17 Aralık yolsuzluk operasyonu sonrası görev yerleri değiştirilen ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) 1. Dairesi’ne yaptıkları yeniden inceleme talebi reddedilen savcı ve hâkimlerin HSYK Genel Kurulu’na yaptıkları itirazların da gündeme alınmadığı ortaya çıktı.

HSYK’nın yapısına ilişkin kanun değişikliğinden sonra HSYK gündemini belirleme görevi Adalet Bakanı’na verilmişti. HSYK kaynaklarından alınan bilgiye göre, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, görev yerleri değiştirilen hâkim ve savcıların itirazlarını gündeme almadı.

Anayasa Mahkemesi, HSYK’nın yapısına ilişkin düzenlemeyi kısmi olarak iptal etti ancak bu karar geriye dönük işleme konulmayacağından yer değiştirmeleri etkilemeyecek. Öte yandan, HSYK’nın yapısına ilişkin değişiklikle ilgili AYM’nin verdiği kısmi iptal kararında, genel kurul gündemini bakanın belirlemesine ilişkin düzenleme iptal edilmemişti. HSYK yönetmeliğine göre, yer değişikliği konusunda kurula yapılan itirazların genel kurulda değerlendirme süresi 60 gün. Buna karşın hâkim ve savcıların kurul tarafından alınan  ‘geçici görevlendirme’ ve ‘yer değişikliği’ne yaptıkları itiraz hala genel kurul gündemine alınmadı.

Görev yeri değişen hâkim ve savcıların yaptıkları itirazların 2 aydır kurul gündemine alınmadığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine (AYM) bireysel başvuru yapmaya hazırlandıkları aktarıldı.

Kılıç, tayinler ve yer değiştirme sorunu çözmez demişti

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, AYM’nin 52. Kuruluş yıl dönümünde yaptığı konuşmasında hakim ve savcıların görev yerinin değiştirilmesine ilişkinde değerlendirmelerde bulunmuş ve şunları söylemişti:

“Yargı milletin iradesine tuzak kurulacak yer değildir ve olmamalıdır. Son dönemde yargı, bu konuyla ilgili olarak ‘paralel devlet’ ya da ‘çete’ diye nitelendirilen çok vahim, çok ciddi ve çok ağır bir suçlamayla karşı karşıyadır. Bu suçlama üzerinde yapışık kaldığı sürece yargının ayakta kalması mümkün değildir. Bugün itibariyle bırakınız ceza davalarını, en basit alacak davasına ilişkin kararlar bile tartışmaya açılmış ve yargıya olan ağır yara almıştır. Başta yargı ve yürütme organları olmak üzere herkes bu iddialarla ilgili bilgi, belge ve delilleri zaman geçirmeden ortaya koymak zorundadır. Gerek yargıda, gerekse yürütme organları içerisinde var olduğu iddia edilen bu kişilerin başka illere tayin edilerek ya da yerlerini değiştirerek sorunu çözmenin anlamsızlığı açıktır. Söz konusu iddiaların yargı kurumlarında psikolojik travma yarattığı, delil, bilgi ve belgeye dayanmayan ihbar mektuplarının hüküm icra ettiği, hakim ve savcılar arasında önemli bir ayrışma ve bölünmelere sebep olduğu hepimizin saklayamayacağı gerçeklerdir. Bu ayrışma ve bölünmenin hukuk devletinin, hukuk güvenliğinin ve adaletin sonunu getireceğini yargıda yaşadığımız olaylar açıkça göstermektedir.

Tekrar etmek gerekirse, yargının bu iç ağrısı ile yaşaması asla mümkün değildir. İddia edilen kayıt dışı yapılanma yargı mensupları arasında korku, endişe ve gelecekli ilgili belirsizliklerine doğmasına, aralarında olması gereken mesleki ilişkinin çok olumsuz etkilenmesine yol açmaktadır. Görevi, maddi gerçekleri ortaya çıkarmak olan yargının karşı karşıya kaldığı bu iddianın adı 'vicdan yolsuzluğu'dur.”


t24