır Ceza Mahkemesi daha fazla hakimle karar veremez. Hukuk BEN YAPTIM OLDU ile yürümez. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine HSYK tarafından üçten fazla üye atanması, bunların tamamının yargılamayı birlikte yapacağı anlamına gelmez. Nitekim bir yargıcın bir yere atanması ayrı, yetki verilmesi ayrı bir şeydir. Bu mahkemenin yasal olarak oluşturulmuş ve birisi Çağlayan’da diğeri Silivri Cezaevi Yerleşkesinde iki kurulu görev yapmaktadır. Duruşmaya kimlerin çıkacağının ve kararı kimlerin vereceğinin kuralları Cumhuriyet kurulduğundan beri bellidir. İhtilaller üzerine kurulan mahkemelerde de öncelikle Muhakeme Usülleri geçerli olmuştur. Devletin Temeli olarak kabul edilen ADALET organının bir tuğlası bile sökülürse o yapı çöker. Adı mahkeme olabilir ama suç oluşturan davranış ve eylemlerle böyle karar veren bir topluluğun açıkladıklarına hukuken "Mahkeme Kararı" denilemez.

Kararın başlığında, kararı veren yargıçların ve savcıların adları yazılıdır. Aşağıya bu adları duruşma tutanağından kopyaladım. Bu hakimlerden başka 2 kişi çıkıp mahkemelere beyanat vererek her sanık için saatlerce müzakere ettiklerini ve gerekçeyi kendilerinin yazdığını söylüyorsa bunda skandaldan da öte bir çarpıklık vardır.

T.C.İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) ESAS NO :2009/191

                                        HÜKÜM AÇIKLAMA TUTANAĞI

HÜKÜM TARİHİ     : 05.08.2013

BASKAN       : HASAN HÜSEYİN ÖZESE

ÜYE               : HÜSNÜ ÇALMUK

ÜYE                           : SEDAT SAMİ HAŞILOĞLU

C. SAVCISI   : MEHMET ALİ PEKGÜZEL

C. SAVCISI   : NİHAT TAŞKIN

C. SAVCISI   : MEHMET MURAT DALKUŞ

KATİP            : ERSİN ODABAŞI