Basın Konseyi, polis eşliğinde kapıları kırarak İpek Medya Grubu'na el koyan kayyumları Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na (HSYK) şikayet edeceklerini duyurdu. Açıklamada, "Gazetecilere hakaret edilemez. Gazetecilik faaliyetine kayyumlar karışamaz." denildi.

Konseyden yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi: "Kanaltürk ve Bugün televizyonları ile gazetelerine polis marifetiyle hukuksuz el konulmasından sonra, bir de kayyumun gazetecilere hakaret etmesi kabul edilemez.

Anayasanın 30. Maddesinin, "Kanuna uygun şekilde basın işletmesi olarak kurulan basımevi ve eklentileri ile basın araçları, suç aleti olduğu gerekçesiyle zapt ve müsadere edilemez veya işletilmekten alı konulamaz." hükmü gereği yaşananlar, tamamen hukuk dışıdır, Anayasaya aykırıdır.

Yasaya göre, ancak mal varlıklarını tarafsızca idare etmek ve malları yönetip, korumakla yükümlü ve tarafsız olması gereken kayyumun; gazetenin yazı işlerine müdahalesi, yayın politikasına karışması, gazetecileri işten atması asla görevi değildir.

'GAZETECİLERE HAKARET EDİLEMEZ'

Yazı işleri masasında, 'Dün rezalet bir gazete yaptınız' diye gazetecilere hiza vermeye çalışan kayyuma, bir gazetecinin; "O gazete bizim namusumuz, lütfen saygılı olalım" cevabı üzerine aynı kayyumun, "Çık dışarı! Terbiyesiz! İş akdin feshedildi!" şeklindeki tavrının; basın özgürlüğü, tarafsızlığı ve haberin namusu ile uzaktan yakından ilgisi yoktur.

Dün de dediğimiz gibi, yaşananların olsa olsa medya kurumlarının siyaseten ele geçirilme girişimi olduğu örnekleriyle gözler önüne serilmiştir.

Türkiye'de Anayasa'yı yok sayan, Uluslararası hukuku çiğneyen uygulamalarla apaçık suç işlenmektedir.

Sulh Ceza Mahkemeleri'nin dünde kalan Özel Yetkili Mahkemeler'den (ÖYM) daha kötü uygulamalar içinde olduğunu görmekteyiz.

Taraflı olduğu apaçık belli olan kayyumu, medya şirketlerine atayan Ankara 5.Sulh Ceza Mahkemesi yargıcını ve savcısını, Basın Konseyi olarak, hukukun çiğnenmesi nedeniyle; Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na (HSYK) şikayet ediyor, ivedi olarak değiştirilmelerini talep ediyoruz.

Ayrıca bu yargıçların AİHM kararlarına duyarlı gerçek yargıçlar gibi olması gerektiğini de hatırlatıyoruz."

(CİHAN)