Abbas Özden, Yargıda Birlik Platformu sözcüsü olarak kamuoyunda tanınmadan önce Ankara Adliyesi’nde memur suçlarına bakan Cumhuriyet Savcısı, bu görevi esnasında Dursun Çiçek soruşturması, İşçi Partisi’ni arama kararı olmadan arayan polisler hakkında soruşturma gibi önemli ve kritik soruşturmalar yapmış, bu soruşturmalar nedeniyle paralel yapının hışmına uğramış bir Cumhuriyet Savcısı..

Açık sözlü, kendinden emin, sözünü esirgemeyen biri..

Şimdilerde Yargıtay 5. Ceza Dairesi üyesi..  Adaletbiz Abbas Özden’i yeni makamında ziyaret etti. Özden konuşmayı seven içten birisi.. İlk sorumuz “Yargıtay’da gelişme var mı?”  oldu.

Abbas Özden, “var tabii, her şeyden önce Yargıtay’da artık özgür bir tartışma ortamı var, hukuk işlemeye başladı. Paralel yapıdan olanlar da hukukun değerini anlamaya başladılar” dedi .

Geçmiş ile ilgili Yargıtay Hakimi Ali Kınacı’nın yakınmalarını aktardı.

Ali Kınacı şöyle diyormuş:

“Konuşturulmuyorduk, başkan konuşup konuşmayacağımız konusunu oya sunuyordu, çıldırıyorduk.  Genel kurula gitmek istemiyordum, ayağım geri gidiyordu,  genel kurula katılmaktan rahatsızlık duyuyorduk, tiksiniyorduk, şimdi genel kurula katılmaktan zevk alıyorum, özgür tartışma ortamı var”

Ali kınacı, AİHM kararlarını takip eden değerli bir hukukçu.

Abbas Özden devamla;

“Yargıtay Ceza Genel Kurulu çok önemli, daireler üstü içtihat oluşturuyor, orada özgür tartışma ortamı olmalı, doktrin tartışılmalı evrensel hukuk konuşulmalı, CGK yön vermeli, genel kurul böyle olmalı.” 

Hukuk dışı elde edilen deliller ile hüküm oluşturma

“Diyarbakır’dan bir dosya geldi önümüze. Evin kapısı açık, giriyorlar içeriye, yarım saat sonra eve polis baskını oluyor, çuval dolusu mermi bulunuyor. 6136 ya göre hüküm veriliyor, oysa arama kararı yok, deliller hukuk dışı yollarla elde edilmiş. Hukuk dışı delilleri yok saydığınızda hüküm oluşturacak başka delil de yok. Ceza Genel Kurulu’nda tartıştık ve sonuçta mahkumiyet konusunda yeterli delil yoktur diye karar çıktı.”

Önemli bir konu, uzun süre dinleme yapmak için örgüt uydurma

Rüşvetten 3 ay dinleme yapılabiliyor,bu suçtan 3 aydan fazla dinleme yapılamaz, başına örgüt konuluyor 12 ay dinleme yapılıyor, şimdi 3 aydan sonra elde edilen delillerin hukuki olup olmadığını tartışıyoruz. 3 ay hiçbir delil elde edilemiyor, 6. ayda delil elde ediliyor. Ortada örgüt yoksa, sırf uzun dinleme yapabilmek için başına örgüt konmuşsa ne olacak? 3 aydan sonra elde edilen delillerle hüküm oluşturulabilecek mi? Genel Kurulda bunu tartışıyoruz, henüz bir sonuca varmadık.”

Hukuka uygun delil ile ilgili Yargıtay Ceza Genel Kurul Kararları

2- Yargıtay CGK, 25.11.2014 gün, 2013/9-610 E., 2014/512 K.

Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkumiyetine karar verilebilmesi bakımından gözönünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte hukuka uygun olarak elde edilmiş delillerle ispat edilebilmesidir.

Bu itibarla, hukuka uygun olmayan arama işlemi sonucunda ele geçen delillerin hükme esas alınamayacağının belirlendiği olayda; sanığın tüm aşamalarda suçlamayı kabul etmediği de gözetildiğinde, dosyadaki hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin değerlendirme dışı tutulması halinde, sanığın cezalandırılmasına yeterli delil bulunmamaktadır.

Sonuç olarak; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün sanık hakkında yapılan arama işlemi hukuka aykırı olup bu arama sonucunda elde edilen delillerin hükme esas alınamayacağı, dosyadaki hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen deliller değerlendirme dışı tutulduğunda ise sanığın cezalandırılmasına yeterli delil bulunmadığı gözetilmeden beraatı yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.

3- Yargıtay CGK, 25.11.2014 gün, 2013/9-841 E., 2014/513 K.

Bu itibarla, hukuka uygun olmayan arama işlemi sonucunda ele geçen delillerin hükme esas alınamayacağının belirlendiği olayda, sanığın tüm aşamalarda suçlamayı kabul etmediği de gözetildiğinde, dosyadaki hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin değerlendirme dışı tutulması halinde, sanığın cezalandırılmasına yeterli herhangi bir delil bulunmamaktadır.

4- Yargıtay CGK, 25.11.2014 gün, 2014/8-166 E., 2014/514 K.

Hukuka uygun olmayan arama işlemi sonucunda ele geçen delillerin hükme esas alınamayacağının belirlendiği olayda; 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçunda, ruhsatsız tabanca suçun maddi konusu olup, arama işleminin hukuka aykırı yapılması nedeniyle ele geçirilen ruhsatsız tabancanın hukuka aykırı yöntemle elde edilmesinden dolayı hükme esas alınmayacağının kabulü karşısında, başkaca maddi delillerle desteklenmeyen ikrara dayanılarak mahkumiyet hükmü kurulması usul ve Kanuna aykırıdır; zira sözkonusu tabanca elde edilip atışa elverişliliği ve kanuna aykırılığı uzman bilirkişi raporuyla belirlenmeden 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçunun oluştuğu kabul edilemeyecektir.

Kaldı ki evinde suç konusu tabanca ile av tüfeği ele geçen sanığın, soruşturma aşamasında tabancanın babasından kaldığını belirtmesine rağmen, kovuşturma aşamasında av tüfeğinin babasından kaldığını, ancak tabancanın aynı evde birlikte yaşadığı oğlu tarafından satın alındığını savunarak önceki beyanından döndüğü sabit olup, ruhsatsız tabanca bulundurma suçuna ilişkin olarak sanığın istikrarlı bir kabulünün bulunduğu da söylenemeyecektir.

Bu nedenle, dosyadaki hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin değerlendirme dışı tutulması halinde, kovuşturma aşamasında döndüğü, başkaca maddi delille desteklenmeyen soruşturma aşamasındaki ikrara dayalı olarak sanığın mahkumiyetine karar verilmesine imkan bulunmamaktadır.


Abbas Özden ile söyleşinin bundan sonra yayınlanacak bölümleri:

Yargıyı hangi dernek temsil ediyor,

Bilirkişilik,

Yürütme yargı ilişkileri



adaletbiz.com

Bu haber kaynak gösterilmeden yayımlanamaz.