Türkiye’de yargının sorunlarıyla birlikte, yargı işleyişine yöneltilen eleştiriler bitmek bilmiyor. Son olarak Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu, polisin savcı, bilirkişinin hâkim gibi davranmasından yakındı. Yargı camiasının temsilcisi Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) 1. Daire Başkanı İbrahim Okur da, üslup olarak olmasa da içerik bakımından Karakullukçu’nun görüşlerine katıldıklarını vurgulayarak, “Bilirkişi müessesesinin yanlış uygulamalarından biz de çok rahatsızız” dedi.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, ekibiyle birlikte yargının sorunlarını ya da yargı uygulamalarından kaynaklanan ciddi sorunları ortadan kaldırmak için yoğun bir mesai harcıyor. Buna karşın yargıyla ilgili tartışmalar sadece siyaset dünyasıyla sınırlı kalmıyor. Danıştay ve Yargıtay başkanlarının açıklamaları yargı camiasında eleştiri kazanının fokur fokur kaynadığını gösteriyor. Yargı camiası, bizzat başkanlar tarafından dile getiren eleştirilere katılmakla kalmıyor, başkanlara destek de veriyor.

Yargı dünyasının nabzını tutmak, Danıştay ve Yargıtay başkanlarının açıklamalarının nasıl yankılandığını sormak için dün önce Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ı aradım. Kılıç, kendi gündemlerinin yanı sıra bireysel başvurulara o kadar yoğunlaşmış ki yeni anayasa tartışmalarından ve AK Parti’nin yeni anayasa için ortaya koyduğu yargı sistemine ilişkin polemiğe pek dahil olmamış. Dolayısıyla bilirkişi sorunsalıyla da pek ilgilenmemiş.

Bilirkişiye ‘suç’ sorulmaz

Kılıç’ın ardından yargı camiasının en önemli temsilcisi konumundaki HSYK’yı aradım. Kurul’daki kritik görevinin yanı sıra, medya ile ilişkiler ve sözcülük gibi alanlarda da fiili olarak mesai harcayan 1. Daire Başkanı Okur’la telefonla görüşme şansı buldum. Okur’a lafı dolandırmadan Danıştay Başkanı Kullukçu’nun ve Yargıtay Başkanı Alkan’ın açıklamalarını sordum. Karakullukçu’nun üslubuna o da şaşırmış ama doğruları söylediği konusunda o da hemfikir. Bilirkişilik müessesesinin işleyişindeki aksaklıklardan kendilerinin de rahatsız olduklarını vurgulayan Okur, Karakullukçu’nun konuşmayı yaptığı “Geliştirilmiş Bilirkişilik Sistemi AB Eşleştirme Projesi”ne bu yüzden destek verdiklerini söyledi. 300 hâkim ve savcının katıldığı bu projenin önemine işaret eden Okur, “Bilirkişilik konusunda sıkıntı olmasa, bu tür çalışmalar yapılmazdı. Adalet Bakanlığı 1 yıldır bu konu üzerine çalışıyordu. Bilirkişiye hangi hallerde gidilmeyeceği bellidir ama hâkimler ‘suç unsuru oluşmuş mudur’ diye bilirkişilere dosya gönderiyor. Yargıtay bu şekilde alınmış kararları bozmalı ama bilirkişi raporlarıyla verilen kararlarla dosyalar kesinleşebiliyor. Yanlış uygulamalardan biz de çok rahatsızız” dedi. Bu arada bilirkişilik mevzuatının temeli olan HMUK’nın 275. maddesi de özel ve teknik konularda bilirkişiye başvurulmasını öngörse de hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişinin dinlenemeyeceğini hüküm altına alıyor.

Polis o sözlerden rahatsız

Karakullukçu’nun sözleri polis teşkilatında rahatsızlık yaratmış. Görüştüğümüz emniyet yetkilileri “Biz savcının talimatları doğrultusunda kanunun bize verdiği yetki çerçevesinde görev yapıyoruz. Savcı değiliz ama soruşturmalarda savcının yardımcısı gibi çalışıyoruz” görüşünü dile getirdiler. HSYK 1. Daire Başkanı Okur ise Karakullukçu’nun ‘polis, savcı olmuş’ eleştirisini değerlendirirken, mevzuat eksikliğine dikkat çekti ve “Adli kolluk sistemi kurulmazsa böyle devam eder. Polis idari olarak İçişleri’ne bağlı ama soruşturmalarda savcının emrinde çalışıyor. Savcıların personel sıkıntısı var, çoğu zaman bir kâtip ile çalışıyorlar. Böyle olunca da zaman zaman savcıların hazırladığı iddianameler, neredeyse polisin hazırladığı fezlekelerle aynı oluyor” yorumunu yaptı.

Okur, Yargıtay Başkanı Alkan’ın Radikal’e yaptığı açıklamaları değerlendirirken de önce Radikal’in 1. sayfasındaki ‘Tek çatı geriye gidiş’ ifadesine katılmadığının altını çizdi. Ardından da Alkan’ın açıklamalarının içeriğini çok beğendiğini vurguladı. Avrupa’da birçok ülkede HSYK’nın yüzde 50’sinin hâkim ve savcılar tarafından seçildiğini vurgulayan Okur, Alkan’ın ‘İstemezük’ demek yerine ne istediğini de net bir şekilde ortaya koymasının önemli olduğunu ifade etti.

AK Partili vekiller eleştirileri ‘çoğulculuk’ olarak yorumladı

Yargıtay Başkanı Ali Alkan’ın, ‘yüksek yargıyı tek çatı altında toplama’ önerisi İME Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu’nun sözleri, iktidar partisi kanadında ‘yumuşak’ bir üslupla değerlendirildi. TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, yüksek yargıyı birleştirme projesine karşı başkanların görüş bildirmelerini, öneriye katılmamalarını ‘doğal’ gördüğünü vurgulayarak, “Ancak bu projenin de üzerine inşa edildiği temel bir felsefesi ve gerekçesi vardır. Demokratik anayasacılık karşıtlıkları çoğulculuk anlayışı içinde sentezlemedir. Bu konudaki bütün düşünce ve eleştirilerden yararlanarak en doğruya ulaşmaya çalışıyoruz. Ancak hiçbir öneriyi ileri veya geri adım gibi ifadelerle değerlendirmemek lazım. Herkesin amacı daha iyi adil yargılanma hakkını daha etkin gerçekleştirebilecek somut sorunları arındıracak çerçeve bir yapıdır” diye konuştu. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik ise, yargının kendisiyle ilgili, yargı sistemiyle ilgili bir özeleştiri yapmasının ‘hayra alamet’ olduğunu söyledi.