Hilal  Kaplan Yeni Şafak’da Ergenekonu savunurken söze “Veli Küçük, Arif Doğan ve diğerleri” diye başlıyor.  Balbay’ı ve cinayetlerle suçlanamayan diğer gazeteci ve sanıkları gizlemeye çalışıyor.

Yazıda bu sanıkların 90’larda işledikleri faili meçhul cinayetlerden değil de darbe suçundan ceza almalarını da önemsemediğini belirtiyor.. Üstelikte bu kişilerle diğerleri dediği sanıkları aynı kefeye koyarak…

Ergenekonun en ateşli taraftarları bile Ergenekonu savunmakta zorlanıyor, savunurken bile gaf yapmaktan kaçınamıyorlar, çocuk kandırır gibi yazıyorlar..

“Veli Küçük, Arif Doğan ve diğerleri, 90'larda işledikleri suçlardan değil, darbecilikten müebbet almışlar. Yani?

Bu Ergenekon davasının önemini azaltır mı?

Üzerinden dört darbe geçmiş bir ülkede darbeci zihniyetle yüzleşmenin, demokrasiye katkısı yok mudur?

Peki, söz konusu faili meçhul cinayetlerin işlenmesinin zeminini oluşturan darbeci düzen değil midir?

Darbecilik 'ilk günah' değil midir?

Ayrıca hangi suçtan ceza alırsa alsın, ceza alanlar yine o suçları da işleyenler, değil mi?”

Ergenekon eşi benzeri olmayan bir ucube dava.. Bin benzemez aynı torbaya konmuş ama mizrak çuvala sığmamış gene de .. Torba ya da çorba iddianame, aynı şekilde bir karar.. Önceki Yargıtay başkanlarından Prof. Dr. Sami Selçuk “ Yargıtay bile bu davayı çözemez” diyor..

90’lı yılların faili meçhulleri aydınlatılamamış, 12 Eylül öncesi işlenen 6000 faili meçhul cinayet ortada, Roboski, Uludere sorumluları belli değil ama Yeni Şafak yazarı “bunların ne önemi var, darbeciler cezalandırıldı ya..” diyor..

Büyük fotoğrafa baktığımızda derin devletin olduğu gibi ayakta olduğunu görüyoruz.. Hiç kimsenin derin devleti yıkmaya niyet de yok.. Belki sahip değişicek, o da belki..70’li, 80’li, 90’lı yılların cinayetleri aydınlatılmadıkça, Roboski, Uludere sorumluları yargılanmadıkça hiç kimse derin devletin ortadan kalktığını iddia edemez..

Derin devletle hesaplaşılmadıkça da Türkiye’ye tam demokrasi gelemez..

Bu nedenlerle büyük hesaplaşma henüz başlamadı….

Rahmi Ofluoğlu ( Hukukçu)