T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2012/25321

K. 2013/10648

T. 15.4.2013

• ANLAŞMALI BOŞANMANIN SAĞLANAMAMASI ( Davalının Dava Dilekçesi Altındaki İmzayı Kabul Etmediği ve Anlaşmalı Boşanmayı Reddettiği - Mahkemece Ön İncelemede Saptanan Çekişmeli Hususlar Hakkında Taraflardan Delillerini Talep Etmesi Gereği )

• DİLEKÇENİN YASAL UNSURLARI TAŞIMAMASI ( Davanın İspatlanamadığından Reddinin Hatalı Olduğu - Ön İnceleme Safhasında Taraflardan Delillerini Talep Edileceği/Tanık Deliline Dayanıyorlarsa Tanık Listesi Talep Edilmesi Gereği/Kesin Süre )

• TARAFLARA DELİLLERİNİ SUNMASI İÇİN SÜRE VERİLMESİ ( Taraflar Arasındaki Uyuşmazlıkla İlgili Kesin Süre Verilerek Dayanılan Delillerin Mahkemece Talep Edilmesi Gereği - Tanık Delili Varsa Buna İlişkin Bilgilerin Talep Edileceği )

6100/m. 119,140,166/1-2

ÖZET : Dava, boşanma isteğine ilişkindir.Davacı ve davalı ön inceleme duruşmasına katılmışlardır.Bu oturumda tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlarla ilgili tespit yapılmış ancak dava dilekçesinin yasal unsurları taşımadığı ve davacının dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaları kanıtlamaya yarar delil sunamadığı, tahkikatı gerektiren bir husus olmadığı gerekçesiyle dava sübut bulmadığından dava reddedilmiştir.Tahkikat, ön incelemede saptanan çekişmeli hususlar üzerinden yürütüleceğine göre mahkemece, taraflara dilekçelerinde dayandıkları, ancak somutlaştırmadıkları delillerini açıklaması, tanık deliline dayanılmakla tanık listesi verilmesi, gösterdikleri tanıkların adı ve soyadı ile adreslerini hangi tanığın hangi vakıaya ilişkin olduğunu içeren dilekçe vermesi için kesin süre verilerek sonucuna göre hareket edilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, 29.06.2012 tarihinde ikame edilmiştir. Davacı davasını anlaşmalı boşanma talepli olarak açmış; ancak; davalı cevap dilekçesinde boşanma hususunda uzlaşma olmadığını, dava dilekçesi altındaki imzanın kendisine ait olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. Bu suretle davanın çekişmeli hale geldiği ( TMK.md.166/1-2 ), mahkemece 04.09.2012 tarihinde ön incelemenin duruşmalı olarak yapılmasına karar verildiği, ön inceleme için duruşma günü tespit edilerek, bu duruşma günü taraflara bildirildiği anlaşılmaktadır.

Davacı koca ve davalı vekili, 04.09.2012 tarihli "ön inceleme" duruşmasına gelmişler, bu oturumda tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlarla ilgili tespit yapılmış ancak dava dilekçesinin HMK 119/1-e, 1-f, 1-g maddesinde yazılı unsurları taşımadığı ve davacının dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaları kanıtlamaya yarar delil sunamadığı, tahkikatı gerektiren bir husus olmadığı gerekçesiyle dava sübut bulmadığından reddedilmiştir.

Tahkikat, ön incelemede saptanan çekişmeli hususlar üzerinden yürütüleceğine ( HMK.md. 140/3 ) göre mahkemece, taraflara dilekçelerinde dayandıkları, ancak somutlaştırmadıkları delillerini açıklaması, tanık deliline dayanılmakla tanık listesi verilmesi, gösterdikleri tanıkların adı ve soyadı ile adreslerini hangi tanığın hangi vakıaya ilişkin olduğunu içeren dilekçe vermesi için kesin süre verilerek sonucuna göre hareket edilmesi gerekirken açıklanan hususlar gözetilmeden davanın neticeye bağlanması doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, kadının temyiz isteğinin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla, 15.04.2013 tarihinde karar verildi.

KARŞI OY :

Dava 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra açılmış olup; davacı 29.6.2012 tarihli dava dilekçesi ile anlaşmalı boşanma talebinde bulunmuştur. Dava dilekçesinde herhangi bir vakıaya dayanmamış, delilde bildirmemiştir. Davaya Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi uyarınca çekişmeli olarak devam edeceğine ilişkin usulüne uygun yapılmış bir ıslah talebi de bulunmamaktadır. Mahkemenin red gerekçesi bu sebeple doğru olup kararın onanması gerektiği düşüncesiyle çoğunluğun bozma görüşüne katılmıyoruz.