Basın Duyurusu;

Yargı; Kişisel Ve Siyasi Çıkarları İçin;

İktidar Eliyle

Husumet, İntikam ve İftira Aracı Haline Getirilmiştir.

 

 

·       Yargı’daki kaosu, fetret halini ve doğması kaçınılmaz olan ihkak-ı hak sürecini gösteren demokratik olaylardan birisi daha Konya’da yaşanmıştır.

 

                        Olaya ilişkin olarak HSYK’ya yapılan başvurunun bir örneği ilişikte sunulmuştur.

 

                        Kamuoyunun bilgilerine saygıyla duyurulur.

 

                         

                       

                                                                                                                             Atilla Kart

                                                                                                                             Konya Milletvekili

                                                                                                                            

 

                                                                                                                                             18 Mayıs 2015

 

 

HSYK Başkanlığına

 

                       

                        Konu   ;   4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu uyarınca;         

                                        aşağıdaki sorularımızın cevaplandırılması talebinden ibarettir.

 

                        (I) AKP İktidarlarında en çok müdahale edilen , hedef alınan Kurumların başında “Yargı mekanizması” gelmektedir. Kişisel, siyasi ve mahalli çıkarlar doğrultusunda AKP İktidarlarında, Yargı’ya her zaman ve doğrudan müdahale edilmiştir. Bu sebepledir ki, 12-13 yılın sonunda, Yargı, artık “en az güven duyulan”  Kurum haline gelmiştir. 

                        Bu anlayış ve uygulamanın en acımasız örneklerinden biri Konya’da yaşanmıştır. Avukat M.O. ve çalışanlarına yönelik olarak Devlet terörü uygulanmış, usul kuralları ayaklar altına alınmıştır.  

                        Avukatın sorgusunun, Cumhuriyet Savcısı tarafından bizzat yapılması zorunluluk iken, sorgulama Emniyet-KOM şubesi tarafından yapılmış; tutuklamaya sevk edilen avukat ve sekreteri 1.Sulh Ceza Hakimi tarafından Adli kontrol şartıyla serbest bırakılmış ise de; soruşturma Savcısının 3 saat içinde itirazı, bu arada nöbet listesinin değiştirilmesi sonucunda, 3 Sulh Ceza Hakimliği mevcut olmasına rağmen, her nedense, 9.Asliye Ceza Hakimi, Sulh Ceza hakimi sıfatıyla 6.000 sayfalık dokümanı incelemiş(!); yokluklarında her 2 kişinin tutuklanmalarına karar vermiş, bu kez “yüze tefhimi” yapacak mahkemeyi tespitte ihtilaflar çıkmış ve en nihayet adli kontrol şartı veren 1. Sulh Ceza Hakimi tutuklamayı tefhim etmiştir.  

                        (II)       Dosyanın esasına, delillerin değerlendirilmesine; kişisel ve mesleki          rekabetten kaynaklanan unsurlara temas etmeye gerek görmüyoruz.             Olayın bu boyutu ayrı bir bahistir. 

                        Ancak, açık ve kabul edilemez gerçek şudur;

                         17-25 Aralık yolsuzluk süreciyle bağlantılı olarak ve intikam amacıyla yapılan, usul kurallarının ayaklar altına alındığı bir operasyon söz konusudur. Kendilerini, aile bireylerini ve belli bir yönetim kadrosunu korumak isteyen Siyasi İktidar ve Anayasal Kurumlar; artık en üst düzeyde “ birilerinin aleti”  konumuna gelmiştir. Ülkemizde Yargı mekanizması felç olmuştur. Artık toplumsal kaos, fetret ve ihkak-ı hak dönemi başlamıştır. 

                        (III)   HSYK açısından dramatik ve açıklanması gereken durumlar vardır.

                        İstanbul’daki tahliye kararları sonrasında 29. ve 32. Asliye Ceza Mahkemesi Yargıçları hakkında adeta idam kararları veren, Cumhurbaşkanı’na tekmil veren HSYK, Konya’daki hukuk ve yasadışı uygulamaya seyirci kalmaya devam mı edecektir?  

                        Tutuklama süreçlerinde Asliye Ceza Hakimlerinin görevi olmaz diyenler, Konya’daki uygulamaya ne demektedir? Sulh Ceza Hakimlerinin varlığına rağmen, neden Asliye Ceza Hakimi, Sulh Ceza hakimi sıfatıyla görev yapmıştır? 

                        Ortaya çıkan somut tablo şudur; 

                        Konya’da da bir bölüm Savcı-Yargıç görevlerini doğru ve tarafsız yapamamıştır. Hükümetin baskısı, müdahalesi sebebiyle Adalet Komisyonu çaresiz ve görevini yapamaz haldedir. 

                        Sözü çok uzatmaya gerek görmeden ifade ediyor ve soruyoruz.

 

                        HSYK olarak;

 

1) Savcıların-Yargıçların, Anayasa’nın 138. ve 2802 sayılı Yasanın 68. Ve 69. maddelerine uygun olarak görev yapmaları için, Siz ne zaman görevinizi yapacaksınız?

 

2) Konya’daki görev suiistimalleriyle ilgili olarak, resen inceleme ve soruşturma sürecini başlatacak mısınız?

 

 

 

                                                                                                           Başvuruda Bulunan

                                                                                                          Atilla Kart

                                                                                                          Konya Milletvekili