İstanbul Anadolu C.Savcısı Aydın Aktaş'ın  meslektaş dayanışması, dostluk, samimiyet ve  doğruluk kavramlarıyla  ilgili  son derece düşündürücü yazısı şöyle

Değerli arkadaşım Hakim Nuh Hüseyin Köse “bir yargıç bir hikaye, iki yargıç iki hikaye” diye çok güzel bir yazı kaleme almış, kaleme aldığı yazıyı da ikinci elden duymuş. Ben bunu birinci elden yaşayanlardanım, nasıl mı, anlatayım;

Birlikte Fakülteyi kazanmıştık, aynı sıralarda yan yana oturmuş, aynı yurtta kalmıştık hatta aynı çanağa şeyimizi yapmıştık desem abartı sayılmaz. Gel zaman git zaman yollarımız aynı adliyede kesişti, hatta bir süre de aynı odada kaldık. Nasıl da sevinmiştim o zaman anlatamam. Düşünsenize, yıllar sonra aynı fakültede okuduğunuz, onca şey paylaştınız bir yakınınızı, arkadaşınızı bir anda yanıbaşınızda bulunca nasıl sevinmezsiniz, ben de o şekilde sevinmiştim işte. Bu sevincim kursağımda kaldı desem yeridir. Hakkımda uyduruktan ve uzaktan kumandalı bir soruşturmaya girişilince ben ona toz kondurmadan “herkes aleyhime ifade verir ama dostum asla beni satmaz” diye düşünmüştüm. Düşünmez olaydım, ifadesini okuyunca başımdan kaynar sular döküldü desem yeridir. Hani derler ya insanoğlu çiğ süt emmiş diye, yaşadığım tam da öyle bir duygu işte. Gerçi ben bu durumu anlamalıydım ama safım işte, zamanın anlı şanlı müfettiş sıfatını taşıyan zatı muhtereme ifade verdikten sonra benimle aynı odada yan yana oturmaktan çekinir olmasından, konuşurken gözlerini benden kaçırmasından, beni görünce istikametini değiştirmesinden, ama fark edemedim işte ne yapayım. Bu ifadeyi görmesem, öğrenmesem belki de okumasam daha iyiydi belki de, ama ne yapacaksın hayat böyle işte…

İfadesinde özetle aynen şunlar yazıyordu;  “Savcı Aydın beyin tanıdığı olan kişiyi bende tanıyorum. Sık sık Aydın beyi ziyarete gelirdi. Bir keresinde yanında bir vatandaşla odaya geldi, Aydın bey yoktu, Aydın beyi bekleyebilirmiyiz deyince nezaketen buyurun dedim, Aydın beyi bekledikleri sırada Başsavcı, Komisyon Başkanı ve Ağır Ceza Mahkemesi Başkanları ile çok samimi olduklarını, sık sık yemek yiyip kağıt oynadıklarını, sahilde bir yer açtıklarını söyledi. Başsavcı beyin uygunsuz alkollü mekanlara gidip alkol aldığını ve oyun oynadığı dedikodu şeklinde konuşulmaktadır. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlarının dışarıda uygunsuz kişilerle arkadaşlık yaptıkları, bazı dosyalarda taraflı davrandıkları, maddi menfaat karşılığı beraat ve tahliye kararları verdikleri konusunda güçlü bir kanaat vardır. Ancak ben somut olarak hangi dosyada hangi menfaatin temin edildiğini bilemem. C.Savcısı Aydın Aktaş çevresi oldukça geniş, geleni gideni çok olan bir meslektaşımızdır. Gördüğüm ve müşahade ettiğim kadarıyla insanların Adliyede ki ve diğer resmi kurumlardaki işlerini takip etmektedir. Benim yürüttüğüm herhangi bir soruşturmada benden bir talebi olmamıştır.

Düşünsenize bu zat hem görmüş hemide müşahade etmiş, asla ve asla yalan söylememiş…


Aydın Aktaş -C.Savcısı


http://www.hukukmedeniyeti.org/