GÜVENİYORUZ ANCAK.....(Sesleniyoruz Lütfen Anayasa teklifi revize edilsin)

Dünya, hasseten İslam coğrafyası ve bu coğrafyanın kalbinde Türk İslam dünyası çok zor bir süreçten geçiyor. Bu süreci atlatmak zor ancak imkansız değil yapılması gereken tek şey güçlü devlet olmak, bunun yolu ise millet iradesine saygı ve kurumsal olarak güçlenmeden geçiyor.

Öncelikle HSYK nın seçim sisteminde bir değişikliğe gidilmesini açıkçası birçok melektaş gibi ben de istiyorum . Çünkü adalet kavramı ve yargı  bu sistemden yara aldı ve devam ederse yine yara alacak. Hakim ve Cumhuriyet savcıları sosyal hayatı kısıtlı olan, en yakını çoğunlukla meslektaşından ibaret  olan insanlar, malesef seçim sistemi ile sosyal hayatlarındaki tek yarenlerini neredeyse kaybettiler ve yalnız bir hayatı tercih etme noktasına geldiler. Bu nedenle evet haklı bir değişiklik diyorum. Bu sırada liyakat ise çöplüğe atılmış olup (kripto ve bylockçu ortak ürünü) derhal çöplükten çıkarılmazsa bu koku tüm toplumu sarabilir.

Değişiklik hakkındaki çekinceler:

KAMYONCULAR VE KAMYONETÇİLER ODASINA FIRINCILAR ODASINDAN ATAMA (YÖK"ten üye istemiyoruz)

1-Anayasa değişikliğine göre 12 kişiden oluşacak olan HSYK"nın 3 te 1 i yani 4 kişi avukat ve yüksek öğretim görevlilerinden oluşacak olup bu durum tabelasında hakimler ve savcılar yazan bir kurul için kabul edilebilir bir durum değildir. Düşünün ki fırıncılar odasından birileri gidip kamyoncular ve kamyonetçiler odasının yönetim kurulunda bizde varız dese haklı olarak kamyoncular ve kamyonetçiler demez mi" kardeşim biz direksiyon başındayız sen nasıl sıcak fırından gelip beni temsil edersin?. İşte durum aynen budur üçte bir gibi bir oranla temsil yetkisinin işin değil mutfağında kilerinde dahi olmayan yüksek öğretim kurumu görevlilerine tevdii hak ve nesafetle bağdaşmadığı gibi illaki bu tevdii elzemdir deniyorsa mesai arkadaşımız ve meslektaşlarımız olan avukatlardan tek bir kişinin bulunması temsilde adalet ve yerindelik yönünden yeterlidir. Bu nedenle bu sayıyı birle sınırlandırıp kalan üç kişilik kontenjanın yargının direksiyonunda olan kürsü hakimlerine ve savcılarına tahsisi en makul ve hakkaniyetli yoldur.


YARGI YARGIYI YÖNETSİN 

2-Sayın Cumhurbaşkanımız 3 hakim ve Cumhuriyet savcısının HSYK üyesi olarak atamasını yapacak olup bu hususta Cumhurbaşkanımızın adaletine güvensekte kişilerin fani devletin kaim olduğu gerçeğinden yola çıktığımızda bu durumun sakıncalı olduğu aşikardır. Öncelikle bu noktada şu hususu arz etmek isterim Peygamber Efendimiz (S.A.V) "ümmetim delalet üzere içtima etmez" diyor. Yani karar konusunda topluluk fikrinin önemine vurgu yapılıyor. Elbette milletimizin oyuda bir içtima olabilir ancak delalete düşmeyecek topluluğun ihtisası haiz olması gözden kaçırılmaması gereken bir durumdur. Bu nedenle Cumhurbaşkanımızın seçeceği iki kişilik öğretim görevlisi ve avukat kadrosunun bir avukat ile sınırlandırılması bu bir kişilik üyelik kontenjanının adli yargı hakim ve Cumhuriyet savcılarına tahsis edilmesi. Toplamda 3 adli yargı ve 1 idari yargı hakim ve Cumhuriyet savcısının Cumhurbaşkanımızca seçilmesi. Ancak bu adayların belirleme usulünün anayasada veya düzenlenecek kanunda şu şekilde düzenlenmesi:

Öncelikle bu sunacağım fikrin saikini belirtmek isterim ;

Hakimlerin ve Cumhuriyet savcılarının içinde o kadar işin ehli yargı mensubu vardır ki bu meslektaşlar Ankara yolunu değil kürsü yolunu aşındırırlar, adliyelerde gözde olanlar bu meslektaşlardır. Donanımları ve duruşları ile herkesi kucaklarlar, Hz. Ömer gibi adalet denince akla bu meslektaşlar gelir ve aslında herkes bu kişiler gibi olmak istesede sistem zamanla birçok meslektaşı antipatik alana çeker ve işte bu alan liyakat imha alanıdır.

Bu kürsüye emekleri sonsuz meslektaşlarında bizim asıl temsilcimiz olarak katılımını sağlamak adına önerim her meslektaş uyap sistemi üzerinden e imza ile tek bir aday belirleyip seçimini yapsın. Bu adaylar arasından en çok oy alan elli aday aday olup olmayacağı konusunda HSYK ya başvurusunu yapsın ve bu başvurular HSYK aracılığıyla en çok oy alandan itibaren sıralamaya tabi tutularak seçilecek aday sayısının beş katı Cumhurbaşkanlığına ve TBMM'ye sunulsun. Ve bu adaylar arasından yapılacak belirlemeye göre tasarıda ki gibi TBMM belirtilen şekilde üyeleri belirlesin, Cumhurbaşkanımızda yine bu beş katı aday arasından seçim yapsın. Karışıklığın önlenmesi için önce Cumhurbaşkanı seçimi yapsın sonradan TBMM kalan adaylar arasından herbir üyelik için üç aday gösterip tasarıda belirtildiği şekilde oylama yapsın.

Bu sistemde sadece uyaptan seçim olacağı için seçim havası adliyelerde hissedilmeyecek ve tek oy olması nedeniyle hizipleşme olmayacak. Ayrıca aday olmak için meslektaşların onayını almak gerektiğinden herkes aday olamayacak, yönetimi bizatihi yönetilenler seçmiş olacaktır.

YÜKSEK YARGI KORİDORLARINA ATMAYIN BİZİ

3- Öncelikle baştan şunu belirtmekte fayda var her ne kadar yukarıda konunun anlaşılması açısından fırıncılar odasını örnek vermiş isemde HSYK meslek örgütü değildir. Yargı idaresi kurumudur.

Bu noktada HSYK değişikliğine baktığımızda 3 Yargıtay 1 Danıştay üyesi TBMM tarafından seçilecek olup yüksek yargı HSYK'da 3 te 1 gibi önemli bir oranda temsil yetkisi elde etmiş olacaktır.

Geçmişten günümüze doğru şöyle bir göz attığımızda :

2010 öncesi : 1 A. Bakanı+ 6 Yargıç (1 Müsteşar + 3 Yargıtay + 2 Danıştay)

2010 Değişikliği: 1 A Bakanı + 4 avukat/akademisyen +16 yargıç (1 Müsteşar + 3 Yargıtay + 2 Danıştay + 10 ilk derece hakim ve savcısı)

TEKLİF : 1 A. Bakanı + 4 avukat/akademisyen +7 yargıç(3 Yargıtay + 1Danıştay + 3 ilk derece hakim ve savcısı)
2010 değişikliği ile hakim ve savcılar 10 üye, Yargıtay ve Danıştay 5 üye ile temsil edilirken, mevcut teklif hakim ve savcıların temsilini Yargıtay ve Danıştay karşısında hem sayısal hem de oransal olarak geriletmiştir.

Bu yönüyle teklif 2010 öncesinde olduğu gibi Yargıtay'ı ve Danıştay'ı hakim ve savcılar üzerinde idari vesayet konumuna geri döndüreceği gibi hakimlerin ve Cumhuriyet savcılarının 2010 değişikliğinden kurtulduğu Yargıtay ve Danıştay üyesi kapılarını aşındırma sürecini yeniden başlatacaktır. (samimi nezaket ziyaretlerini tenzih ederim)

Kaldı ki : Yargı yönetimlerini gözden geçirdiğimizde gerçek tüm çıplaklığı ile ortaya çıkmaktadır.

Yargı (Mahkeme) Yönetimi = İlk derece + İstinaf + Temyiz (Yargıtay + Danıştay ve Askeri Yargıtay + AYİM)

Yargıtay Yönetimi = Yargıtay Üyelerinin seçtiği kurullar tarafından

Danıştay Yönetimi = Danıştay Üyelerinin seçtiği kurullar tarafından

İlk Derece+ İstinaf Yönetimi = HSYK tarafından (İlk Derece +Yargıtay +Danıştay+ Avukat+Öğretim üyesi + Bürokrat +Adalet Bakanı)

Görüldüğü üzere teklif yargı yönetimini bir bütün olarak ele alma yerine sadece ilk derece mahkemeleri ve hakimleriyle sınırlı olarak değerlendirme uygulamasını sürdürmektedir. Yargıtay yönetimine bırakın kürsü hakimlerini, yargıtay savcıları ve tetkik hakimlerini bile müdahil etmezken, Yargıtay 3 üye ile ilk derece yargının ve istinaafın yönetimine giriyor.Diğer bir ifade ile Yargıtay ve Danıştay yönetimi kendi haline bırakılıp , HSYK eliyle dışarıdan bir katkı sunulması yolu kapalı tutulmaya devam edilirken Yargıtayın ve Danıştayın ilk derece ve istinaf mahkemelerinin yönetiminde söz sahibi olmaları güçlendirilmiş oluyor .

2016 itibariyle 330 civarında üyesi bulunan Yargıtay kendi yönetiminde söz sahibi iken 12.000'i aşkın mensubu ile kürsü hakimlerinin ve savcılarının yöneteni seçme hakkı elinden alınmış olacaktır. 12.000 e karşı toplamda Yargıtay ve Danıştay ile birlikte ortalama 500 üye 4 kişilik kontenjan ile temsil yekisini haiz olması temsilde adaletin gözle görülür şekilde ihlalidir.

İşin en vahim yönü Fetö yapılanması yönüyledir . İtiralarda geçtiği üzere Fetö ile Yargıtay seçim sürecinde görüşülmüş, fetö yargıtay seçiminde anladığımız kadarıyla aç gözlülük yapıp 140 üye bizim olmalı demiş ,söylenene göre 108 üyenin paralel olması hususunda karar alınmıştır. Peki bu fetö bu üye seçimi öncesinde Yargıtaya hiç sızmadı mı, bir seçimde mi sızma kararı aldı? İşte bu sorunun cevabıda bu değişikliğin sakıncasını ortaya koyacaktır.

Önerimiz bu 4 üyelik kontenjanın 2 ile sınırlandırılması ve 2 üyenin kürsü hakim ve Cumhuriyet savcılarınca yukarıda belirttiğim yöntem doğrultusunda seçilmesidir.

TBMM KAPISINA MAHKUM ETMEYİN BİZİ

4- HSYK adaylığı hususunda başvuruların TBMM'ye değil HSYK'ya yapılması gerekir .Değişiklik bu yönüylede asla kabul edilemez. Başvurular her kurumda usulen ilgili birime yapılır. HSYK'ya yapılacak başvurunun TBMM'ye gönderilmesi şeklinde değişiklik yapılmalıdırSiyasetten bağımsız olması gereken yargı mensuplarının TBMM kapısını usulen ve esasen aşındırması bu devleti geri dönülmez bir sürece sürükleyecektir.

Bu değişikliğin revizyona tabi tutulması sadece yargı için değil DEMOKRATİK MEŞRUİYET (değişikliğin temel gerekçesi) içinde elzemdir

Vildan Yeşilyurt Çelebi -Erzurum Hakimi 

http://hukukmedeniyeti.org